24 Kasımlarda hatırlanırız biz! Öğretmenlerimizin hakkı ödenmez, diye söze başlarlar ve sözlerinde durup, hakkımızı da ödemezler. Kimisi cami avlusunda yem bekleyen kuşa benzetir, kimisi bir şeye benzetemez “Sen öğretmen misin birader” der, kimisi de “Hoş geldin” diyen öğretmene haddini bildirir. Yatarak maaş aldığımızı söyleyenler, öğretmenlik fedakarlıktır deyip asgari ücretliyle kıyaslayanlar, atama bekleyen yüzbinler var, hakkınızı isteyecekseniz istifa edin diye çağrı yapanlar, saymakla bitmez. Ah keşke fedakarlık para yerine geçseydi de biz de hiç ücret almadan çalışsaydık. Ağzı olan konuşurmuş işte. Onlar konuşa dursun biz öğretmenler eğitimin yükünü hep omuzlayan olduk. Covid-19 salgını sebebiyle Uzaktan Eğitim sürecinde de görüldü ki hiç bir teknoloji hiç bir sistem öğretmenin yerini dolduramadı. Hal böyle iken bugün ülkemizde öğretmenlik mesleği statüsü düşük meslek grupları arasında yer almaktadır. Bu durumun sebepleri olarak öğretmenlerin gelir düzeyinin düşüklüğü, öğretmenlerin yaptığı işin sıradan ve herkesin yapabileceği bir iş olarak değerlendirilmesi, çeşitli nedenlerden dolayı öğretmenlik için gerekli niteliklerden yoksun insanların, gerek meslek içerisinden gerekse de dışarıdan öğretmenlik mesleğine girmeleri, daha da önemlisi öğretmenlik mesleği üzerine belirlenmiş bir devlet politikasının olmayışı ve öğretmenlik mesleğinin imajını koruyan kanunların eksikliği sayılabilir.

ki 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 43. maddesine göre öğretmenlik “Devletin eğitim-öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir.” demesine ve 2014 yılında yapılan 19. Eğitim Şura kararlarında; “Öğretmenlik mesleğine ilişkin farklı mevzuatları birleştireren ve öğretmenlik mesleğinin uzmanlık statüsünü geliştirecek bir Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkarılmalıdır” maddesine rağmen halen beklemede olması kabul edilir değildir.

Eğitimde yaşanan sorunların çözümü için öncelikle eğitimin kalbi olan öğretmenlerin sorunlarının çözülmesi gerekmektedir.

Her 24 Kasımlarda öğretmenlerin sorunları gündeme getirilir. Öyle ki tedavi başlayacakmış gibi hasta ameliyat masasına yatılır, narkoz verilir ancak bir daha ki 24 Kasım’a kadar hasta uyutulur.

İstiyoruz ki 2021, 24 Kasım’ında öğretmenlerin sorunu çözülsün hasta ayağa kalksın. Bunun için de 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda da belirtildiği gibi bir ihtisas mesleği olan öğretmenlik mesleği, 657 Devlet Memurları Kanunu’ndaki hakları da korunarak gerekli düzenlemeler yapılıp Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkarılsın.

Çıkarılacak olan, Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmenlik mesleğinin imajını iyileştirmeli, alınan itibarı iade etmeli ve öğretmenlik mesleğini çekici hale getirmeli, öğretmenin iş memnuniyetini sağlayacak düzenlemeler içermelidir.

Çıkarılacak olan Öğretmenlik Meslek Kanunu; Öğretmenlerin 657 Devlet Memurlerı Kanunu’ndaki hakları ve iş güvencesi muhafaza edilerek;

-Öğretmenlerin gelir düzeylerinde iyileştirmeleri ve 3600 ek gösterge beklentisini karşılamalıdır.

-Öğretmenler vergi dilimi işkencesinden çıkarılmalı. Vergi dilimi uygulaması %15 ile sabitlenmelidir.

-Mesleğe girişten başlayarak, emekli olana kadar her branşın sorununun çözümü için ayrı ayrı düzenlemeler yapılıp eşit işe eşit ücret, eşit hak vb. özlük haklarında iyileştirmeleri içermelidir.

-Tüm öğretmenlerin maaş karşılığı girmek zorunda oldukları ders saatleri 15 saate eşitlenmelidir.

-Öğretmenlerin emeklilik yaşı hesaplaması diğer mesleklerden farklı tutulmalı, yıpranma payı verilmelidir. Çünkü öğretmenlik mesleği her zaman yüksek enerji gerektiren bir meslektir. Düşük gelirle ve eğitimin içinde bulunduğu birçok sorunla uğraşan öğretmenlerin ileri yaşlarda hala enerjik kalması mümkün olamadığından iş verimi de düşmektedir.

- Gündemde olan EYT kapsamında öğretmenlerin durumu da değerlendirilmeli. EYT öğretmenleri de kapsayacak şekilde düzenlenmelidir.

-Atamalarda, ister isteğe bağlı ister özre bağlı tayinlerde, düzenlemeler yapılmalı, mecburi hizmet bölgeleri için ek tazminat uygulamasına gidilerek özendirici adımlar atılmalı, mecburi hizmet bölgelerinde çalışan öğretmenlerin mağduriyetleri giderilmelidir.

