ANKARA (AA) - Tekerlekli sandalye tenisinin başarılı milli sporcusu Büşra Ün, sporun hayatında çok şeyi değiştirdiğini ve kendisine büyük katkı sağladığını söyledi.

Paralimpik milli tenisçi Büşra, Anadolu Ajansı (AA) Spor Sohbetleri'nin konuğu oldu. Büşra; spor, öğrenim ve 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'ne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Sporun hayatına büyük değişiklikler getirdiğini anlatan milli tenisçi, "Kişisel gelişimim açısından sporun çok büyük katkısını gördüm. Hedeflerim değişti. Belki karakterim değişti. Hiçbir zaman içime kapanık bir çocuk değildim. Bunun en büyük mimarı annem. Gitar kursuna gittim, tiyatroya gittim, hatta pazara gittim. Diğer çocukların yaptığı şeylerden mahrum kalmadım. Tenise başladıktan sonra şunu fark ettim: Evet ben bu işte iyiyim. 'Ben bir şeyi başarabiliyorum' dedim ve bu bana kendimi iyi hissettirdi. Yabancı dilim gelişti." şeklinde konuştu.

2016 Rio Paralimpik Oyunları'na katılarak kendi branşında olimpiyatlarda mücadele eden ilk sporcu olan Büşra, sporun kendisine eğitim alanında da kapılar açtığına dikkati çekerek şunları kaydetti:

"Sporu, meslek olarak para kazandırmayacaksa yapmayalım, düşüncesi var. Ben bu işi meslek olarak yapabildiğimi söyleyemem. Nitekim 10. yılımda hala yaşadığım sıkıntılar var. Sponsorlarım başta olmak üzere Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu sayesinde katıldığım turnuvalardan aldıklarımla ev geçindirmek mümkün değil. Spor sayesinde önüme çok fazla kapı açıldı. Cardiff Metropolitan Üniversitesi'nde spor yöneticiliği ve liderlik alanında yüksek lisans yapıyorum. Akademik anlamda ilerlemek istiyorum."

Milli sporcunun diğer sorulara verdiği cevaplar ise şöyle:

Büşra Ün kimdir? Nasıl engelli oldu?

"19 Mayıs 1994 İzmir doğumluyum. Doğuştan kanser olmam sebebiyle tekerlekli sandalye kullanıyorum. Küçüklüğümde vücudumdaki tümörün fark edilmemesi ve büyümesi sonrasında sinirlerime verdiği hasardan dolayı belden aşağısı hissedemiyorum. 2009 yılında tekerlekli sandalye tenisine başladım. 10 yıldır devam ediyorum."

Tekerlekli sandalye tenisiyle nasıl tanıştın?

"Ben tekerlekli sandalye ile masa tenisi oynandığını bilmiyordum. Basketbol dışından bir branş görmemiştim. Lisede beden eğitim derslerinden arkadaşlarımı izlerdim. Bu durumdan çok sıkılmıştım. Bir gün lisede masa tenisi masasını duvara yaklaştırıp kendi başıma masa tenisi oynamaya başladım. Oynayabildiğimi görünce arkadaşlarım benimle oynadılar. Bir gün çok soğuk bir havada, ailece dışarı çıktık ve bir tenis kulübüne denk geldik. Tenis kulübüne girip 'engellilere masa tenisi dersi veriyorlar mı' diye soralım dedik. Onlar da bize 'masa tenisi değil, kort tenisi var' dediler. Önce inanamadık. İnsan isteyince çalışınca yapabiliyor."

Gerçekten spor karın doyurmuyor mu?

"Kazandırdığı branşlar muhakkak vardır. Paralimpik branşlarda bunu meslek olarak yapan arkadaşlarımız var. Sadece tenisin sistemi farklı olduğu için öyle söyledim. Teniste çeşitli turnuvaları oynayıp dünya sıralamasında ilk 32 içinde yer almak gerekiyor. Turnuvalara gitmek için masraf yapılması gerek. Paralimpik teniste kazandığınız onu tam anlamıyla kapatmıyor. Dünyada ilk 10'a girdiğinizde meslek olarak yapabilirsiniz. Oraya girebilmek için de yapacağınız masrafın haddi hesabı yok. Sponsorlarla bunları halletmeye çalışıyoruz. Spora ilk başladığımda tek başıma otobüse binmiştim. Aradan 10 yıl geçti, şu anda yurt dışında tek başıma eğitim görüyorum. Benim için böylesi daha iyi oldu."

2016 yılında Rio Olimpiyatları'na katılarak tarihe geçtiniz. Hayatınızda neler değişti?

"İlk spora başladığımda insanlara 'tenis oynuyorum' dediğim zaman 'ne güzel hayata tutunmuşsun, elinde bir şey var' deniyordu. Son zamanda basında yer alışımız, sosyal medyada yer almamız şunu getirdi: Bizlerle gurur duyuyorlar. Bu beni çok mutlu ediyor. Milli sporcularımız, gururlarımız diye seslenilmesi beni çok mutlu ediyor."

Hedefimizde ne var? Kota süreci nasıl işliyor?

