Orhan Korkmaz, 1993 yılında D.T. (47) ile görücü usulü evlendi. D.T., halde kabzımal olan eşi Korkmaz'ın 2013 yılından itibaren işleri bozulunca 2 çocuğundan kızını alarak evi terk etti.

Karşılıklı boşanma davası açan çift, 2 yıl süren davanın ardından 2015 yılında boşandı. Mahkeme, Orhan Korkmaz'ın, eşine aylık 500 TL nafaka ödemesine karar verdi.

Korkmaz ise haldeki işini tamamen kaybedip, başka iş de bulamayınca nafakayı ödeyemedi.

Orhan Korkmaz, eski eşinin şikayeti üzerine başlatılan icra takibinin ardından 2016'da 'nafaka borucunu ödememek' suçundan 3 ay tazyik hapsine mahkum edildi.


Cezaevine giren Korkmaz, 6 yıl boyunca 'nafaka borcunu ödememek'ten 3'er aylık sürelerde toplam 15 kez cezaevine girdi. Şu anda yarı açık cezaevinde cezasını çeken ancak pandemi nedeniyle hükümlülere verilen izin doğrultusunda dışarıda olan Korkmaz, şöyle konuştu:

*Eşim işlerimizin bozulması dolayısıyla küçük çocuğumu alarak evimizi terk etti. 2 yıllık bir barışma süreci denedik olmadı. Sonrasında karşılıklı boşanma davası açtık.

'3 AYDA BİR BENİ TUTUKLATIYOR'

*2016 yılından beri her yıl 3 kere tutuklanıyorum. Yıllardır işsizim. Nafaka yüzünden 6 yılda 15 kez cezaevine girdim. Nafakanın bir süresi olmalı. Ben 'Nafaka olmasın' demiyorum.

*Sorun süresiz oluşu ve bu ömür boyu sürecek. İşsizim ve gelirim yok. Yaş itibarıyla da kendime yeni bir iş kuramıyorum. Farklı şehirlerde cezaevine girdim. Eski eşime bir sitemim yok; ama ısrarla her 3 ayda bir beni tutuklatıyor.


*Ben borcumun biteceği günü bilmek istiyorum. Nafaka 500 TL ama ödenmeyen her nafakanın her aylığı için avukat masrafları da var. Yasalar gereği işsiz de olsam ömür boyu yoksulluk nafakasını ödemem gerekiyor.

Korkmaz, cezaevinden çıktığında 24 yaşındaki oğlu ile kaldığını ve onun maaşıyla geçindiğini söyleyerek, "Cezaevinden çıktıktan sonra 1 ay sürem kalıyor. 1 ay sonra tekrar tutuklandığım için bu kez yeni bulduğum işe gidemiyorum. 3 kez işe girdim. 3'ünde de çıktım. Hiçbir iş yapamıyorum. Bir ayda ne iş bulabiliyorum ne başka bir şey yapabiliyorum. Belli bir yaşa gelmiş insanım. İş bulsam da kimse nafaka hapsine tekrar gireceğim için iş vermiyor" dedi.

'NAFAKA CEZALANDIRMA YÖNTEMİ DEĞİL'


Avukat Elif Yılmaz Ermiş de 'Türk Medeni Kanunu'nun 175'inci maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakasının kamuoyunda 'süresiz nafaka' olarak bilindiğini belirterek, "Bunun sebebi de taraflardan biri mahkemeden talep etmedikçe, taraflardan biri vefat etmedikçe veya evlenmedikçe bu nafakanın devam ediyor olmasıdır. Bu sebeple de ekonomik olarak zorda kalan ya da ekonomik durumu kötüye giden tarafın hala ödemeye mahkum edilmesi sebebiyle kamuoyunda oldukça eleştirilmektedir. Nafaka bir cezalandırma yöntemi değildir. Nafakayla ilgili karar verirken mahkemenin evliliğin ne kadar sürdüğü, çocuk olup olmadığı gibi durumları iyi değerlendirmesi gerekmektedir. Aynı zamanda nafaka ödeyecek kişinin devam eden süreçte ekonomik durumunun kötüye gitmesine ilişkin de kontrolleri sağlaması gerekmektedir. Eğer nafaka ödeyen kişinin ekonomik durumu kötüye gittiyse mahkemeden bu durumu talep ederek dava açması gerekmektedir" diye konuştu.


'DAVA AÇMASI GEREKİR'

Avukat Ermiş, 'Türk Medeni Kanununda düzenlenen yoksulluk nafakasının ödenmemesi halinde 'İcra İflas Kanunu'na göre 3 aya kadar tazyik hapsine hükmedildiğini kaydedip, "Bu sebeple ödenmeyen nafaka borçlarından dolayı birçok kişi hapis cezası almakta. Bu durum, nafaka borcunu ödeyemeyen kişilerin çalışmasına engel bir durum yaratmaktadır ya da nafakayı ödememek için sigortasız çalışmayı da artırmaktadır. Bu olay bazında değerlendirecek olursak kişinin mahkemeden bir talepte bulunması, yeni bir dava açması gerekmektedir. Ekonomik durumumun her ne kadar o zamanki koşullarda bunu verecek anlamda değerlendirilse de devam eden süreçte bunu ödeyemediğini ve ödeyemeyecek olduğunu tespit ettirip nafakanın kaldırılması veya azaltılması için dava açması gerekmektedir" dedi.