Milliyet.com.tr - Murat Cesurdura 2 çocuğu ve eşiyle 4 yıl önce Gebze’den Muğla’ya göç etme kararı aldı. Matbaa işiyle uğraşan ve 14 yıldır kendi şirketi olan Cesurdura, beyaz yakalı olarak çalıştığı dönemde henüz kendini tanıyamadığını, göç hikayesinin de kendilerini tanımakla ve ne istediklerini bilmekle ilgili olduğunun altını çiziyor. 2018 yılında köye yerleşen aile, bunu belli bir plan çerçevesinde gerçekleştirmiş. 2009 yılından bu yana tatil için gittikleri bölgelerde, 'buraya nasıl yerleşebilecekleri' sorusuna cevap arayan ve 2015 yılında da hazırlıklara başlayan Cesurdura ailesi, ‘Bu göçün altında bir emek ve gayret var’ diyor. 

'ÇAY, KAHVE İÇMEYE DAHİ OLSA GİDİYORDUM'

Yeni insanlar tanımayı, farklı yerlere açılmayı seven biri olduğunu dile getiren Murat Cesurdura, bu özelliğinin farkına vardıktan sonra, sevdiği yerlere sadece tatillerde değil, kalıcı olarak nasıl gidebileceğini ve iş yapabileceğini araştırmaya başlamış. ‘Çay-kahve içmeye dahi olsa İstanbul Muğla arası sürekli gidip geldim’ diyen Cesurdura, “Sürekli gidip gelince burada bir çevrem oluştu. Birileriyle tanışabilir miyim, onlarla iş yapabilir miyim diye düşünüyordum hep. Çünkü biliyordum ki buralardaki birileri ile iş yapabilirsem benim yaşamım daha kolaylaşacak ve önüm açılacaktı” sözleriyle yaşadıkları süreci anlattı.

Murat Cesurdura kırılma noktasının Dalaman Havalimanı'ndan gelen iş teklifi olduğunu söylüyor. İstenen matbaa işini hazırlayıp, teslim eden Cesurdura, bu işin kendisine hem maddi açıdan iyi geldiğini hem de özgüven verdiğini söylüyor. 2017’nin Kasım ayında kendilerine bir ev bakmaya karar veren aile o anları şu sözlerle anlatıyor:

“Her geldiğimde otelde ya da arkadaşımda kalıyordum. Artık buradan iş gelmeye başlayınca bir ev bakalım dedik. 3 günlüğüne ev bakmak için ailece buraya geldik. Tek odaklandığımız konu çocuğun okulu oldu. İlçelere baktığımızda yaptığımız işe ve hayat hikayemize en uygun yer olarak Ortaca kalmıştı elimizde ve biz de buraya göçmeye karar verdik.”

İŞİNİ İNTERNETE TAŞIDI

Bir ev kiralayan aile, Ortaca merkeze 5 dakikalık bir bölgede oturuyor. Murat Cesurdura, eşinin ilk geldiklerinde 7 ay kadar arkadaş ve çevre olmadığı için zorlandığını ancak şimdilerde pek çok aile dostlarının olduğuna vurgu yapıyor. Pandemiyle beraber yaptığı matbaa işi için bir dükkana gerek olmadığına karar veren Cesurdura, dükkanını kapatarak işini internetten yapmaya başlamış. Muğla’da matbaacı olarak çalışırken bir taraftan da video içerikler üreten Cesurdura, ‘Burada yaşadığım tecrübeleri anlatacağım bir yer neresi olur diye düşünürken karşıma Youtube çıktı diyor ve ekliyor:

“Yaşadıklarımı insanlara anlatmalıyım ki insanlar doğru yönlensin. Hata yapmasın ama hayalleri olan insanlar da güzel ilhamlar alsın diye yola çıktım. Konaklama işi zaten benim yıllardan beri yaptığım bir şeydi. Bu buraya geldikten sonra işe dönüştü kendiliğinden.”

'KÖYE GÖÇ EDENLERİN YÜZDE 70'İ PLANSIZ GELİYOR'

Son zamanlarda hızla artan köye göçlerle ilgili uyarıda bulunan Cesurdura'nın tespitlerinden biri, insanların can havliyle ve panik havasıyla yer değiştirdiği yönünde. ‘Onlar yaptı ben de yaparım’ demenin yanlış olduğunun altını çizen Cesurdura, “Herkes kendi hikayesini yazmalı ama benim gözlemlediklerimden bir tanesi şu. İnsanlar, çevrelerinden ya da şehirlerinden bunalıp yalnız kalmak için buralara geliyorlar. Ancak ne kadar paraları da olsa bu süre limiti bir gün doluyor. Bu sefer insana ihtiyaç duyuyorlar. Çünkü biz sosyal bir varlığız. Buraya gelenlerin yüzde 70’inin plansız ve bilinçsiz bir şekilde yola çıktığını görmekteyim” dedi.

Köyde geçinebilmek için gerekli gelirin herkese göre değiştiğini söyleyen Murat Cesurdura, ‘Herkesin farklı bir yaşam hikayesi var’ diyor ve kendi deneyimlerini şu sözlerle paylaşıyor:

“Haziran’dan taşınacağımız evimizi biz Şubat ayında tuttuk ve  5-6 ay boş eve kira verdik. Bu sorun değildi. Zaten planımız gereği böyle yapmamız gerekiyordu. Ama ben beş altı ay boyunca işim olmasına rağmen beni taşıyacak işler gelmedi. Ben o arada para kazanamadığım için eşim, çocuklarım orada ve ben onların hayatlarını zehir ediyor muyum, nasıl bir karar verdim düşüncesi ve endişesiyle her gün olmasa da 5 ay boyunca tahin ekmek yerdim sabahları. Akşama kadar tok tutsun da yemek yemeyeyim diye. Böyle idare ettim kendimi. Yani bir istek, bir arzu vardı.”

“Köye göç için insanların ne kadar geliri olmalı diye düşündüğümüzde artık 4 kişilik bir ailenin 15 bin liradan aşağı köyde bile olsa geçinemeyeceği kanaatindeyim” diyen Murat Cesurdura, Eğer kendi yeri varsa tabii ki bu oran biraz düşebilir ama şöyle düşünün köyde çok tatlı olan bir şey var. Kimin bahçesinde ne varsa bir sabah kapınızın önündeki ağaca sabahın altısında, yedisinde asılmış bir marul, bir domates, portakal bulabilirsiniz. Birbirimizin bahçesinde olan bir şeyleri paylaşıyoruz. Mesela biz şöyle düşünüyoruz. Evde yemek yoksa da sorun değil. Bahçeye çıkıyoruz zaten her taraf semizotu. Üzerine bir yoğurtla yemeğiniz çıktı. Bu mantıktayız” dedi.

‘İnsanların köye göç edince hemen bir bahçeleri olacağını, orada ekip biçmeye başlayacaklarını düşünüyorlar ve bu işleri kolay sanıyorlar’ diyerek deneyimlerini dile getiren Murat Cesurdura, “Bu tamamen yanlış. İnsanlar bulundukları yerlerden göçmek istiyorsa, ilk önce kendini tanımalı. Ne yapmak istediklerini belirlemeli. Eğer trafikten, şehirden, karmaşadan, akrabalarından veya yakın çevresinden sıkılıp sadece bu sebeplerle göçüyorsa yeni gittiği yerde de bu sefer diyor ki 'orada iş yok.' İş olmadığı belli zaten. Bu taşındıktan sonra değil, taşınmadan önce analiz yapılacak konular arasında” uyarısında bulundu.