Milli Eğitim Bakanlığının uzun zamandan beri çözüm bekleyen teftiş sorunu 78 nolu Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle çözüme kavuşma hususunda önemli bir eşiğe gelindi. Daha doğrusu kadrolamadaki yapısal pozisyon ve bu pozisyona uygun unvan ve isimlendirme yeniden tanımlandı. Bilindiği üzere 09.10.2017 tarihinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kararı ile Bakanlık Maarif Müfettişi alım kılavuzunun yürütmesinin durdurulduğu, Danıştay 2.Dairesinin esastan verdiği, kılavuzun hukuka uygun olduğu yönündeki kararının temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 13.12.2018 tarihli Kararı ile kılavuzun hukuka aykırı olduğuna hükmederek kararı bozduğu, bozma üzerine, Danıştay 2. Dairesi 2019/958 E. kararı ile kılavuzun iptal edildiği, davalı idarenin temyiz etmesi üzerine de; 2020/1870 Esas nolu kararı ile onama kararı ile tamamen iptal edilmişti. Uzun süreden beri yeni bir düzenleme bekleniyordu. Nihayet yeni düzenlemenin ilk adımı 78. Nolu kararname ile gündeme geldi. Buna göre: 78 Nolu Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine göre:

     MADDE 1- 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 320 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve sonraki bent buna göre teselsül ettirilmiştir.

     “e) Eğitim müfettişlerinin çalışmalarının koordinasyonu ile rehberlik ve denetim hizmetlerinin yürütülmesinde bütünlüğü sağlamak.”

     MADDE 2- 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 327 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

     “(3) İl milli eğilim müdürlüklerinde, her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlanın rehberlik, işbaşında yetiştirme, denetim, değerlendirme, inceleme, araştırma ve soruşturma hizmetlerini yürütmek üzere 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 24 üncü maddesi uyarınca eğitim müfettişi ve eğitim müfettiş yardımcısı istihdam edilebilir. Eğitim müfettişi ve eğitim müfettiş yardımcısı, mali ve sosyal hak ve yardımlar ile diğer özlük haklan bakımından 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 30 uncu maddesi uyarınca maarif müfettişi ve maarif müfettiş yardımcısına denktir.”

       Emeği geçenlere teşekkür ederiz. Süreç sanırım devam ediyor. Bunun yanında birkaç sorunun netlik kazanması meselenin net çözümü ve özününe yönelik niteliği belirleyecektir.

     1-Öncelikle görüldüğü kadarıyla yine bir isim değişikliği gündeme gelmiş.  Mevcut haliyle Maarif Müfettişi iken Eğitim Müfettişine yeniden mi dönüş olmaktadır?

     2-Yoksa Maarif Müfettişlerinin yanına/yerine “Eğitim Müfettişi” adı altında yeni bir kadrolama mı yapılmaktadır?

     3-e bendindeki, “çalışmalarının koordinasyonu ile rehberlik ve denetim hizmetlerinin yürütülmesinde bütünlüğü sağlamak” hedef ve ilkesine uygun olarak bir düzenleme yapıldığına göre,  tüm müfettişlerin tek yönetim birimi tarafından organize edilmesi mi öngörülmekte, yoksa ilk başlarda olduğu gibi iki başlı, merkezi ve yerel birimlere bağlı iki ayrı mali ve sosyal hakları olan müfettişlik birimlerimi öngörülmektedir?

     4- 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 327 nci maddesine eklenen, “Eğitim müfettişi ve eğitim müfettiş yardımcısı, mali ve sosyal hak ve yardımlar ile diğer özlük haklan bakımından 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 30 uncu maddesi uyarınca maarif müfettişi ve maarif müfettiş yardımcısına denktir.” Hükmü tam olarak hangi müfettiş grubunu ifade etmektedir. Zira mevcut haliyle illerde bulunan Maarif Müfettişi kadrolarında çalışan müfettişlerin “mali ve sosyal hak ve yardımlar ile diğer özlük haklan” eşit olmayıp, özellikle mali açıdan ciddi oranda farklılıklar bulunmaktadır. Daha önce bakanlık müfettişi olup da illerde kalan maarif müfettişleri eski mali ve özlük haklarını devam ettirmektedirler.  Yani Eğitim müfettişi ve eğitim müfettiş yardımcısı kadrolarına alınan müfettişler, illerde istihdam edilen müfettişlerin hangisinin mali ve sosyal haklarına sahip olabilecek? gibi soruların müspet yönde cevaplanması, “Eğitim müfettişlerinin çalışmalarının koordinasyonu ile rehberlik ve denetim hizmetlerinin yürütülmesinde bütünlüğü sağlamak.” İlkesine hayatiyet kazandıracaktır.

       Eşik atlamanın müspet yönde mi, yoksa menfi yönde mi olduğu hususu, bu sorulara verilecek cevaplardan sonra ortaya çıkacaktır. Temennimiz hukuken de tescillenen mağduriyete çözüm bulup, kurumsal kaygı taşıyarak mesleğin değerini yükseltip, barışık bir ortamda eğitim sistemimize katkı sağlamak. 

     Bu sorular muhtemelen ilerleyen süreçte cevap bulacaktır. Eğitim sistemi adına faydalı olarak mütalaa(temenni) ettiğimiz bu düzenleme için başta sayın bakanımız Ziya Selçuk’ a şükranlarımızı sunarız. İyi ki varsınız....

Zafer Özer