Memur maaş zamlarını ele alacağımız bugünkü yazımızda müsaadenizle konuyu pekiştirmek adına bir öykü ile başlamak istiyorum…

“Kral dondurucu bir kış mevsiminde, gecenin soğuğunda nöbet tutan muhafıza sordu:

- Üşümüyor musun?

Muhafız:

- “Alışığım kralım” dediğinde

Kral:

- “Olsun, sana sıcak tutacak elbise getirmelerini emredeceğim” dedi ve gitti.

Ancak bir süre sonra içeri girdiğinde emri vermeyi unuttu…

Ertesi gün duvarın yanında muhafızın soğuktan donmuş cesedini gördüler, duvarın üzerinde şöyle yazılıydı:

“Soğuğa alışkındım; fakat senin sıcak elbise vaadin beni öldürdü...”

Türlü türlü vaatlerle, insanları bekleterek bir umuda bağlayarak kesinlikle imtihan etmeyin. Çünkü insan bekledikçe değişir. Beklettiğiniz kişi, hakkınızda telafisi imkânsız olumsuz düşüncelere girer.

Önce umudu öldürürsünüz. Ardından sevgi, saygı, güven ölür, dostluk ölür, muhabbet ölür…”

 

TÜİK verilerine göre Haziran enflasyonu yüzde 4.95, Ocak-Haziran enflasyonu yüzde 42.35 olarak açıklandı. Kamu görevlileri ve emekliler için maaş artışı da toplamda yüzde 41.69 olarak gerçekleşti.

Gözler, üye sayılarının çokluğunu gururla paylaşan ülkenin en büyük memur konfederasyonlarının Genel Başkanlarına çevrildi.

MEMURSEN “açlık-yoksulluk” araştırmasına göre, 8 Mayıs 2022’de Türkiye’deki 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 5.263,9 TL, yoksulluk sınırı ise 14.534,9 TL olarak açıklamıştı. KAMUSEN ise 24 Mayıs 2022’de dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddini 14.741,73 lira olarak açıklamıştı.

Toplu Sözleşme Masasında imza atan konfederasyon Genel Başkanı Ali Yalçın, twiter hesabından yaptığı açıklamada; uzun uzun durum tespiti yaptıktan sonra, sanki Toplu Sözleşmeyi imzalayan kendisi değilmiş gibi seyyanen zam, vergi matrahı sınırının yükseltilmesi ve ikinci 6 aylık dönemde enflasyon zam oranını aşarsa eşel mobil uygulaması talebinde bulundu.

KAMUSEN Genel Başkanı Önder Kahveci’de Toplu Sözleşme sürecinde önce masaya oturmuş sonra vazgeçmiş konfederasyonun Genel Başkanı olarak ek zam, refah payı ve enflasyon artışına karşı aylık zam taleplerinde bulundu.

Etkili ya da yetkili tüm konfederasyon Genel Başkanlarına hatırlatmak isteriz ki sendikacılığın sınıf atlama alanı haline geldiği, sendikacılarla memurlar arasına görünmez perdelerin girdiği, “Ne iş olsa yaparızcı adamların” referansla mevki, makam sahibi olduğu bir düzlemde dile getirdiğiniz taleplerin fikri takibinin yapılmadığı, verilen sözlerin/vaadlerin hayata geçmesi için gerekli eylem planının ortaya konulamadığı süreçler: sizlere umut bağlayan kitleler de önce güven yitimine ardından da umut kırımına yol açar. Krizin doruğa ulaştığı noktada da temsil ettiğiniz kitleler farklı arayışlara/adreslere yönelebilir. Sizler farkında olmasanız da herkesin bir kenara çekilip kendi sularında yüzdüğü sürecin umudu halen sizlersiniz. Kamu emekçileri sizden sadece bir şey istiyor: Samimiyet. Açıkladığınız açlık-yoksulluk sınırı ortada, memurun eline geçen ortada, sizin aldığınız iddia edilen maaşlar ortada yok. Yaşamadığınız bir hayatın kavgasını verdiğinizi iddia etmeniz, sahada karşılık bulmuyor. Artan üye sayıları da sizi bu konuda yanılgıya düşürmesin.

Halkın gerçeklerinden kendini soyutlayarak edilgen bir dil kullanıp, süreci atlatarak günü kurtardığınızı düşünüyorsanız; ancak kendinizi kandırmış olursunuz. Memura siyaset yasak olduğundan memur hükümete sesini ancak sizin vasıtanızla ulaştırabiliyor. Bu yüzden sizi sorumlu görüyor. Sizin: “ Ne yapalım biz rica makamıyız” söyleminiz ise inanın karşılık bulmuyor.

Daha zamların açıklandığı ilk gün; MEMURSEN İstanbul İl Başkanı, asgari ücretteki artışa bağlı olarak kendisinin de aday olduğu İLKSAN’da mevcut Genel Başkan ve Yöneticilerin maaş artışı istatistiğini hesaplayıp çizelge halinde yayınladı. Gerçekten ibretlik bir çizelgeydi. Kendisini tebrik ederiz. Sayın Başkan, eğer zahmet olmazsa bugün de 2 yıldır açıklayamadığı kendi maaşının memur maaşlarına gelen yüzde 41.69’lik artışla ne kadar olduğunu bir çizelge halinde yayınlarsa kamuoyunun bu konudaki merakını da gidermiş olur.

Marx; “İnsanların maddi yaşam koşullarını belirleyen onların bilinçleri değildir, bu maddi koşullar onların bilinçlerini belirler.” diyordu.  Görüyoruz ki maddi koşulları sürekli olumlu yönde değişen profesyonel sendikacıların bilinçleri de bu koşullar altında değişmeye başlıyor. Yani, kendileri maddi rahata kavuşan sendikacılar; kamu emekçileriyle empati yeteneğini kaybediyor. Markette, tarla domatesiyle salkım domates arasında salınım yapan, hangisini alacağına karar vermeyen memuru anlamadığından; gereklilik kipleriyle durumu geçiştiren ifadelere başvuruyor.

Memleketten mütevazı yer sofrası pozları verilerek de şirinlik yapılmış olunmuyor. 28 Şubatların, 27 Nisanların hatta ve hatta 15 Temmuzların destansı direnişinin finali bu olmamalı… Olmasaydı sonumuz böyle…

 

Murat Kenan Erdem