Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, partisinin Amasya İl Başkanlığının açılışını gerçekleştirmek üzere Amasya'ya geldi.

HİÇBİR HEDEF TUTMADI

Düzenlediği basın toplantısında iktidara yüklenen İnce,“Yıl 2002, iktidar oldu AKP. 2022 şimdi, 20 sene oldu. 20 sene önce ne diye başladılar? Dünyada ilk 10 ekonominin arasına girecektik. Kişi başı 25 bin dolar gelirimiz olacaktı. Milli gelirimizde 2 trilyon dolar olacaktı. Hiçbiri olmadı. Bırak ilk ona girmeyi, 20 ile 21 arasında gidip geliyoruz dünyada. Hatta daha geri düştük. 2 trilyon dolar falan hayatta yok ortada. 25 bin doları kim kaybetmiş de biz bulalım. Hiçbir hedef tutmadı” dedi.

BİR EKONOMİK ÇÖKÜŞLE KARŞI KAŞIYAYIZ

19-20 yılın sonunda bir ekonomik çöküş ile karşı karşıya olduğumuzu dile getiren İnce, “Bir enkazla karşı karşıyayız. Merkez Bankası'nın döviz rezervi 55,8 milyar dolar. Eksi 55,8 milyar dolar, artı değil eksi. 2002'de iktidara geldiklerinde dolar 1,60'dı, bugün 13,5 lira, 18'i de gördü ayrıca. Türkiye'de her üç gençten birisi işsiz. 453 milyar dolar borç var. Bankalardaki mevduatın yüzde 63,2'si döviz cinsinden. Devletin kurumlarına güven kalmamış. Ne Merkez Bankası'na güven var ne TÜİK'e güven var, ne yargıya güven var, hiç kimse güvenmiyor, güven sıfır olmuş. Torpil, ahlaksızlık tavan yapmış. 95 puan alıyor çocuk, bunu engellemek için, elemek için 50 puanı ver mülakattan çocuğu devre dışı bırak” diye konuştu.

DİN ADAMI GÖRÜNÜMLÜLER VAR


İnce sözlerine şöyle devam etti: “Faize hibe diyen, caizdir diyen, icazet veren din adamı görünümlüler var. Din adamları demiyorum, din adamı görünümlü bunlar. Bunlar doğan görünümlü şahin gibi. Bunlar din adamı görünümlüler, caizmiş bu konuda fetva veren insanlar var.”

ÜRETTİĞİMİZ BİZE YETMİYOR

Türkiye'ye ürettiğinin yetmediğinin altını çizen İnce, “2003'de, Tayyip Erdoğan iktidara geldiğinde Türkiye 19 milyon ton buğday üretiyordu. 2021'de 16 milyon ton buğday üretmişiz. Yetmiyor ürettiğimiz bize. 2002'de iktidara geldiklerinde Türkiye'nin 26 milyon 579 bin hektar ekili alanı varmış. 2020'de 23 milyona düşmüş. 26,5 milyondan 23 milyona düşmüş. O inanmadığımız TÜİK bile gıda enflasyonunun yüzde 43,80 olduğunu söylüyor. Gıda enflasyonu yüzde 43,80 ama tarıma destek yüzde 12,5 artmış. Bu şu demektir; bu kıtlık demektir, bu açlık demektir, bu marketlerin raflarının boşalması demektir, bu ithalat demektir. Ben Türk çiftçisini ezdireceğim. Dışardaki çiftçilere çalışacağım millet de pahalıya gıda tüketecek demektir. Yine inanmadığımız TÜİK'e bile göre margarin fiyatları yüzde 114, un yüzde 86, tavuk yüzde 86, Ayçiçek yağı yüzde 76, nohut yüzde 66, mercimek yüzde 61, makarna yüzde 60, ekmek yüzde 54 artmış. Ama tarım desteği 12,5 artmış. Amasya'dan ülkeyi yönetenleri uyarıyorum. Vatandaş perişan, bu kafayla devam edersiniz bunun sonu felakettir” dedi.

AMASYALI ALİ'YE ÇALIŞIN

“Derhal bir üretim seferberliği başlatmalıyız” önerisini tekrarlayan İnce, “Tarımda ithalatı unutun. ‘Yetmiyorsa dışardan alırız' bu kafayı terk edin. Bir, paramız yok. İki, paran olsa bile satmayacaklar. Kendine lazım adamın görüyorsun kuraklığı. Ukraynalı buğdaycıyı düşüneceğinize, Amasyalı buğdaycıyı düşünün! Ukraynalı buğdaycı Alexander'e çalışacağınıza Amasyalı Ali'ye çalışın. Amasya'da kuru tarım alanı yüzde 63, sulu tarım 37. Derhal bir su kanunu çıkarmamız lazım. Türkiye'de sulamanın yüzde 75'i vahşi sulamayla yapılıyor. Derhal bunu çözmemiz lazım” diye konuştu.

