Tarihler 25 Mart 2020’yi gösterdiğinde Yeni Akit Gazetesinden Ali Karahasanoğlu ‘’Yazıklar olsun bizlere!’’ başlıklı köşe yazısında:

‘’Başörtülü öğretmenin bir gün önce topa tutulduğu bir Türkiye’de, hiçbir gereği yok iken, “göğüs dekolteli bayan niye ders anlatıyor ki” demekten bile, kendimizi alıkoyuyoruz ama.. Ojeli tırnaklar bile, eleştiriyi dört dörtlük hakkediyor ama..

Bizde de eziklik kompleksi oluşmuş ki, “Yobaz suçlamasına muhatap olurum. Hangi çağdayız derler.. Görmezden gelelim” modu ile dersi izlemeye devam ediyorum..’’ yazısıyla EBA’da ders anlatan öğretmenleri kılık kıyafetlerine göre bir değerlendirmeye tabi tutuyordu…

Gözler, Türkiye’nin en büyük öğretmen sendikasının başkanı Ali Yalçın’a çevriliyordu ama Ali Yalçın’dan ses yok... Derin bir sessizlik… Sendikanın kadın komisyonu başkanı Sıdıka Aydın’da aynı şekilde... Zaten Genel Başkan tepki vermemişken, o nasıl tepki versin ki?

Tarihler 28 Nisan 2020’yi gösterdiğinde bu defa Abdurrahman Dilipak,18 Nisan 2020’de Yeni Akit’teki ‘’Alamet-i farikalarımıza ne oldu?’’ başlıklı köşe yazısında; ‘’Geçen gün Ali İhsan yazdı, o “uzun tırnaklı, tırnakları boyalı öğretmen olunca ses yok” diye ters köşe yaptı bizim Ataklı’yı!’’ ifadeleriyle girdiği konuya ‘’Ha! O şerrinden Allah’a sığındığımız adına hareket eden birileri “Men teşebbehe”yi unutturup, size “Helal”(!?), altına su geçirdiğini iddia ettikleri ojeler, makyaj malzemeleri şaraplar, şampanyalar hazırlayıp sunuyorlar.. Siz o halinizle Müslümanlara, onların çocuklarının arasında cenabet cenabet dolaşacak ve onlara akıl öğretecek, çağdaşlık dersi vereceksiniz, biz buna ses çıkartmayacağız öyle mi! O kişiler, bir Müslüman ailede çocuklarına bu anlamda dinleri adına ne öğrettiklerini, neden kendilerinin öyle davranmadıklarını anlatmadıklarınızı mı düşünüyorsunuz da, bizim dinimizi kendi heva ve heveslerinizle tartmaya kalkışıyorsunuz… Tamam, sizin dininiz size, bizim dinimiz bize. ‘’ sözleriyle ojeyle derse giren öğretmenlere en hafif tabirle rencide ediyor, ojeli öğretmenlere cenabet yakıştırmasını yapıyordu.

Ojeli öğretmenlerin de üyesi olup aidat ödediği Türkiye’nin en büyük sendikasının başkanı Ali Yalçın yine suskun… Üye yaparak aidatını aldığı ojeli öğretmenin hukukunu korumak için adım atmıyordu.

Yeni Akit Gazetesi Yazarı Zekeriya Say, 25 Ağustos 2022 tarihinde kaleme aldığı “Başöğretmenliğe karşı çıkanlar, yoksa ‘boş öğretmen’ mi?” başlıklı yazısında: “Sınavda geçer not olan 70’i alamayacağını düşünerek başöğretmenliğe karşı çıkan ve muhtemelen kendilerini geliştirmedikleri için yeni nesil soruları bile kavramaktan aciz bu zümre, muhalefetin ve Eğitim-İş gibi sendikaların kışkırtmasıyla 31 Ağustos’ta, yurt genelinde, “Öğretmene saygı” başlığı adı altında itaatsizlik eylemleri yapmaya hazırlanıyor.” ifadeleriyle sınava karşı çıkan yüzbinlerce öğretmene “boşöğretmen” yakıştırması yaparak onları rencide ediyordu.

Ali Yalçın’dan yine ses yok.

22.09.2022 tarihinde bu defa Yeni Akit Gazetesi Yazarı Ahmet Maranki sosyal medya üzerinden hayat pahalılığını sorgulayan bir öğretmenimizi alıntılayarak: ''Ek ders ve diğer ücretlerle on-15.000 TL aralığında maaş alan başta öğretmenler Hala nankörlük Edip bu ülkede yaşamak Zor geliyorsa görevlerinden istifa etsinler daha güzel bir iş Bulsunlar bence ülkeyi terk etsinler..! çocuklarımız Bu para gözlükerden kurtulur hiç olmazsa'' ifadelerine yer verdi.

Ali Yalçın, yine istikrarlı bir şekilde suskunluğuna devam ediyor…

Başörtülü öğretmenlere yönelik olarak: Can Ataklı’nın 23 Mart’ta TELE1’deki gün başlıyor programında; "Anlatan öğretmen türbanlı. Bunu yapmaları bence yanlış. Okullarda türbanlı öğretmen var mı, var. Milyonlarca öğrenciye türbanlı öğretmeni rol model olarak vermek çok yanlış. Bana bunu özgürlük falan diye anlatmayın kardeşim. Öğretmenin görüntüsü türbanlı öğretmen değil. İmaj olarak değil. Var mı, maalesef var. Bana göre yanlış ama var. Bu Milli Eğitim Bakanı ile bunu yapmaları mümkün değil kardeşim. O kafa yapamaz bunu. Şimdi buraya niye onu koyuyorsun? Eleştiricem tabi kardeşim. Türbanlı öğretmeni olan var, olmayan var. Hiç türbanlı öğretmen görmemiş olan var. İlk gün türbanlı öğretmenle başlamak kadar facia bir şey olamaz. Burada bari yapmayın ya.’’ ifadeleri karşısında hem Ali Yalçın hem de Kadın Komisyonu başkanı Sıdıka Aydın aynı gün çok haklı ve doğru bulduğumuz bir şekilde tepki vermiş, hukuk yoluna müracaat edilmişti.

Bu durum da insanın aklına ister istemez şu düşünceler geliyor:

Ali Yalçın, karşı mahalleden birileri temsil ettiği öğretmen kitlesine hakaret edince hukuk yoluna başvuruyor.

Kendi mahallesinden gelen hakaretleri göremezden mi geliyor?

O zaman, oldu olacak; öğretmenlere hangi kurum ve kuruluşlar ya da hangi sıfat ve unvanı taşıyanlar hareket edince sessiz kalınacak açıklansın da öğretmenler de boşuna kasılmasınlar…

Ha! Bir de Sayın Ali Yalçın!

Öğretmenler, Ahmet Maranki’nin “İstifa ederek, ülkeyi terk etmeleri” yönündeki önerisini değerlendirmeye alsınlar mı? Yoksa sizin bir öneriniz olacak mı?

Murat Kenan Erdem