Diyarbakır Ergani ilçesinde birinci derece arkeolojik sit alanı olarak tescillenen Hilar Mağaraları ve 500 metre kuzeyindeki Çayönü yerleşkesi, uygarlık tarihi açısından önemli bir noktada yer alıyor.

1964 yılında başlayan kazı çalışmalarında elde edilen M.Ö. 7 bin 500 ila 5 bin 500 yılları arasındaki döneme ait kalıntı ve buluntularla bölgenin ilk buğday, nohut, mercimek gibi ürünlerin ekildiği, koyun ve keçilerin de evcilleştirilerek avcılıktan yerleşik hayata geçildiği yer olduğu ortaya çıktı.

Kazı çalışmalarında Cilalı Taş Devri’ne ait önemli bulgular, kemikten yapılan kaşık ve çatal görevi gören aletler ile kaya mezarları ve kabartmalar gün yüzüne çıktı.

Bölgede göçebelikten köy yaşantısına, avcılıktan tarımsal üretime geçilerek yerleşik köy yaşantısının ilk temellerinin atıldı.

‘Neolotik Devrim’ olarak bilinen bölge yerleşik tarıma dayalı bu yaşam biçimi, beslenme ekonomisi, insan-doğal çevre ilişkileri ve kültür tarihiyle birçok ilki içinde barındırırken, dünya uygarlık tarihine ışık tutuyor.

“Diyarbakır İnsanlığı Anavatanı" 

Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu yapılan kazı çalışmalarına ilişkin, şunları söyledi: Diyarbakır dediğimiz yer, Yukarı Mezopotamya’nın merkezi, Mezopotamya da insanlık tarihinin, medeniyet tarihinin en önemli merkezi. Burası insanlığın toplayıcılık ve avcılıktan yerleşik hayata geçtiği, tarımsal faaliyetlere başladığı, ilk defa buğdayın, arpanın, baklagillerin tarımsal faaliyet olarak yetiştirildiği bir bölge.Bilim insanları Çayönü kazılarında ortaya çıkan arkeolojik eserlerden bunu zaten ortaya koydu. ‘Diyarbakır insanlığın anavatanı’ diyoruz. İnsanlığın ilk yerleşim alanlarından bir tanesi. 12 bin yıllık bir şehirden bahsediyoruz. Çayönü ve Hilar Mağaraları da Diyarbakır’ın 12 bin yıllık yaşını ortaya koyan çok önemli bölgelerden bir tanesi. Kazıların 12 aya alınmasıyla ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığımızın bir çalışması var. Buradaki kazı çalışmalarının tamamlanmasını arzu ediyoruz. Bu bölgede yaşayan insanımız elimizdeki tarihi varlıkların değerini bilecek ki dönüp dünyaya elimizde şöyle kıymetli bir varlığımız var. Bunu artık insanlığın ortak değeri haline getirelim diyebilelim. Biz daha belki birinci aşamayı tamamlayabilmiş değiliz. O konuda çok çalışma yapmamız lazım." dedi.

Arkeolojik kazılarda ortaya çıkan eserler oradaki müzede sergileniyor ve ziyaretçilere açık.