Eğitim- İş Sendikası, İzmir'de "Öğretmene Saygı" başlıklı bir açıklama yaptı. Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay'ın okuduğu açıklamada "Öğretmenlik Meslek Kanunu, kazanılmış haklarımızı kırpmasıyla, sınav başta olmak üzere beraberinde getirdiği angaryalarla mesleğimizin üzerine bir kabus gibi çökmüştür" denildi.

'Kazanılmış haklarımız kırpılıyor'
Eylemde Özbay, "Bugün öğretmenlik, Cumhuriyet tarihi boyunca eşi görülmemiş bir saldırıyla karşı karşıya. 20 yıl içinde refahımızı aldılar, mesleki haklarımızı kırptılar, yaşanabilir bir emeklilik hayalimizi bile çaldılar şimdi çıkardıkları öğretmenlik meslek kanunu ile itibarımızı da almak istiyorlar" ifadelerini kullandı.

Açıklamanın bir bölümü şöyle:

"Hepinizin bildiği gibi öğretmene danışılmaya bile lütfedilmeden, kuytu köşelerde yandaş sendikadan olur alınarak, Saray’dan inme biçimde hayatımıza sokulan Öğretmenlik Meslek Kanunu, kazanılmış haklarımızı kırpmasıyla, sınav başta olmak üzere beraberinde getirdiği angaryalarla mesleğimizin üzerine bir kabus gibi çökmüştür. 

Bu meslek kanunu değil, mesleği bitirme kanunudur. Bu kanun, öğretmenlerin, fakültede zaten alanına göre eğitim aldığı yani her öğretmenin zaten uzman olduğu gerçeğini görmezden gelmektedir. Öğretmenliğin zaten bir ihtisas mesleği olduğunun altını çizen yasalarla da çelişmektedir.

'Öğretmenler bir kez daha ayrıştırılacak'
Bu kanun; öğretmenlerin mesleğini icra etmekten doğan haklarını işgüzar ve hadsiz biçimde yeni şartlara/kriterlere bağlamaktadır. Kazanılmış haklarımızı iç etmektedir. Eşit işe eşit ücret ilkesini de, meslekte kıdeme göre ücret artışı olması gerekliliğini de çöpe atmaktadır.

Bu kanun; sözleşmeli, ücretli, kadrolu diye ayrıştırılarak sömürülen öğretmenlerin, yeni unvanlarla bir kez daha ayrıştırılmasına ve okullardaki huzur ortamının, çalışma barışının bozulmasına yol açacaktır. Yeni unvanlar, sadece öğretmenler arasında değil veliler ve öğrenciler arasında da suni rekabet tohumları ekecektir. Velilerden gizlice kayıt parası toplayan liyakatsizce atanmış devlet okulu yöneticileri için yüksek unvanlı öğretmenin sınıfına öğrenci yerleştirmek yeni bir gelir kapısı olacaktır.

'Asıl siz yetersizsiniz'
Asıl biz soruyoruz, sizin yeterliliğiniz nedir? Eğitimci bile değilken Milli Eğitim Bakanı olan zatın yeterliliği nedir? MEB’in as kadrolarına doldurulan alakasız tahsil ve geçmişe sahip kişilerin yeterliliği nedir? Bize zorunlu kılınan videolarda, hayatında bir kez öğretmen odası görmemiş, okulların gerçekliğinden bihaber oldukları halde öğretmene akıl vererek konuşan kişilerin yeterliliği nedir? 20 yıldır şaibelerle gündeme gelmemiş tek bir sınav bile düzenleyemeyen bir kurumun, öğretmenlerin güya yeterliliğini ölçecek bir sınav yapmak için yeterliliği nedir? Biz cevap verelim: Sıfır! Yetersizsiniz!

Yeterlilik görmek isteyen taşrada imkansızlıklara terk edilen okullarda öğretmenin tek başına çocukların ısınma sorununu bile nasıl üstlendiğine baksın. Yeterlilik görmek isteyen sıkış tıkış sınıflarda sınıftaki tüm çocukların bilgiyi eşit seviyede alabilmesi için çırpınan öğretmenleri görsün. Yeterlilik görmek isteyen, öğretmenin kendi çocuklarının eğitim masrafını bile karşılayamazken öğrencileri eğitimi hakkınca alabilsin diye sorunlarını nasıl güçlü bir irade göstererek sınıf kapısının dışında bırakmaya çalıştığını görsün.

Öğretmenler, bugün ile yarın arasındaki en güçlü köprüdür. Bu köprüyü yıpratmak isteyenler, ülkenin yarınlarına kastetmektedir. Kendiniz ve çocuklarınız için güzel bir gelecek düşünden vazgeçmek istemiyorsanız sesimize ses verin!  Unutmayın, öğretmenin itibarlı olmadığı bir ülkede eğitimin de itibarı olmaz."