Kahramanmaraş merkez üstü depremlerde 11 ilde çok büyük yıkımlar ve can kayıpları meydana gelmişti. Deprem bölgesinde evleri hasar gören veya yıkıma uğrayan vatandaşlar uzun süre barınmak için çadıra ulaşım sağlayamamışlardı.

AHBAP dernegi depremin 3. günü Kızılay'dan çadır satın alarak deprem bölgesine teminini sağladığı ortaya çıkmış ve Kızılay Başkanı Kerem Kınık tarafından da doğrulanmıştı.

Ahbap Kızılay'dan hem çadır hemde konserve gıda satın alığı ortaya çıkmış ve bu olaylar kamuoyunda infiale neden olarak herkes tarafından tepkiyle karşılanmıştı.

Bir tepki de Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Mustafa Destici'den geldi

Destici; Kızılay Başkanı Kerem Kınık ve yönetim kurulunu istifaya çağırdı.

Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Mustafa Destici'nin konuşmasından satırbaşları ise şu şekilde;

Türkiye'nin Enflasyon Sorununa Çözüm! Ünlü Ekonomistten Etkileyici Formül Türkiye'nin Enflasyon Sorununa Çözüm! Ünlü Ekonomistten Etkileyici Formül

"Öncelikle Kızılay bizim 154 yıllık gözbebeğimiz olan bir kurumumuz. Kızılay sadece Türkiye'de değil kurulduğunda bu yana pek çok coğrafyamızda depremlerde, afetlerde inanılmaz görevler yaptı. Kızılay dediğimiz zaman aklımıza gelen kan veren, yemek veren, çadır kuran, insanları giydiren bir kurum olarak aklımıza geliyor. Kızılay'ın bir şey sattığını, çadır sattığını, depremlerde kullanılacak bir mamül sattığını ilk defa duydum ve çok rahatsız oldum. Özellikle bir de depremin ikinci gününden beri kendim de sahada olduğum için en büyük ihtiyacın çadır olduğunu da orda gördüğüm için... Çünkü bize gelenlerin çoğu çadır istiyordu. Biz de AFAD'a, bakanlarımıza iletiryorduk onlar da ellerinden geldiği kadar kurmaya, kurdurmaya, dağıtmaya gayret ediyordu.

"KIZILAY'IN BU TARTIŞMANIN İÇERİSİNDE OLMASINI ASLA KABUL ETMEM"
Şimdi Kızılay'ın burada yapması gereken deposunda, elinde, ürettiği, hatta dışardan alarak bütün çadırlarını hiç bekletmeden ilk günden itibaren bölgeye koordineli bir şekilde AFAD ile de koordinasyon merkeziyle de göndermesi gerekiyordu. Ama duyduk ki çadır satılmış, hem de depremin 3'üncü günü. Ben bunu doğru bulmuyorum ve Kızılay'ı böyle bir tartışmanın içine bırakanların da beceremediklerini, burada bir beceriksizlik var. Akıl dışı bir şey yapıldığı çok açık ve net bir şekilde gözüküyor, düşünülememiş. Önce savunuluyor sonra 'efendim işte yanlış oldu' itiraf ediliyor. Bütün bunların bir sorumlusu var, ben de dedim ki sorumluluğu olanlar Kızılay'ın daha fazla yıpratılmasına müsaade etmeden, sebebi ne olursa olsun... Kızılay'ın böyle bir tartışmanın içerisinde bulunuyor olmasını, asla ben kabul etmiş değilim.

"KIZILAY'IN İTİBARINA BÜYÜK BİR DARBE VURULDU"
Türkiye'de siyaset öyle bir kutuplaştı ki, devlet kurumları ya da hükümetin iktidarın kontrol ettiği kurumlarla ilgili zaten belli bir kesimin inanılmaz bir açık arama ya da kötüleme ya da işte hizmetlerini bile görmeyerek yapmadıkları üzerinden inanılmaz bir saldırı var. Şimdi bunu söylerken, Kızılay'ın on binlerce çalışanı, yüz binlerce gönüllüsüne diğer AFAD gönüllülerimiz gibi UMKE gibi, askerlerimiz, polislerimiz gibi, diğer sivil toplum örgtülerimizdeki çalışanlar gibi... Hepsine teşekkür ediyoruz ama işte dediğim gibi bu çadır satma hikayesi maalesef Kızılay'ın her gün 2,5 milyon ön yemek verdiğini, çadır kurduğunu, insanları giydirdiğini, kan temin ettiğini, gıda verdiğini bütün bunları ortadan kaldırdı ve Kızılay depremde bu kadar büyük afette çadır satan, bir sanki ticari kuruluşmuş gibi algı oluşmasına sebep olundu. Kızılay'ın itibarına büyük bir darbe vuruldu. Bunu kimsenin yapmaya hakkı yok, özellikle de Kızılay'ın başında bulunan yönetiminde bulunan kimselerin, tam tersine öncelikleri vatandaşlara yardım etmek ve Kızılay'ın bu 154 yıllık kurumsal itibarına zarar vermemeleri gerekiyordu. Dolayısıyla bunun sorumluluğu kime aitse, daha doğrusu sorumlusu belli, Kızılay Başkanı, yönetim kurulu sorumluluklarının gereğini yapmaları gerektiğini ifade ettim. Sorumluluklarını, gereğini yerine getirmelerini söyledim, herhalde anlarlar artık. Çok net anlaşılan bir cümle."