İdare mahkemesi'nin Adalet Bakanlığı Disiplin Kurulu'nun gündemdeki bir dosya hakkında doğürudan Yüksek Disiplin Kuruluna gönderme kararı veremeyeceği gerekçesiyle verdiği iptal kararı Danıştay 12. Dairesince bozuldu. Ancak Danıştay 5. Dairesi ise disiplin kurulunun doğrudan yüksek disiplin kuruluna dosya sevkedemeyeceği yönünde karar vermişti. Bu kararlar birlikte değerlendirildiğinde idari yargıda ciddi bir kafa karışıklığı olduğu görülmektedir.

Danıştay Beşinci Dairesi'nin 03/01/2017 tarih ve E:2016/16879, K:2017/89 sayılı bozma kararına uyularak verilen ... İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararıyla; memurlara Devlet memurluğundan çıkarma cezası verilebilmesi için amirlerin bu yönde isteğininin olmasının işlemin ön şartı olduğu, uyuşmazlıkta; işlemin tesisinden önce amirlerin bu yönde herhangi bir isteği bulunmamasına ve disiplin kurullarının "amir" olarak bu yetkiyi kullanabileceğine dair Kanunda düzenlenmiş bir görevi olmamasına rağmen, dosyanın re'sen doğrudan yüksek disiplin kuruluna gönderilerek, Kanunda öngörülen yönteme aykırı olarak amirin bu yöndeki isteği olmadan tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Dava konusu olayda neler yer alıyor?

Çubuk Adliyesinde . olarak görev yapan davacının, . Sulh Hukuk Mahkemesi'nin . esas sayılı dosyasında taraf olan ...'den Maliye veznesine yatırılması gereken mahkeme masrafı, avukatlık ücreti ve harca karşılık 19/11/2009 günü 543,00-TL para alıp aynı miktarlı tahsilat makbuzu düzenlemesi üzerine, hakkında yapılan şikayet nedeniyle yürütülen soruşturma sonucunda düzenlenen . tarih ve . karar sayılı soruşturma raporunda;


Davacının görevi ile ilgili olarak her ne şekilde olursa olsun çıkar sağlamak fiilini işlediğinden bahisle hakkında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesinin D bendinin (c) alt bendi uyarınca kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasının teklif edildiği ve dosyanın 20/4/2010 tarihinde Adalet Bakanlığı Disiplin Kuruluna tevdi edildiği, Kurulun aynı günlü kararıyla, fiilin, "Memurluk sıfatıyla bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" şeklinde değerlendirilebileceği cihetle dosyanın doğrudan Yüksek Disiplin Kuruluna gönderilmesine karar verildiği, Yüksek Disiplin Kurulunun . tarihli ve . sayılı kararıyla, davacının bahse konu eylemlerine istinaden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 15/07/2010 tarihli iddianamesi ile resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işlediği gerekçesiyle ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin . esasına kayden açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda . sayılı kararla, resmi belgede sahtecilik suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla, dolandırıcılık suçundan 6 ay 20 gün hapis ve 8 gün adli para cezası ile cezalandırıldığı ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın da itiraz edilmeksizin kesinleştiği, dolayısıyla davacının eyleminin sabit olduğu gerekçesiyle 657 sayılı Kanunun 125/E-g maddesi uyarınca devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Verilen kararda usul hatası bulunmuyor

Disiplin cezası vermeye yetkili mercilerce disiplin suçu sayılacak eylemlerin işlenildiğinin öğrenilmesi halinde, bu kişiler hakkında soruşturma emri verilerek, soruşturmacı görevlendirilmesiyle başlatılacak soruşturma sonucunda olayın değerlendirilmesi ile hazırlanacak soruşturma raporunda; adli, idari ve disiplin yönünden soruşturulan kişi hakkında soruşturmacı kanaat teklifinin de yer alması gerektiği, soruşturmacı tarafından soruşturmaya konu eylemin sübut bulup bulmadığı ve mevzuatta hangi disiplin cezasını gerektirdiği yönünde getirilen teklif doğrultusunda disiplin dosyasının Disiplin Amiri, Disiplin Kurulu veya Yüksek Disiplin Kurulu tarafından değerlendirilecektir.

Ancak, disiplin cezası vermeye yetkili Disiplin Amiri ve Disiplin Kurullarının soruşturmacının teklifi ile bağlı olmadığı, söz konusu merciler tarafından, önlerine gelen dosyaların kendi görev alanında olmadığı kanaatine varılması halinde disiplin dosyasının görevli görülen merciye gönderilebileceği, başka bir ifadeyle, Bakanlık Disiplin Kurulunun, davacının fiilleri hakkında soruşturmacı tarafından yapılan nitelendirmeye katılmak zorunluluğu bulunmadığı gibi davacının eylemlerinin 125/E-(g) maddesinde belirtilen memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici harekette bulunmak fiilini oluşturduğu kanaatine ulaştığı takdirde konunun yetkili Kurul tarafından görüşülmesi gerektiği yönünde karar almasını engelleyen bir düzenlemenin bulunmadığı, zira 657 sayılı Kanun'un 126. maddesindeki "...Disiplin kurulu ve yüksek disiplin kurulunun ayrı bir ceza tayinine yetkisi yoktur. Cezayı kabul veya reddeder" şeklindeki düzenlemenin, kurulların kendi yetki alanlarındaki cezalar bakımından uygulanabilecek bir hüküm olduğu, disiplin Kurulunun kendi yetkisinde görmediği bir ceza ve bu cezaya dayanak olan fiile ilişkin dosyayı yetkili gördüğü Disiplin Amiri veya Kurula göndermesinin, idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu yönündeki Anayasa kuralının gereği olduğu, aksi düşüncenin, Disiplin Kurulunu, kendi yetkisinde görmediği bir ceza teklifi hakkında kabul veya ret yönünde bir karar vermesi sonucuna götüreceği, bu durumun da kabul veya ret şeklinde tesis edilen idari işlemin yetki bakımından sakat olmasına neden olacağı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, davacının eylemlerinin memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici harekette bulunmak fiilini oluşturduğu gerekçesiyle dosyanın Adalet Bakanlığı Yüksek Disiplin Kuruluna doğrudan gönderilmesinde usule aykırılık bulunmadığı görülmüştür.

Bu itibarla, Mahkemece davanın esasına geçilerek bir karar verilmesi gerekirken dava konusu işlemin iptali yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.