Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, bugün kaleme aldığı yazısında Ziya Selçuk'un istifasını ironi yaparak değerlendirdi ve "keşke istifa etmeseydi" dedi.

Özdil'in yazısı şöyle:

2002'de iktidara geldiler.

Milli eğitime el attılar.

Bütün sorun “katsayı” dediler, üniversiteye girişte katsayıları değiştirdiler, sistemi allak bullak ettiler.

Galiba bütün sorun “müfredat” dediler, müfredatları değiştirdiler, sistemin altını üstüne getirdiler.

Acaba bütün sorun “süre” mi dediler, üç yıllık liseleri dört yıla çıkardılar, sorun çözülmediği gibi, sorunun süresi uzadı.

Muhtemelen bütün sorun “LGS” dediler, 1994 yılından beri uygulanan liselere giriş sınavı'nı kaldırdılar, artık kesinlikle sınav yok dediler, kesinlikle sınav yok diyerek OKS'yi, ortaöğrenim kurumları sınavı'nı koydular, iyice karmakarışık hale getirdiler.

Gördüğümüz kadarıyla bütün sorun “OKS” dediler, tek aşamalı OKS yerine, üç aşamalı SBS getirdiler, ortaöğrenim kurumları seçme ve yerleştirme sınavı'nı iptal ettiler, onun yerine 6'ncı 7'nci 8'inci sınıflarda girilen seviye belirleme sınavı getirdiler, böylece işin içinden çıkılmaz hale getirdiler.

Anladığımız kadarıyla bütün sorun “ÖSS” dediler, ÖSS yerine YGS ve LYS getirdiler, 1999 yılından beri uygulanan tek aşamalı öğrenci seçme sınavı'nı kaldırdılar, onun yerine iki aşamalı YGS ve LYS'yi getirdiler, YGS'yi geçenleri LYS'ye soktular, sistem düğüm oldu.

Hadi bakalım en başa döndüler, bütün sorun “katsayı” dediler, üniversiteye girişte katsayıyı kaldırdılar, sistem gene alt üst oldu.

Tahminimiz o ki, bütün sorun “SBS” dediler, 6-7-8'inci sınıflarda girilen seviye belirleme sınavı'nı iptal ettiler, üç aşamalı SBS yerine, bu defa tek aşamalı SBS'ye döndüler, çorbaya döndü.

Büyük olasılıkla bütün sorun “süper lise” dediler, süper liseleri kapattılar, düz liseleri Anadolu lisesi yaptılar, efsanevi Anadolu lisesi eğitiminin ocağına incir ağacı diktiler, iki kere iki dört diyemeyenler bile Anadolu lisesine gitmeye başladı, yabancı dil eğitiminin ortalaması “van münüts” seviyesine indi.

Emin olduk ki, bütün sorun “ilköğretimdeki kesintisiz eğitim” dediler, kesintisiz eğitimi kesintili hale getirdiler, sekiz yıllık kesintisiz eğitimi kaldırdılar, dört artı dört artı dört sistemine geçtiler, sistem karman çorman oldu.

Fetoyla papaz olunca, bütün sorun “dersaneler” dediler, dersaneleri kapattılar, özel ders adı atında kaçak okullar patladı, veliler dersanelerden daha fazla para ödemeye başladı.

Artık tespit ettik, bütün sorun “lise” dediler, gönüllülük esasıyla çalışan imam hatip sistemini, herkese zorla dayattılar, neredeyse bütün okulları imam hatip haline getirdiler… Gayrimüslim çocuklarımızı bile, mesela Türkiye Musevileri Hahambaşı'nın torununu bile imam hatipe kaydettiler! Bu zorlama neticesinde imam hatipten mezun çocuklarımızın yüzde 82'si üniversiteyi kazanamadı, çocukları imam yapayım derken, deist yaptılar, dinden soğuttular.

Artık eminiz, bütün sorun “tek aşamalı SBS” dediler, liselere giriş için SBS'yi iptal ettiler, TEOG icat ettiler, böylece, tek aşamalı sınavı kaldırıp, onun yerine tek aşamalı sınav koymuş oldular!

Üç yıl sonra, artık eminiz bütün sorun “TEOG” dediler, TEOG'u kaldırdılar, LGS koydular, öğretmenlerin zihni bile sütlaça döndü.

Nihayet tespit ettik, bütün sorun “iki aşamalı YGS ve LYS” dediler, YGS ve LYS'yi kaldırdılar, YKS getirdiler, böylece, iki aşamalı sınavı kaldırıp, iki aşamalı sınav getirmiş oldular! Çünkü, eskiden YGS ve LYS'ye giriliyordu, şimdi TYT ve AYT'ye giriyorlar, ama adına YKS deniyor.

Eğitim sistemini 18 yılda 18 defa değiştirdiler.

Akp iktidarında, hiçbir öğrenci başladığı sistemle okulunu bitiremedi.

Ve, covid salgını başladı… Sorunu tespit ettik diyerek, milli eğitime tarihin en büyük darbesini vurdular, okulları kapattılar!

Bütün dünya ülkeleri, ne yapıp edip okulları açık tutarken, bunlar ilk iş okulları kapattılar, uzaktan eğitim palavrasına başladılar, bilgisayar yok, tablet yok, internet yok, 15 milyon öğrencimiz var, altı milyonu uzaktan eğitime ulaşamadı, fırsat eşitliğinden zaten faydalanamayan köylerdeki çocuklarımız iyice geriye itildi, ilkokula başlayan çocuklarımızın çoğu okuma yazma bile öğrenemedi.

Hem milli eğitimin başını yediler…

Hem yedi milli eğitim bakanı yediler.

Erkan Mumcu

Hüseyin Çelik

Nimet Çubukçu

Ömer Dinçer

Nabi Avcı

İsmet Yılmaz

En son, Ziya Selçuk

Milli mücadele kahramanı, ilerici, özgürlükçü, toplumcu, insan odaklı Mustafa Necati bey'in, Reşit Galip'in, Hasan Ali Yücel'in koltuğuna oturdular… Çağdaş Türk eğitim sistemini Cumhuriyet'in kuruluş felsefesinden uzaklaştırdılar, tarikatlaştırdılar, okulları Akp'nin arka bahçesi yapalım derken, hem okulları, hem çocukları mahvettiler.

Dindar nesil yaratalım filan derken “kayıp nesil” yarattılar.

Dünya Ekonomik Forumu'nun eğitim kalitesi raporuna göre, Türkiye'yi 137 ülke arasında 99'unculuğa düşürdüler.

Türkiye'yi İran, Malezya, Pakistan gibi ülkelerin gerisine düşürdüler.

Tanzanya, Etiyopya, Kamboçya seviyesine düşürdüler.

Habire milli eğitim bakanı değiştirdiler, her milli eğitim bakanıyla Türkiye'yi biraz daha geriye götürdüler.

20 yıl önce 54'üncüydük.

10 yıl önce 77'nciydik.

Bugün 99'uncuyuz.

Dolayısıyla, Ziya Selçuk'un istifası bence erken oldu…

Keşke az daha dişini sıksaydı, içine ettikleri milli eğitim sistemini “100 numara” yapıp bıraksaydı, daha şık olurdu.