Kamudanhaber- Özel haber

Cengizhan Türkyılmaz

Zimbabwe doğumlu Kanadalı felsefeci Matshona Dhliwayo"Yoksulluğun üstesinden gelmek adaletsizliğin üstesinden gelmekten daha kolaydır." der. Geçenlerde elime bir makale geçti. Başlığı “Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Statünün Akademik Başarıya Etkisi: PISA 2015 ve TEOG 2017 Sonuçlarının Karşılaştırması” olan bu makalede yazarlar ekonomik, sosyal ve kültürel statü (ESKS) özelliklerinin öğrencilerin ortaöğretime yerleştirme sistemi için temel alınan merkezî sınav (TEOG) puanları üzerindeki etkilerini incelemişler. İlginç bir sonuç yok aslında!

Klasik fakirliğin akademik başarı üzerindeki etkisini anlatan bir çalışma yapılmış. Sonuç olarak ise araştırmacılar “öğrencilerin akademik başarı göstergeleri ile ekonomik, sosyal ve kültürel statü indeksleri arasında karşılıklı ve güçlü bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. ESKS’nin öğrencilerin TEOG puanlarına olan etkisi incelendiğinde (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) PISA araştırmalarında ortaya konan etki oranından çok daha fazla olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma bulguları; ekonomik, sosyal ve kültürel özelliklerin eğitim başarısına etki ederek ortaöğretime geçiş sistemi özelinde avantajlı ve dezavantajlı kesimler için yeniden üretim teorisini desteklediğini göstermektedir. Bu araştırma ile Türkiye’de eğitim sisteminin PISA Araştırmasının ortaya koyduğu görünümden daha az eşitlikçi çalıştığı sonucuna ulaşılmıştır.” gibi bulgular elde etmişler. Bir de önerileri var:

Tüm sosyoekonomik statü düzeylerinden gelen öğrenciler için eşit başarı ve fırsat imkânı sağlayan eşitlikçi eğitim politikalarının öncelendiği sosyal politikalar vurgulamışlar.

Buraya kadar her şey normal gözüküyor. İlginç olan ise bu makalenin Milli Eğitim Bakanlığına çok yakın olan kişiler tarafından kaleme alınmış olması. Makale sosyal medyada paylaşılırken kullanılan “Üst gelir grubundan ailelerin çocukları daha çok Fen ve Anadolu liselerine giderken, alt gelir grubundan ailelerin çocukları daha çok meslek liseleri ve İmam Hatiplere gidiyor.” itirafı ise 18 yıllık Ak Parti iktidarında eğitimin her kademesinde görev yapanların iddia ettikleri gibi ne meslek liselerini ne de İmam Hatipleri Cumhurbaşkanı’nın istediği seviyeye getiremediklerinin trajikomik yansıması olmuş.

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımızın da söylediği üzere eğitimde istenilen noktaya maalesef gelemiyoruz. Bunda maalesef başarısız ama reklam heveslisi bürokratların payları da çok büyük. Biz eleştirilerimizi yayınladığımızda MEB’in sosyal medya hesabından reklam kokan hareketler paylaşılması emrini verenler biraz şapkalarını önlerine koyup düşünmeliler. Dahası mümkünse MEB’i diğer kurumlarda hayatları boyunca başarı göstermemiş bürokratlarla, sırf ekipçilik yapmak adına, doldurmamaları. İnsanları kendi uzmanlık alanları dışında istihdam etmek hem onlara hem de devlete eziyetten öte bir şey değildir.

Eğer MEB’de çalışan bir daire başkanı, bir şube müdürü eğitime dair bir kavram önüne geldiğinde “bu ne demek?” diye soruyorsa kararnamesinin altında imzası olanların kararnamelerinde imzası olanları seçen halk bunun hesabını sorar. Fakirlikle baş edilebilir ama adaletsizlik???

YASAL UYARI: Yayınlanan haberin tüm hakları MYZ DİJİTAL MEDYA Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.