Kamu çalışanları adına sendikalar toplu sözleşme görüşmeleri için taleplerini kamuoyu ile paylaşarak hükümete sundular.


Bu dönem altıncısı yapılacak olan toplu sözleşme görüşmeleri öncekilere göre ayrı bir önem taşıyor.


Çünkü yetkili sendika MEMUR-SEN, rakibini de yanına alarak bir ilke imza attı. 


Görünen o ki devletin tepesinde sağlanan siyasi birlik yavaş yavaş memur sendikacılığına da yansıyor. Şayet asıl niyet güç birliği yapıp hükümete karşı kamu çalışanlarının hakkını daha iyi savunmaksa eyvallah. Hatta büyük bir alkışı hak ediyorlar.


Yok, eğer bu birlikteliğin hikâyesinin arka planın da olası bir başarısızlığa karşı kamu çalışanlarını birlikte dizginleyelim, kontrol altında tutalım, oyalayalım ise çok yazık olur!
Bu hususta aklen çözümleme yapmaya kafa yoran kamu çalışanlarının kafasında tereddütler var.

Her neyse!


Nasıl olsa toplu sözleşme görüşmeleri sonunda sendikaların vereceği tepkinin biçimiyle asıl niyetin ne olduğu anlaşılacaktır.


Sendikaların 122 maddeden oluşan talep paketinde ne yaman çelişkidir ki eğitim-öğretim hizmetleri sınıfına dair, öğretmene dair tek bir madde yok!


Konulara tali bir şekilde girilerek bunun nöbet saati, şunun ek ders saati artırılsın. Onlara şu yapılsın gibi suflelerle güya bir kısım azınlık öğretmen birkaç ders saati üzerinden memnun edilmeye çalışılarak mesele kapatılmaya çalışılmış.


Türkiye’de 3 milyon 350 bin memurun 1 milyon 130 bini öğretmen. MEMUR-SEN ve KAMU-SEN’e üye eğitim çalışanı sayısı ise 641 bin.


Peki öğretmen için talep ettikleri ne var bu 122 maddelik talep paketi içinde?


HİÇBİR ŞEY!!!


Sosyal medya üzerinden ise sendikaların sözcülüğüne soyunanlar çok şey olduğunu paylaşıp duruyorlar.


Kamuoyunda medya aracılığı ile paylaşılan toplu sözleşme talep kitapçığında ise tek bir madde dahi eğitim-öğretim hizmetleri ve öğretmen başlığını taşımıyor.


Oysaki talep paketi için oluşturulan kitapçıkta 39,51,52,55,56,65,68,69,70,71,72,73,74,77,78,79,80,82,83,87,89,92,97,104,117,118. maddelerde avukatlara, tabiplere, araştırma kadrosunda bulunanlara,  koruma güvenlik memurlarına, müze araştırmacılarına, arşivcilere, kütüphanecilere, sosyologlara, teknik personele, programcı ve çözümleyicilere, KİT’lerde çalışan müdürlere ve personele, şeflere, sözleşmeli personellere, itfaiyecilere özel maddelerle talepler dile getirilirken eğitim çalışanlarına, öğretmenlere, akademisyenlere dair tek bir madde bulunmuyor.


Oh ne güzel!


Öğretmen çantada keklik ya!


Nasıl olsa sesi çıkmaz, itiraz etmez!


Ders programları, nöbetler, DYK, İYEP kursları üzerinden zapturapt altına alırız onları nasıl olsa diye düşünüyorlar her halde!


Haksızlar mı peki!


Vallahi de değiller, billahi de değiller! 


Çünkü buna meydan veren öğretmenler, okul yöneticileri ve sendika iş yeri temsilcileri var.


Adamların eline kozları veren ne yazık ki bizleriz.


Basit işlerle sendikaya müracaat ederek asıl sorunların ıskalanmasına sebebiyet veren yine eğitim çalışanlarının kendisi.


Sendikacı en zayıf halkanın öğretmen olduğunu biliyor ve ona göre davranıyor.


Haliyle 122 maddelik talep paketinde öğretmene, akademisyene tek bir madde de dahi yer vermemiş.


Peki, eğitim-öğretim çalışanlarını ve öğretmeni pas geçen yetkili sendika ve ortağı ne talep edebilirlerdi?


1-Öğretmenlik Meslek Kanunu


2-Öncelikle meslek gruplarında aşamalı bir şekilde olmak üzere 2022 yılında öğretmene 3600 ek gösterge. (3600 ek göstergenin bütün memurlar için istenmesi sendikanın bu işi çıkmaza sokmasına neden olmuştur. Aşamalı bir şekilde bu işi yürütmesi gerekirdi. EĞİTİM-BİR-SEN, İLKSAN gibi 3600 ek göstergeyi de bu şekilde manipüle edilmesine sebebiyet vermiştir.) 


3- Ek ders saati ücretinin toplu sözleşmedeki zam oranına göre değil, yıllık % 10 gibi bir oranda periyodik olarak artırılmasının sağlanması


4-Öğretmenin eğitime hazırlık ödeneğinin öğretmenin mesleki gelişimini karşılayabilecek şekilden en az bir maaş tutarına çıkarılması


5- 24 Kasım Öğretmenler Günü için öğretmene değerli olduğunu hissettirecek miktarda bir maaş tutarında ikramiye verilmesi


6-İLKSAN ile ilgili yapısal sorunların yasal bir düzenlemeyle tüm öğretmenleri kapsayacak biçimde yeniden düzenlenmesi gibi taleplerle öğretmenin yitirilen itibarını ekonomik iyileştirmelerle geri getirmeyi düşünebilirlerdi.