"Kota süreci en zor branşız. Bizde Avrupa şampiyonası diye bir şey yok. Dünya şampiyonası da sadece takım bazından yapılan bir organizasyon. 4 yıl turnuvalara gidip puanlarımızı toplayıp, dünyada kadınlar kategorisinde ilk 32, erkeklerde de ilk 64'te yer almanız gerekiyor. Belimi kullanamıyorum. Bu bir dezavantaj. Kadınlarda dünyada 500 sporcu arasında ilk 32'ye girmem gerekiyor. Şu an 36 numarayım. 2020 Haziran ayına kadar turnuvalara gidip 32'ye girmem lazım. 2016'da yaptık."

Engelli olarak dışarı çıktığında çözüm istediğiniz en önemli sorunlar neler?

"Beklenti çok kötü bir şey. Ne kadar çok beklentiniz artıyorsa o kadar hayal kırıklığına uğruyorsunuz. Ben insanların empati kurarak yapmalarını istemiyorum. İnsanların benim ne hissettiğimi anlamalarını beklemiyorum. Benim için bir şeyler daha iyi hale getirilecekse, bir rampanın önüne araç park edilmemesi çok zor bir şey olmamalı. Asansörde bana öncelik verilebilir. Biz ne kadar evden çıkarsak ve toplumda yer alırsak, bir şeylerin düzeltilmesini daha iyi anlatabileceğiz. Ben de onu yapmaya çalışıyorum. Bazı şeylere katkımız olduysa ne mutlu bize. Sportif anlamda çok derin bir konu. 2016 Rio Olimpiyatları'ndan sonra 1 yıl boşlukta kaldım. Sponsorlarım yoktu. Olimpiyatlara giden ilk Türk kadın sporcu oldum. 'Bazı şeyler buraya kadarmış' dedim ve bunu düşünmeye başladım. Duvarla antrenman yaparken bile bunu düşünmedim. Bunları düşünmeye başladığımda iki büyük şirket İntermobil ve Türk Hava Yolları (THY) birer gün arayla bana sponsor olmayı kabul ettiler. Belki de bu branştaki en büyük sponsorluklardan bir tanesi. Tam anlamıyla şunu diyemiyoruz: Tamam tüm sorunlarımız bitti. Hiç bir şeye ihtiyacımız kalmadı. Her gün biraz daha desteğe ihtiyacımız oluyor."

Engelli bireylere yönelik mesajın var mı?

"Sadece neden bir gün anılıyor? Diğer günler hatırlanmayacaksa 'en azından bir gün var' diye düşünmek gerek bence. Bu konuda yeterince sosyal medyada dikkati çekememiş olabilirim. O günün olması güzel bir şey. Ama sadece o gün değil, her gün bizim olduğumuzun bilincinde olsunlar. Sizlerdeniz aslında."

Kariyer mi, iş mi çocuk mu? Spor da sizin bir işiniz. Bu kavramlara nasıl bakıyorsunuz?

"Bu soru çok güzel bir yaklaşım. Yakın zamanda evlenirsem ve çocuğum olursa tenisi bırakırım. Çünkü ben çocuk hastasıyım. Çocukları çok seviyorum. Yapacağım en güzel iş o olur. Çocuğu büyütmek olur, diye düşünüyorum. Bunlar çok güzel hayaller. Ben sandalyedeyim diye iyi bir anne olamayacağım ya da iyi bir eş olamayacağım düşünülsün istemiyorum. Tabii ki olacağımı da iddia etmiyorum. Sandalyede oturan kişi de erkekse iyi bir baba olabilir, iyi bir iş adamı olabilir, iyi bir çaycı olabilir. Sizlerde olan şeyler bizlerde de geçerli. Ben bunun farkında olunduğu ve böyle bir soruyu duyduğum için çok mutlu oldum. Ancak şu an için eğitimimi ve akademik kariyerimi tamamlamak isterim."

AA Genel Müdür Yardımcısı Mutanoğlu milli sporcuyu kabul etti

Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Yayın Yönetmeni Metin Mutanoğlu, paralimpik milli tenisçi Büşra Ün'ü kabul etti.

Ankara'daki merkez binada gerçekleştirilen kabulde makamında milli sporcuyu ağırlayan Mutanoğlu, Büşra'nın spor hayatıyla ilgili bilgi aldı.

Büşra Ün'ün, Anadolu Ajansı Spor Haberleri Yayın Yönetmenliği'nin güzel çalışmalar yaptığını belirtmesi üzerine Metin Mutanoğlu, "Bizim görevimiz. Sizler bizim yüz akımızsınız. İki gün önce bir sanatçımız, Emmy ödülü aldı. Tüm toplum mutlu oldu. Sizin aldığınız bir şampiyonluk, bir başarı tüm toplumu mutlu ediyor. Kendimizin bir parçası olarak bakıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Büşra Ün de kabulden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Yaptığınız şey bizim için değerli. Biz basında daha fazla yer alabilmek için çırpınıyoruz. Gerçekten kendim ve diğer sporcular adına teşekkür ederim." diye konuştu.

Sporun kendisine hayal edemediği imkanlar sunduğunu anlatan Büşra, "Her gün daha ileriye gitmek istiyoruz. 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda daha fazla ilerlemek istiyorum." diyerek sözlerini tamamladı.