-Öğretmenlik mesleği tek tip olmalıdır. Ücretli, sözleşmeli öğretmen uygulamaları tarihe karışmalıdır. Asgari ücretin altında çalıştırılan ücretli öğretmenlerin emeğinin sömürülmesine son verilmelidir.

-Objektif ve adil bir ödüllendirme sistemi uygulamaya geçirilmeli, özendirici olmalı ve motivasyonu düşürmek yerine yükseltmelidir.

-Bir kereliğine uygulamaya geçirilip, sonra rafa kaldırılarak öğretmenler arasında eşitsizliğe sebep olan Kariyer Basamakları Uygulaması objektif ve adil bir şekilde uygulamaya geçirilmelidir. Meslekte 10 yılını dolduran öğretmene Uzman Öğretmenlik, 20 yılını dolduran öğretmene Başöğretmenlik ünvanı verilmeli, 2006 yılından beri yaşanan ekonomik kayıp telafi edilmelidir.

-Öğretmenlerin Mesleki Gelişimlerini desteklemek, kendilerini güncellemelerine olanak sağlamak için yüksek lisans, doktora vb. imkanları artırılmalı aynı zamanda bu çalışmaları yapabilmesi için hem ekonomik destek verilmeli hem de uygun gerekli şartlar sunulmalıdır.

-Kadın öğretmenlerin gebelik, doğum, süt izni konusunda iyileştirmeler yapılmalıdır.

-Öğretmenin itibarsızlaştırılmasına bağlı olarak öğretmene yönelik sözlü, psikolojik ve fiziksel şiddeti önleyecek düzenlemeler acildir. Öğretmene Şiddeti Önleme Kanunu ile öğretmenlerin can güvenliği ve huzuru, hukiki düzenlemelerle güvence altına alınmalıdır.

-Öğretmenlik mesleğinin görev tanımı eğitim ve öğretimi kapsar ve mesai saatleri ders süreleriyle belirlenmiştir. Ancak gelinen noktada 7/24 bir mesai kavramı yerleştirilmiş, angarya görevlerle yeri geldiğinde güvenlik görevlisi gibi, yeri geldiğinde temizlik görevlisi gibi, yeri geldiğinde okulun dışında herhangi bir kamusal alanda hizmet vermekle öğretmenlerin iş yükü artırılmıştır. Öğretmenler bu görevler yüzünden asıl görevleri olan eğitim ve öğretime neredeyse fırsat bulamamaktadır. Öğretmenlerin bu sorunları kanuni düzenlemelerle giderilmelidir.

-CİMER ve benzeri uygulamalarla öğretmen asılsız ihbarların hedefi haline getirilmiştir. Bu uygulamalara son verilmeli. Asılsız şikayette bulunanlar hakkında kamu davası açılmalıdır. MEB kendi Uzman Denetmenleriyle kurumları ve kişileri denetlemelidir.

- Artık okullarımızda sadece yüz yüze eğitim yapmıyoruz. Covid-19 salgın süreciyle; Uzaktan Eğitim Programı uygulamaya girdi. Artık eğitim ve öğretimi hem Uzaktan Eğitim hem de Yüz Yüze Eğitim olarak iki farklı programla yürütüyoruz.

Sadece Yüz Yüze Eğitim için hazırlanmış mevzuat ve yönetmelikler ihtiyaca cevap veremiyor ve öğretmenlerin özlük haklarında kayıplar yaşanmasına sebep oluyor. Bu nedenle

yeni nesil mevzuat ve yönetmeliklerle hazırlanmış bir eğitim öğretim programı hayata geçirilmeli hak kaybı yaşanmasının önüne geçilmelidir.

-Ve dahası.....

O kadar çok sorunlarımız ve beklentilerimiz var ki okumakla sıkılacağınızı düşündüğüm için yazmak istemedim. Öğretmenler olarak gerek ekonomik, gerek mesleki saygınlık gerekse özlük haklarımız konusunda gerekli yasal düzenlemelerin yapılarak daha iyi koşullarda mesleğimizi icra edip devletimize ve milletimize faydalı olmak istiyoruz.. Ülkenin geleceğini, anne ve babaların ise en değerli varlıklarını emanet ettiği öğretmenlere emeğinin karşılığının verilmesini istiyoruz. Ve bu düzenlemelerin kanunlarla güvence altına alındığı Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun ihtiyaçlarımıza cevap verecek, sorunlarımızı çözecek şekilde en kısa zamanda hayata geçirilmesini istiyoruz.

Sayın yetkililerden 2021, 24 Kasım’ında biz öğretmenleri şaşırtmalarını, bize değer verdiklerini söylemden öteye geçerek, eyleme dökerek göstermelerini bekliyoruz. Bu 24 Kasım’da gelenek bozulsun, öğretmenlere umut dağıtmak yerine, öğretmenlerin mali ve özlük hakları iyileştirilsin istiyoruz. Öğretmenlerin hakkı ödenmezi kabul etmiyoruz artık. Sizler isterseniz öğretmenlerin hakkı ödenir.

KADRİYE DEMİREL