Kamudanhaber- Özel Haber

Cengizhan TÜRKYILMAZ

Meslek liselerinin kuruluşu Osmanlı dönemindeki Islahhanelere kadar dayanır. Atatürk döneminde eğitimde yapılan reformların etkileri meslek liselerinde de görülmüştür. Devam eden yıllarda özellikle 6. Milli Eğitim Şurasının mesleki eğitim teması ile toplanması ile gözle görülür şekilde dikkat çekmeye başlamıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan yatırımlar ise uzun yıllar karşılığını kurulu bir sanayi olmadığı için bulamamıştır. Meslek liseleri ile ilgili temel beklenti nitelikli insan gücü yüzdesinde dünyada ön sıralarda olmak ve ara eleman ihtiyacını karşılamaktır. Yani dört yıl okuyan öğrenciden beklenen sanayide ara eleman olmasıdır. Böyle olunca da meslek liselerinin başarısı ülkenin ekonomik seviyesi ile doğru orantılı hale gelmektedir.

Türkiye’de eğitimde temel beklenti (eğitimin toplumsal yaşam, bireysel gelişim, kültür seviyesi yüksek birey yetiştirme vs. amaçlarını bir kenara bırakırsak) öğrencilerin istihdamına yöneliktir. Öğrenciler ve velileri her alanda istihdam olmadığından istihdamı olan alanlara doğru yönlenmektedirler. Ve dahi devlet okulları da dahil olmak üzere tüm okullar öğrencilerini bu yönde uyarılarla yöneltmektedirler. İstihdam Türkiye’de eğitime dair tek beklenti ve tek kaygıdır. Bu pencereden bakıldığında meslek liselerinin eğitim kalitelerinin yanında bir de istihdam ve dahi istihdam kaliteleri de problem oluşturmaktadır. Bugün “meslek lisesi memleket meselesi” diyenlerin ilk ve öncelikli olarak “çocuğumu bu okullara yollar mıyım” sorusunu düşünmeleri gerekmektedir. Meslek liselerinde bulunan programların çoğu iş başında öğrenme ile sanayide öğrenilebilecek işler haline gelmiştir. Bir Hocamız, bir sohbetinde “yatak katlamak için 4 yıl okul okumaya gerek yok” demişliğine şahit olmuştum. Buradaki ironi aslında bu çocukların istihdam sonrasında kendilerinden beklenenle okulda öğretilenler arasında alakanın da olmamasıdır.

Memleket meselesi olan meslek liseleri son 30 yılda ekonomiye, istihdam politikalarına, eskiyen donanıma, gelişen teknolojiye yenilen meslek liseleri olmamalıdır. TEOG sınavı yapılırken her yıl en düşük puan alan ortalama 325bin öğrenciyi meslek liselerine yolluyorduk. Yani ülkenin kalkınmasında başrolü oynayacak Endüstri 4.0 insan kaynağını ülkenin akademik olarak en az eğitilmişlerinden seçiyorduk. LGS’ye geçince birçok meslek lisesinin kontenjanları dolmadı. Hatta bazıları dönüştürülüp Anadolu Lisesi yapıldılar. Bir tabelacı arkadaş “Hocam 450 liraya düz liseyi Anadolu Lisesi yapıyorum” dediğinde adamın tüm eğitim felsefesi ve yönetimi kitaplarını gözümün önünde yaktığını düşünmüştüm. Aynı durum meslekten Anadolu Lisesine dönüşen okullar için de geçerlidir.

Peki bu durumda maske yapan meslek lisesi mi yoksa maske yapan makineyi yapan mühendisin kullandığı yazılımı yapan öğrencinin yetiştirildiği meslek lisesi mi memleket meselesi olmalı? Eğitim – ekonomi ilişkisi simbiyotik tarzda ilerler. Yani eğitim ekonomiden, ekonomi de eğitimden beslenir. Meslek lisesi mezunlarının istihdamlarında yaşanan süreçler meslek lisesini aslında ülkenin zengin işadamlarının fabrikalarında asgari ücretle çalışacak ara eleman yetiştirme kurumu olarak göstermektedir. 18 yaşında meslek lisesinden mezun olan bireye ekonomi kurallarının söylediği hayatının sonuna kadar asgari ücretle çalışacağı olunca aynı birey 1. Sınıfa başladığında akademik eğitim alması için milletçe seferber olmaktayız.

Ekteki bağlantıda maske makineleri satılıyor. Bir maske makinesi basitçe 3 ayrı kumaşı birbiri üzerine gelecek şekilde kesip diken bir makine. Ortalama fiyatları 150-200bin tl civarında.

https://maskemakinasi.makinecim.com/maskemakinasi_sm.html?ilan_baslik=maske+makinas%C4%B1&ilan_tip=veriliyor&srl=5&kategori=931

Meslek liselerinin maske üretmeleri oldukça kıymetli olmakla beraber memleket meselesi olacak meslek liselerinin mezun öğrencilerinin istihdam sorunu olmadığı, 21. yy becerileri ile donatılmış, 21. yy’ın mesleklerinin eğitimini aldıkları, mezunlarının istihdam edildiği takdirde devlet tarafında sigorta primlerini vs. desteklendiği, ara elaman değil ana eleman mantığında yetiştirildiği kurumlar olmaları gerekmekte. Maske bugün lazım yarın lazım değil. Esas olan maskeyi değil maskeyi yapan makineyi yapan mühendisin makineyi yapmak için kullandığı yazılımı yapacak mezunun verilmesidir. Yoksa bu haliyle meslek liseleri memleketteki hiçbir ailenin ne meselesi ne de gündemi olmayacaklardır. Maske ve dezenfektan kutuları önünde değil de 1.8 milyar dolara satılan oyun şirketinin sahibi ile mezun olduğu meslek lisesinin önünde fotoğraf verdiğimizde meslek lisesi memleket meselesi olacaktır.