Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Kuveyt, Ekim 2021'de Lübnan ile diplomatik ve ticari ilişkileri kesme karar almıştı.

Lübnan'ın Körfez ülkeleriyle ilişkisinin bozulmasına, Hizbullah'ın ülkede artan siyasi ve askeri nüfuzu, gümrük kapılarının Hizbullah tarafından ele geçirilmesi, uyuşturucunun Körfez'e sevk edilmesinin yanı sıra eski Lübnan Enformasyon Bakanı George Kardahi'nin Yemen savaşıyla ilgili açıklamaları sebep oldu.

Kuveyt, Ocak 2022'de Lübnan ile Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri arasındaki ilişkilerin yeniden tesisi için Körfez yönetimlerinin taleplerini Beyrut'a ileten bir girişim başlattı.

Bunun ardından Lübnan ve söz konusu Körfez ülkelerinden gelen karşılıklı yumuşama açıklamalarından sonra başta Suudi Arabistan olmak üzere diğer ülkeler de Lübnan'la diplomatik ve ticari ilişkilerini 7 Nisan itibarıyla yeniden tesis ettiklerini duyurdu.

Lübnanlı siyaset uzmanları, Suudi Arabistan'ın Beyrut Büyükelçisi Velid el-Buhari'yi yeniden görevlendirme kararını AA muhabirine yorumladı.

"RİYAD, İRAN VE ABD ARASINDA NÜKLEER ANLAŞMANIN YAKIN OLDUĞU KANAATİNDE"

Lübnanlı gazeteci ve siyasi analist Munir er-Rabi, Suudi Arabistan'ın Lübnan'a karşı yumuşaması ve ardından büyükelçisini yeniden göndermesinin arkasında birkaç neden bulunduğunu belirtti.

Bunların hem bölgesel hem de Lübnan'ın iç siyasetiyle ilgili olduğunu kaydeden Rabi, "Öncelikle Riyad, İran ve ABD arasında nükleer anlaşmanın yakın olduğu kanaatinde. Bu yüzden Riyad, Arap dünyasında herhangi bir boşluğun meydana gelmesini istemiyor ve gücünü ortaya koymak istiyor. İkinci neden de Lübnan'da 15 Mayıs'ta yapılacak genel seçimler. Suudi Arabistan Lübnan'daki siyaset arenasına geri dönüp Hizbullah ve İran'a karşı kendi müttefiklerini desteklemeyi ve güç dengesi ortaya koymaya çalışacak." değerlendirmesinde bulundu.

Lübnan'ın İran ve Suudi Arabistan gibi yabancı ülkeler arasında nüfuz çekişme alanı olarak kalmayı sürdüreceğini söyleyen Rabi, "Bu da ülkedeki istikrarsızlık, ekonomik çöküş ve siyasi anlaşmazlıkların devam edeceği sinyali vermekte." dedi.

"LÜBNAN'IN ARAP DÜNYASINDAN UZAKLAŞTIRILMASINI ENGELLEME ÇABASI"

Suudi Arabistan uzmanı ve araştırmacı Tony Blouse de Hizbullah'ın Lübnan'ı İran kampına dahil etmek için uzun yıllardır siyasi ve askeri faaliyetler sürdürdüğünü, Suudi Arabistan'ın da bu projenin önüne geçmek için sahaya geri döndüğünü belirtti.

Aslında Suudi Arabistan'ın Arap kimliğinden ötürü Lübnan'a yeniden büyükelçisi göndermesinin ve diplomatik-ticari ilişkiler kurmasının gayet normal olduğunu söyleyen Blouse, "Riyad yönetimi 15 Mayıs'taki genel seçimlerden önce tüm müttefiklerinin ve Lübnan halkının yanında durmak için geri döndü". dedi.

Suudi Arabistan'ın İran ve Hizbullah'ın Lübnan'ı kendi yanlarına çekme ve nüfuzlarını daha da artırma planına karşı bir hamle geliştirdiğini belirten Rabi, "Diplomatik ilişkilerin yeniden tesisi, Lübnan'ın Arap dünyasından uzaklaştırılmasını engelleme çabasıdır." görüşünü dile getirdi.

