Niğde’de bir köye bağlı Kuran kursuna yazın gitmeye başlayan 5 yaşındaki bir çocuğu din görevlisi Ahmet Faruk Yörükoğlu’nun düzenli istismar ettiği ortaya çıktı. İstismar, ailenin çocuğun davranışlarında farklılıklar, yaşıtlarının yapmayacağı hareketler olmasından sonra ortaya çıktı. Çocuk din görevlisini anlatınca aile farkına vararak şikayetçi oldu.
Sanığın 4 aydır cezaevinde olmasının akabinde  Ahmet Faruk Yörükoğlu’na indirim yapılmadan 18 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Niğde 1. Ağır Ceza Mahkemesinde 2 Aralık’ta ikinci duruşma yapıldı. Tutukluluğu devam edecek.
Yörükoğlu, “Ben mağdurenin kot şortu yüzünden 4 aydır cezaevindeyim, bunu 80 yaşına kadar unutmam mümkün değil. Madem ben ödül yöntemiyle mağduru kandırmak istemişim, tableti, laptopu, harçlıkları vesaire neden yaz kursunun son günü yapmışım, böyle bir amacım olsaydı bunu yaz kursunun devam ettiği süreçte yapardım” diyerek beraat istedi.
Mahkeme sanık Ahmet Faruk Yörükoğlu’na; TCK’nın “12 yaşını tamamlamayan çocuğun cinsel istismarı” suçunu düzenleyen 103.maddesi uyarınca “kastın yoğunluğunu” da gözeterek 10 yıl hapis cezası verdi.

Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) Niğde İl Hukuk Koordinatörü avukat Orpen Nergiz şunları söyledi:

“Olayımız Niğde ilimize bağlı bir köyde bu yaz döneminde haziran ve ağustos ayları içerisinde bir Kuran kursunda maalesef gerçekleşiyor. Olayımızda küçük, 5 yaşındaki bir kız çocuğumuz Kuran kursuna giderken hocanın bir takım şeker, dondurma vermesi, onu övmesi beyanları olaya yönelik, cinsel istismara yönelik hiçbir bilgisi olmadığından hocanın yaptığı eylemleri kendini sevdiğine yönelik olduğunu düşünüyor. Daha sonra aile ortamındayken küçük çocuğumuz bir ifade kullanınca ailenin başından kaynar sular dökülüyor ve olay bu şekilde ortaya çıkıyor. Aile kızlarına güzel bir şekilde olayı sorarak daha sonra da adli mercilere başvurarak olayımız bu merhaleye geliyor. Davamız iki celsede bitmiştir. Davada neler oldu diyecek olursanız, tabii ki sanığın ifadesi alındı. Sanık ifadesinde inkarda bulundu. Onun dışında yapılan savunmalarda da bu inkara yönelik açıklamalar vardı. Fakat bizim kanaatimizce dosya içerisindeki raporlar, ifadeler, ÇİM raporu, Adli Tıp raporları hepsi değerlendirildiğinde suçun sabit olduğu bizim ve mahkeme heyetinin taktiriyle açıkça ortaya çıkmıştır. Aile çok sevindi mutlu oldular, babanın göz yaşlarına ben şahit oldum. Tabii ki cezanın düşüklüğü yüksekliğiyle ilgili akıllarda genel bir tartışma olmuş olabilir. Fakat aile bu cezaya mutlu oldu.

Maalesef üzülerek belirtiyorum ki olayımız zaten çok üzücü ve vahim bir olay. Bir de bu olayların yanı sıra Diyanet'ten bir kişi beni arayarak ‘Burada din görevlisi olmadığını söyleyin’ diye telkinde bulundu. Ben de bunu söylemeyeceğimi bu olayın bir faili olduğunu sizin bu kişiyi görevinden aldığınızı belirtebileceğimi fakat bu kişinin üstelik bu işi yaparken ve üstüne üstlük bu işi yaptığı yaptığı için cezada artırım aldığı sebebiyle bu kişiyi söylememek yönünde bir tercihim olmayacağını belirttim bu iddialar doğrudur” dedi.