Toplu sözleşme taleplerinin en dikkat çeken ve üyenin dikkatinden kaçırılan maddeleri ise 8. ve 66 maddeleri olmuştur.
 Bu maddelerin ilgili kitapçıktan kopyalanmış hali aynen aşağıdaki gibidir.


MADDE 8- TOPLU SÖZLEŞMEDEN YARARLANMA VE DAYANIŞMA AİDATI


(1) Yetkili sendika dışındaki sendikalara üye olan kamu görevlileri ile herhangi bir sendikaya üye olmayan kamu görevlileri, toplu sözleşmenin kamu görevlilerinin geneline yönelik bölümünden doğrudan görev yaptıkları kurumun dahil olduğu hizmet koluna ilişkin bölümünden ise ilgili hizmet kolundaki yetkili sendikaya, hizmet kolu toplu sözleşmesinde ve/veya ilgili mevzuatta belirtilen tutarda/oranda dayanışma aidatı ödemek suretiyle yararlanabilirler.

Peki, ne anlama geliyor bu madde?


Kısacası, yetkili sendika dışındaki sendikalara üye olan ve herhangi bir sendikaya üye olmayan kamu çalışanları kendileri adına hükümetle toplu sözleşme görüşmesi pazarlığında bulundukları için bunun karşılığında bir bedel ödemek zorundalar ve bu bedeli yetkili sendikanın kasasına ödemeliler. 


Somutlaştırmak gerekirse; 3 milyon 300 bin memur adına devlet kişi başı toplu sözleşme ikramiyesi adı altında 1 TL yetkili sendikaya öderse yetkili sendikanın kasasına ayda 3 milyon 300 bin TL para girecek. Yılda ise yaklaşık 40 milyon TL. Avanta bir para yani. Vatandaşın ödemiş olduğu vergilerden yani.


MADDE 66- TOPLU SÖZLEŞME İKRAMİYESİ


(1) 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 4 üncü maddesinde yer alan “Kırk beş Türk Lirası” ibaresi, 1.1.2022 tarihinden geçerli olmak üzere 2500 gösterge rakamının, 1.1.2023 tarihinden geçerli olmak üzere ise 3000 gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutarda” şeklinde uygulanır


Peki, ne anlama geliyor bu madde?


Sosyal medya üzerinden bu madde ile ilgili bir paylaşım yapmıştım. Ama ne ilginçtir ki sendikaların sözcülüğüne soyunan bazı öğretmen kardeşlerim sendikaların parasal meselelerinden ne kadar bihaber olduklarını ortaya koymuşlardı. Ya da mevcut durumu biliyorlardı ama sırf meseleyi bilmeyen üyeler uyanmasın diye algı operasyonu çekerek trollüğe soyunmuşlardı.


Bu madde de şunu ifade etmek istemişler.


Şu an itibariyle devlet üyelik aidatını ayda 45 TL olmak üzere üç ayda bir toplamda 135 TL sendika üyesi kamu çalışanının maaş hesabına yatırır. Bu yatan paranın % 70 sendikaya üyelik aidatı adı altında ödenir. Yani 135 TL’nin % 70 olan 105 TL’si sendikaya gider, geri kalan 30 TL’si de üyede kalır. Anlayacağınız sendikacılık deyimiyle çay parası ile üyeyi sendikada tutmak.


Yetkili sendika ve ortağı bu üyelik aidatının 1.1.2022 tarihinden geçerli olmak üzere 2500 ek gösterge rakamı uygulanarak 420 TL’ye, 1.1.2023 tarihinden itibaren de 3000 ek gösterge rakamı katsayısı uygulanarak 540 TL’ye çıkarılmasını talep etmişler.


Daha açık bir ifadeyle bu 540 TL’nin % 70’i sendikanın kasasına girecek. Yani üye başı üç ayda bir 378 TL sendikanın kasasına aktarılacak.


Yani kendileri için 8. maddenin dışında ayrıca % 360 zam talep etmişler.


Yani öğretmene kamu çalışanlarının tamamı için istedikleri zam ve 3600 ek gösterge dışında % 0 bir taleple masaya oturacaklar.


Hakikat böyle sevgili öğretmenim!


Ya meseleye sendika üyeliğini gözden geçirerek yaklaşırsın ya da bugün itibariyle devletin vatandaşın ödediği vergilerden sendikalara, sendika başkanlarının daha fazla maaş almaları için aylık 60 milyon TL’ye ve yarın ödenmesi muhtemel aylık 217 milyon TL’ye sessiz kalırsın.


Unutmayalım ki bugün yeni göreve başlayan bir öğretmen tüm kamu çalışanlarından daha düşük bir maaş alıyor. 


Sendika başkanlarının empati yapabilmeleri için üyelik aidatını devletin ödemesi uygulaması sonlandırılmalı, sendika başkanları da kamu görevlerine dönerek başkanlar kurulunda maaşlarını yükselterek değil eskiden olduğu gibi kamu görevlerinin karşılığı olarak maaşlarını almalıdırlar.


Almış oldukları 15-20 bin liralık maaşlarla ve bazı haklarla öğretmenin ve kamu çalışanının nasıl geçindiğini nereden bilecekler ki?


Azıcık empati yapmaya ihtiyaç var beyler!


Kendinize %360 + toplu sözleşme ikramiyesi, öğretmene gelince tüm kamu çalışanları için istenen zam miktarı.


Sınıfta kaldınız!


Bir sendikaya üye olmanın kazananı sadece sizsiniz!


Ne kadar çok üye o kadar gelir!


Siyasetteki yozlaşma katmerli bir şekilde her alana sirayet etmiş!


Üstelik de vatan, millet, din edebiyatı yaparak!

 Faruk YILDIZ
Eğitimci-Yazar