ŞİMDİKİ ÇOCUKLAR ÇOK MU ŞANSLI?
Bizim çocukluğumuzda biz kimseyi pek şaşırtmazdık, şaşırtamazdık.
Büyüklerimizin çocukken elinde olan imkanların hepsi bizde de vardı.
Zeytinyağı tenekesinden traktör yapardık, kara lastik ökçesinden de o traktöre teker, hem de lastiğe iz bile çizerdik evden çaldığımız ve körelttiğimiz bıçakla.
Toprak yola sopanın ucuyla çizgi çizer, o çizgide çizgilere basmadan taş sürdürürdük…
Killi topraktan çamur yapardık o çamurla da çeşit çeşit arabalar. Çeşit çeşit dediğime bakmayın, kamyon, traktör ve birkaç binek araba dışında modelimiz yoktu.
Ne televizyon vardı evimizde değişik değişik arabalar göreceğimiz ne de köyümüze başka arabalar uğrardı.
Araba demişken, vakii olduğu anlatılır;
Köye arabasıyla gelen bir misafir olmuş da, misafiri içeri aldıktan sonra ev sahibi eşine tembihlemiş, arabanın önüne biraz ot ve su koy, yoldan geldi acıkmıştır, diye…
Körebe oynardık eve misafir gelince diğer çocuklarla, pencere dışına çıkmıştım da, kardeşim fark etmiş, beni tutacağım diye üstüme abandı da ikimiz birden kendimizi yerde bulmuştuk üç metre yüksekten ve ön dişlerim kırılmıştı, hiç unutmam…
Bunları niye mi yazdım?
Hani diyoruz ya, şimdi çocuklar çok şanslı, yedikleri önünde, yemedikleri ardında…
Araba diyorsun, en akülüsünden, 
Bisiklet diyorsun, en viteslisinden,
Oyuncak diyorsun, yapılmışından, hazırından…
Çocuğa sadece birazcık oynayıp hemen sıkılmak düşüyor. Onu da alayım, bunu da alayım, aman ben görmedim çocuğum görsün, yaklaşımıyla olaya yaklaşan ebeveynler de çocuğun biran önce sıkılmasına hizmet etti mi, olay örgüsü çatır çatır işliyor.
Sonra doyumsuz, agresif, şımarık, arsız çocuklar türemeye başlıyor.
Ne misafirlikte rahat veriyor insana ne eve gelince misafire rahat veriyor.
Hepsini bir kenara bırak, kendisine meymeneti olmuyor yaşadığı hayat ve sahip olduğu imkanlar.
Oturduğu yerden cep telefonun bilmem ne kadar ileri bir özelliğini keşfetti diye sevincimizden göklere çıkıyor, çocuğumuzu acayip zeki zannediyoruz. Hiperaktif bile diyenler var, şımarıklıkta, söz dinlememekte zirve yapan çocuğuna, gülünç oluyorlar tabii…
Evdeki bir kiloluk zeytinyağını başka bir kaba boşaltıp, babasının yeni aldığı lastik ayakkabının ökçesini kesip, evden zar zor bulunan on ikilik çiviyi de çalıp traktör yapacak kadar, elini tenekeye kestirecek kadar kafası çalışıyor mu, el becerisi gelişmiş mi çocuğunun, ona bak sen…
Hocam, bırak Allah aşkına hangi çağda yaşıyoruz, ne diyorsun sen? Dediğinizi duyuyorum.
Dediğinizi duyuyorum da anlamıyorum.
Bari ‘çocuklar şimdi çok şanslı’ demeyin.
Bence çocuklar, çocukluk tarihinin en şansız sabileridir.
Ayakları toprağa basmayan, eli yüzü toz toprak olmayan, elinden herhangi bir iş gelmeyen, özgüveni sıfır, şımarık, saygısız, arsız çocukların aldıkları sınav puanlarını burada mı yersiniz, paket mi yapayım?