"BÜYÜKELÇİNİN LÜBNAN'A DÖNMESİ ÜLKEDEKİ GÜÇ DENGESİNİ DEĞİŞTİRMEYECEKTİR"

Eski Lübnan Başbakanlığı Müsteşarı Haldun Şerif ise Suudi Arabistan'ın ilişkileri yenilemesinin Lübnan içindeki dengelere direkt bir yansıması olmayacağı kanaatinde.

Şerif, "Büyükelçinin Lübnan'a dönmesi ülkedeki güç dengesini değiştirmeyecektir. Körfez ülkeleri Lübnan'ın bölgesel düzeyde İran kampında olduğunu kabul ediyor. Bu yüzden büyükelçinin geri dönmesi bu gerçekliği değiştirebileceği anlamı taşımamaktadır." dedi.

Lübnan ile ilişkilerin yenilenmesindeki asıl faktörün bölgesel düzeydeki İran nüfuzunu dengeleme çabası olduğunu belirten Şerif, "Riyad, İran ve ABD arasındaki olası nükleer anlaşmasının bölgedeki etkisini hesaba katmaya çalışıyor. Lübnan'da olmaması İran cephesinin siyasi ve askeri nüfuzunu artırabilir. Bu yüzden her ihtimale karşı Lübnan'da Sünni cephesinde herhangi bir boşluk bırakmayı istemiyor." değerlendirmesinde bulundu.

LÜBNAN-KÖRFEZ KRİZİ

Eski Lübnan Enformasyon Bakanı George Kardahi'nin, 27 Ekim 2021'de yayımlanan bir televizyon programında, Yemen'deki tutumu nedeniyle Suudi Arabistan'a yönelik suçlayıcı ifadeler kullanması Lübnan ile Körfez ülkeleri arasında diplomatik krize yol açmıştı.

Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn, 30 Ekim 2021'de Beyrut yönetimi ile diplomatik ve ticari ilişkilerini kestiklerini duyurmuştu.

Bunun üzerine Kardahi, 3 Aralık 2021'de görevinden istifa etmiş ancak buna rağmen ilişkiler düzelmemişti.

Bu gerilimin ardından Beyrut'a 22-23 Ocak'ta ilk üst düzey ziyaret gerçekleştiren Kuveyt Dışişleri Bakanı Ahmed Nasır el-Muhammed es-Sabah, Lübnan ile Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerin yeniden tesisi için önerilerin bulunduğu bir mesajı yetkililere ilettiğini söylemiş ancak mesajın içeriğine dair detay vermemişti.

Lübnan Başbakanı Necib Mikati, 21 Mart'ta yaptığı yazılı açıklamada, hükümetinin Lübnan ile KİK ülkeleri arasındaki ilişkileri normalleştirmeye kararlı olduğunu kaydetmişti.

Lübnan Başbakanı ayrıca, Suudi Arabistan ve KİK ülkelerinin egemenliğini, güvenliğini ve istikrarını ihlal eden Lübnan kaynaklı tüm siyasi, askeri, güvenlik ve medya faaliyetlerinin durdurulması gerektiğini bildirmişti.

Bu açıklamalar üzerine Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, Mikati'nin Lübnan ile Körfez ülkeleri ilişkileri hakkında yaptığı açıklamadaki "olumlu noktaları" memnuniyetle karşıladığını duyurmuştu.

Riyad yönetimiyle eş zamanlı olarak Kuveyt Dışişleri Bakanlığı da Mikati için benzer açıklamalarda bulunmuştu.

Ardından 26 Mart'ta Katar'ın başkenti Doha'da Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ile görüşen Mikati, tüm Arap ülkelerinin ve Körfez'in Lübnan ile ilişkilerinde yeniden normalleşme yaşanacağını dile getirmişti.

Yumuşama adımlarından sonra Suudi Arabistan, 7 Nisan'da Beyrut Büyükelçisi Velid el-Buhari'yi yeniden Beyrut'a gönderme kararı almıştı.