Sayıştay'ın MEB ile ilgili raporu erişime açıldı. Sayıştay'a göre Milli Eğitim Bakanlığı'nın taşra kısmındaki bazı birimlerinde proje alınırken çevre fiyat araştırması yapılmadığı tespit edildi. Bu birimler neler? Hangi projeleri kapsıyor ? Haberin detayında

Proje kapsamında yapılan satın almaların en iyi değeri veya en düşük fiyatı sunan teklifin belirlenmesi için gerekli olan piyasa fiyat araştırması yapılmadan gerçekleştirildiği tespit edilmiştir.

İlgili Yönetmeliğin “Projeye İlişkin Giderler” başlıklı 6’ncı maddesinde; proje kapsamında yapılacak mal ve hizmet alımlarının proje sözleşmesinde yer alan belirlemeler çerçevesinde yapılacağı düzenlenmekte olup, projelere ilişkin sözleşmelerin “Projenin Uygulanması için Gerekli İhalelerin Verilmesi” ile ilgili ortak bölümünde projenin uygulanmasının mal, iş veya hizmet satın alınmasını gerektirdiği hallerde, ihalenin ödenen para karşılığında en iyi değeri sunan teklife veya uygun bulunursa, en düşük fiyatı sunan teklife T.C. Sayıştay Başkanlığı Milli Eğitim Bakanlığı 2021 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 27 verilmesi şartıyla yararlanıcıların kendi satın alma uygulamaları dâhilinde sözleşme yapabilecekleri belirtilmektedir.

Buna karşın uygulamada, proje kapsamında yapılan mal ve hizmet satın almalarının en iyi değeri veya en düşük fiyatı sunan teklifin belirlenebilmesi için gerekli olan piyasa fiyat araştırması yapılmadan gerçekleştirildiği görülmüştür.

Herhangi bir satın alma usulü olmadan gerçekleştirilen bu uygulamaların proje kaynaklarının etkili ve verimli kullanımını olumsuz etkilediği değerlendirilmektedir.

İlgili Yönetmelik ve proje sözleşmelerinde öngörülen şartın sağlanabilmesi için mal ve hizmet satın almalarının piyasa fiyat araştırması yapılarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, Bakanlığın il, ilçe milli eğitim müdürlükleri ve eğitim kurumlarında Erasmus+ Programı kapsamında Avrupa Birliği kaynaklarıyla finanse edilen projelerin yürütülmesinde görülen aksaklıkların bir bölümü mevzuata aykırı uygulamalardan, bir bölümü ilgili mevzuatında açık ya da sınırlayıcı bir düzenleme bulunmamasından kaynaklanmaktadır.

Ayrıca, söz konusu projelerin yürütülmesi ile ilgili olarak uygulama birliğinin bulunmaması ve muhasebe birimleri arasında farklı uygulamaların olması belirtilen aksaklıkların daha da yaygınlaşmasına yol açmaktadır. Kamu idaresi cevabında her ne kadar söz konusu projelerde fon sağlayıcı olan Ulusal Ajans ile faydalanıcı il/ilçe milli eğitim müdürlüğü ve/veya okul arasında sözleşme imzalanmakta olduğu ve faydalanıcıların tüm muhasebe işlemlerinde Ulusal Ajansa belge ve doküman sunmakta oldukları ifade edilmiş ise de, ilgili Yönetmelik gereği proje muhasebe işlemlerinin kamu idaresinin muhasebe hizmetlerini yürüten muhasebe birimlerince yapılması gerekmektedir.

İlgili Yönetmelikte; harcamaların proje şartları ve amaçlarına uygun, etkin ve verimli olarak kullanılmasından, kamu idaresine ve kaynağı sağlayan kuruluşa hesabını vermekten, proje kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmamasından doğacak her türlü zararın tazmininden proje yürütücüsünün sorumlu olduğuna yönelik olarak yapılan düzenleme, 5018 sayılı Kanun’da yer alan “Hesap Verme Sorumluluğu” ilkesine karşılık gelmektedir.

Bakanlık taşra birimlerinde Avrupa Birliği’nden sağlanan kaynaklarla finanse edilen ve Türkiye Ulusal Ajansı veya yabancı ülkelerin Ulusal Ajansları aracılığı ile hibelendirilen tüm Erasmus+ projelerinin kayıt ve kontrol altında tutularak faaliyetlerinin mevzuata uygun yapılmasının sağlanabilmesi için bahsi geçen aksaklıkların giderilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. T.C. Sayıştay Başkanlığı Milli Eğitim Bakanlığı 2021 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 28 Bu bağlamda, kamu idaresi cevabında belirtilen Erasmus+ projelerinin izlenmesi, denetlenmesi ve bu projelere yönelik rehberlik faaliyetlerinin yürütülmesi için Bakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı ile Türkiye Ulusal Ajansı arasında imzalanacak işbirliği protokolünün aksaklıkların çözümüne katkı sağlayacağı değerlendirilmekle birlikte kamu idaresinin muhasebe hizmetlerinin yürütüldüğü muhasebe birimlerinin de dahil olduğu etkin bir kontrol sisteminin kurulması ve uygulayıcılar açısından tereddütlere yer vermeyecek şekilde ilgili mevzuatında düzenlemeler yapılması gerektiği değerlendirilmektedir.