HAZİNE ARAZİLERİNİ TARIMA AÇIN

Tohum, gübre, ilaç, yem, elektrik vergilerinin derhal düşürülmesi gerektiğini dile getiren İnce, “Felaket kapımızdadır. Uyarıyorum. Havza bazlı üretime, planlı üretime geçin. GSMH'nin yüzde 1'ini tarıma mutlaka verin. Şu meraları bir daha elden geçirin. Çobanların ve tarımda çalışan kadınların SSK primlerini devlet ödesin. Hazine arazilerini ekime açın. Hazine arazilerinden kira almayı bırakın. Bu aptallıktır. Bu işi bilmemektir. 10 yıl hazine arazisini ekme garantisini verene ve ekene o araziyi en ucuza hatta bedava verin. Korkmayın bir şey olmaz. Ülke böyle kalkınır” dedi.

BİR İNAT UĞRUNA

İnce şöyle devam etti:

“Eşeği kaybedip bulduran bir iktidar var. Şu anda ocak ayında değil de eylül ayındayız diyelim. Dolar 18 liraya çıkmamış. O fırtınaları atlatmamışız. Eylül ayına geri dönelim. Merkez Bankası politika faizi 18, enflasyon 19.58, CDS'ler kredi risk birimi 300, dolar 8,40. Yani Eylül'den itibaren hiçbir şey yapmasalardı. Dolar 8.40 olurdu. Enflasyon 19,58 olurdu, kredi risk birimi 300, Merkez Bankası politika faizi de 18 olurdu. Nas dedi yalan söyledi millete. 14 şimdi Merkez Bankasının politika faizi. O faiz ne işe yarıyor ki! Git bankalara faiz kaç görürsün. İnatlaşma uğrana, bu millete yalan söyleme uğruna. Dini duygularıyla alay etme, onları kandırma uğruna bugün Merkez Bankasın politika faizi 14, enflasyon inanmadığımız TÜİK'e göre 36, çok daha üstünde tabi. CDS 566, dolar 13 buçuk. Yazık günah değil mi bu millete. Hiçbir şey yapmasaydınız Eylül'den itibaren bugün çok daha iyi konumdaydık.”

MİLLET NEREYİ BASACAK?

Erdoğan'ın faiz sebep enflasyon sonuç tezinin çöktüğünü dile getiren İnce, “Bugün Erdoğan'ın tezi çöktü. Ben ekonomistim dedi. Bir yalan olduğu ortaya çıktı. Dünyada böyle bir tez buna inanan iktisatçı yok. Kendisinden ve etrafındaki yalakalardan başka Erdoğan'ın ekonomi tezine inan yok. Soğan pahalandı, soğan depolarını basıp onlara terörist muamelesi yaptı. Peki soğancılara terörist muamelesi yaptın. Köprüleri, otoyolları, doğalgazı, elektriği, benzini, mazotu sen pahalandırdın. Biz nereyi basacağız. Soğan pahalandı diye depo basıyorsun. Millet nereyi basacak. Türkiye bunları çözmelidir. Bu iktidar, bu Erdoğan ata binip bir hedefe gitmek gibi bir derdi yok. Türkiye'yi kalkındırmak gibi bir derdi yok artık. Sadece atın üstünde kalmak istiyor. Rodeo yapıyor. İlerlemek gibi derdi yok” dedi.

KONUŞMALIYIZ

Türkiye'nin yapısal sorunlarını çözülmesi gerektiğini dile getiren İnce, “Önce hukuk, yargıdan başlamalıyız. Devlete olan güveni yeniden kurmalıyız. TÜİK'e, Merkez Bankasına, TRT'ye, ÖSYM'ye olan güveni yeniden kurmalıyız. Doktorlarımız ülkeyi terk ediyor. Beyin göçümüz var. Liyakat olmazsa akıllı çocuklarımız ülkeyi terk edecek. Liyakati yeniden geri getirmeliyiz. Rekabete açık bir kamu ihale kanunu, şeffaf hesap veren bir devlet yönetimi oluşturmalıyız. Bilim ve akıl esas olmalı. İklim değişikliğini, kuraklığı konuşmuyoruz. Salıdan salıya kavga ediyorlar. Yakında AB bizden ihraç ettiğimiz bazı ürünleri almayacak. Niye biliyor musunuz? Eko-kırım diye bir şey var artık çağdaş dünyada. Sen doğaya şu kadar karbon saldın. Çalışanlarının hakkını vermedin. Senin ürünlerini almıyorum diyecek. Yeşil enerjiyi, yeşil siyaseti, yazılım merkezlerini, tasarrufu, Türkiye'nin teknolojide dışa bağımlılıktan kurtulmasını, nitelikli eğitimi, konuşan üniversiteyi konuşmalıyız” ifadelerini kullandı.

YOLSUZLUĞUN DA YOKSULLUĞUN DA YASAKLARIN DA KRALINI GÖRÜYORUZ

Üniversiteler sessiz olduğunu söyleyen İnce, “Üniversiteler kendi içine kapanmış yüksek liseler gibi. Hukuk fakültesi dekanı konuşmuyor. Rektörler yağcılıktan başka bir iş yapmıyor. Özgür medyayı konuşmalıyız. Öncelikli sektörlerimizi turizm, tarım, tarıma dayalı sanayi, savunma sanayi, dijital teknoloji, tekstili konuşmalıyız. 3 Y'yi yok edeceğiz diye geldiler. Yolsuzluğu, yoksullu ve yasakları… Yolsuzluğun da yoksulluğun da yasakların da kralını görüyoruz. Yakında seçim olacak eminim bu iktidardan hep birlikte kurtulacağız” diye konuştu.