İşte o yazı:

6 Haziran Pazar günü gerçekleştirilen Liselere Geçiş Sınavı (LGS) konuşulmaya devam ediyor. Başta matematik sorularının zorluğu olmak üzere sınava eşit koşullarda hazırlanamayan öğrenciler, derinleşen fırsat eşitsizlikleri sınavı geride bırakan okulların, öğretmenlerin, öğrencilerin ve ailelerin gündeminden düşmüyor. 

Matematiğin öğrenci seviyesinin üstünde ve zor sorulması sadece bu seneye ya da bu sınava özgü bir durum değil. Farklı sınavlarda da benzer durumlar görülüyor. Diğer derslerdeki başarısı ne olursa olsun matematikte istediği kadar net yapamayan öğrenci, kendini başarısız hissediyor. Sınavların artık ölçme değerlendirme esaslarına uygun bir şekilde yapılması öneriliyor. Eğitmenler bundan sonra yapılacak olan LGS'ler hatta diğer tüm sınavlar için eğitimcilerin eleştirilerine kulak verilmesini, sınavlarda zorluk seviyelerine daha fazla dikkat edilmesini istiyor. 

Her ders benzer seçicilikte olmalı

Başarıyı sadece matematik üzerinden tanımlamanın ve buna göre öğrenci seçmeye devam etmenin sosyal beceri, empati yeteneği, vb. olan çocukları unutturacağını belirten eğitimci Onur Soğuk, her dersin benzer seçicilikte olması gerektiğine vurgu yapıyor. Her dersin benzer seçicilikte sorulmasıyla derslerin birinde istediği seviyede olmayan bir öğrencinin bu sayede diğer derslerle durumu telafi edebileceğine değiniyor. 

MEB'in yayımladığı örnek sorularla benzerlik oluşmadı

Matematik sorularının 8.sınıf öğrencilerini hatta üniversite sınavına girecek öğrencileri zorlayacak seviyede olduğunu ifade eden Onur Soğuk, MEB'in sene içinde yayımladığı örnek LGS sorularıyla sınavda sorulanların benzerlik göstermediğini iddia etti. Örnek sorular üzerinden çalışma yapan öğrencilerin sınavda oldukça zorlandıklarını belirtti.

Matematik dersi bir sektöre dönüşüyor

Öğrencilerin yaşadığı hayal kırıklığının yanısıra matematik dersinin ciddi bir sektöre dönüştüğüne değinen Soğuk, “matematik soruları zorlaştıkça matematik bilmeyen istediği okula giremez algısı oluştu. Bu da matematiği aileler için üzerinde daha çok para harcanan bir derse dönüştürdü. Özel dersi, kursu, kitabı derken sadece matematik için harcanan maddi manevi her şey büyük bir yük oldu. Öğrenciler çalışacakları zamanın büyük bir kısmını matematiğe ayırmasına rağmen ders ortalamasının düşük olması matematik öğretmenlerini de zor durumda bıraktı” dedi.

Zor soru kontenjanı matematiğe yığıldı

Matematik öğretmeni Eser Dilsöz de yıllardır eleştirilen ve sıralamayı etkileyen tek önemli dersin matematik olduğu gerçeğinin bu sınavda da değişmediğini aksine perçinlendiğini belirterek; “20 soruluk matematik bölümünün 3’ü kolay sorudan 9-10’u orta zorlukta sorudan, 7-8’i ise zor ve çok zor sorulardan oluştu. Sınavın kapsamına bakıldığında bazı ünitelerden hiç soru sorulmadı. İki soruda ise kısmen de olsa kazanımların dışına çıkıldı. Bu nedenle önümüzdeki sene müfredatta olmayan bir konunun okullarda, derslerde öğretmenler tarafından ekstradan verilmesi mümkün olacak. Bu durum öğrenciler üzerinde baskı yaratacak. LGS öncesinde matematiği çok sevip LGS’den sonra 9. sınıfa geldiğinde matematik görmekten nefret eden çok öğrenci gördüm. Aynı hataları yapmaya devam ettikçe benzer manzaralarla karşılaşacağız” dedi.  

Dilsöz ayrıca üzerinde düşünmemiz gereken en önemli meselenin “yeni nesil eğitim sistemi” yerine “yeni nesil sorular”ın gündemimizi meşgul etmesi olduğunu belirtti.  Yapılan uygulamaların hepsinin bizi sınav merkezliliğe götürdüğünü, her sene zorluk çıtasının yükseltilmesinin sonraki senelerde veli, öğretmen, öğrenci üçlüsü üzerinde daha çok baskı yarattığını ve sınav stresinin 5. sınıftan itibaren başlamasına neden olduğunu aktardı.

LGS matematiğinde değişmeyen makus talihimiz

Son yıllarda LGS’de matematik testlerinde doğru cevap ortalamaları yüzde 20-25 arasında seyrederken diğer testlerin doğru cevaplanma oranı yüzde 35 ile yüzde 64 arasında bir ortalamada gerçekleşiyor. Eğitim uzmanı Salim Ünsal’a göre ülkenin sayısal performansının zaten düşük olduğu penceresinden konuya bakarsak durum pek de sıra dışı gözükmüyor. Ancak fen bilimleri testlerinde yüzde 50’lik bir seyirle sınavda başarı gösteren adayların aynı adaylar olması, bu bakış açısının sorgulanması gerektiği gerçeğini gözler önüne seriyor.

Branşı matematik olan çoğu öğretmen, LGS’deki matematik sorularının zorluk derecesini üniversite sınavlarının üstünde görüyor

Henüz 13-14 yaşındaki çocukları bu zorluk derecesine sahip testlerle sınamanın ölçme ve değerlendirme açısından bilimsel ve pedagojik olup olmadığının tartışmaya çok açık olduğunu belirten Ünsal; “Bu tür sınavların amacı, bir eğitim kademesinin akademik başarısını ölçmekten ziyade bir sıralama oluşturmaktır. Sonuçta LGS bir sıralama sınavıdır. Bu sıralamayı okullarda 4 yıl boyunca yöntem ve içerik bakımından çok da benzemeyen yeni nesil bir test yöntemi ile oluşturmaya çalışmak, gerçekliğe ne ölçüde uygundur, tartışmaya açıktır” dedi. Ünsal sözlerini şöyle sürdürdü: “Son birkaç yıldır bu kısır döngü ile seneye düzelir diye bekleyerek geçiriyoruz tüm zamanımızı. Ancak değişen bir şey olmuyor. Her yıl haziran ayının ilk haftasında yaptığı çalışmaların karşılığını alamayan, sorulara zaman yetiremeyen, sınavdan çıktıktan sonra hayata küsen on binlerce öğrenciye rastlıyoruz.

Ya okullardaki sınavları bu yeni nesil uygulamaya dönüştürmek gerekiyor ya da merkezi sınavları okullarda yapılan uygulamaya benzer hale getirmek… Aksi halde tarihini, kültürünü, sanatını, sporunu bilmeyen sadece matematik testi yapan nesil ile bir üst okulların da öğrenci profilini budamış ve zayıflatmış oluyoruz.”