Kastamonu Özgürlük Demektir

Abone Ol

Kastamonu adı nereden gelir? Efsaneye göre Selçuklu ordusu kenti kuşatır. Kale zorlu, kaledekiler dirençlidir. Türkler, bir türlü kaleyi alamazlar. Sonunda kale komutanının kızı bizim komutana ya da askerlerden birine aşık olur. Ve kalenin anahtarını gizlice Türklere verir. Kale, Türklerin eline geçer. Bizanslı komutan, “Kastın neydi Moni?” diye kızına sitem edip, kendisini kale surlarından aşağı bırakır. Böylelikle kentin adı “Kastamonu” olur. Ama bu bir efsanedir. Doğrusu ise, kentin adının çıkış noktası Ön Türk tarihine kadar gider. Turanî bir boy olan savaşçı Kaşkalar Orta Karadeniz Bölgesini yurt tutmuşlardır. Kaşkalara Gaşka da denmektedir. Gas ve -kent (şehir) anlamına gelen- tummana sözcükleri birleşip, “Kaşkaların kenti” anlamına gelen Gastumanna halini almıştır. Tummana/tumanna sözcüğü de aslına bakarsanız (hadd-i zatında) Türkçedeki “tümen” sözcüğünden başka bir şey değildir. Grek kaynakları, Anadolu’da paralı askerlik yapan Türk garnizonları için Bizans’ın son dönemlerine kadar -10 bin asker demek olan- bu terimi kullanmıştır hatta. Orta Karadeniz dağlarını yurt tutmuş olan Kaşkalar ile -sözde İran denen ülkenin güneyinde yaşayan Kaşkaî Türkleri arasında bir bağ olup olmadığının yanıtını tarihçilere bırakalım. Ve Kayılar ile de…

Kastamonu, doğal ve tarihî güzellikleri içinde barındıran şirin mi şirin bir Anadolu kenti; camisi, kalesi, saat kulesi, tarihî binaları ile Ilgaz’ı, kapızları (kanyon), şelaleleri ile gezilip görülecek bir yöre.. İnsanlarında Yesevî yolunu andıran, çağrıştıran bir hava var. Ağırbaşlı (vakur), alçakgönüllü (mütevazi), güleryüzlü… kısacası insanı insan yapan erdemleri (fazilet) bünyesinde toplamış kişiler… Kent esnafı, -sanırsınız- Âhi terbiyesinden/tornasından geçmiş.

Çanakkale savaşlarının, Kastamonu tarihinde ayrı bir yeri vardır. Hele bir olay vardır ki gurur ile hüzün iç içe geçmiştir. Abdurrahman Paşa Lisesinin öğretmenleri sınıfa girdiklerinde kara tahtada şöyle bir yazıyla karşılaşırlar: “Hocam ne olur bizi yok yazmayın. Biz vatan için Çanakkale’ye gidiyoruz. Hakkınızı helal edin.” Abdurrahman Paşa Lisesi 1916, 1917 yıllarında -cepheye giden son sınıf öğrencileri nedeniyle- hiç mezun ver(e)memiştir.

Kastamonu, Kurtuluş Savaşı’nın da simge (sembol) illerinden biridir. Hatta bir Samsun, bir Erzurum, bir Sivas kadar önemli yer tutar. Teşkilat-ı Mahsusa üyesi Mehmet Âkif Ersoy, Kuva-yı Millîye’nin kilit noktalarından olan Nasrullah Kadı Camisi’nde vaazlar vermiştir. İnebolu iskelesinden aldığı cephaneyi Batı Cephesi’ne yetiştirmek için çırpınan Şerife Bacı, kağnısı ile caminin az ötesinden geçip gitmiştir sonsuzluğa doğru. Zafere giden bu yola şimdilerde “İstiklâl Yolu” denmektedir. Gâzi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğine vurgu yapan, Şehit Şerife Bacı’yı öküzleri ve kağnısı ile gösteren anıt görülmeye değer. Hiç işgal acısı tatmamış olmasına rağmen en çok şehit veren illerimizin başında geldiğini de anmadan geçmeyelim.

Kastamonu 1-6 Haziran 2022 tarihleri arasında “Uluslararası Türk Dünyası Günleri” adıyla bir kurultaya/şölene ev sahipliği yaptı. Kastamonu Belediyesi üzerinden yapılan ve devlet kurumlarının da destek verdiği kültürel etkinliğe 27 ülkeden akademisyenler, delegeler, sanatçılar, siyasetçiler, yazarlar konuk olarak katıldı. Avşar delegesi olarak katıldığımız kurultayın Türk topluluklarının tanışıp-kaynaşmasına katkı yaptığını görmek güzeldi. Kastamonu Belediye Başkanı Op. Dr. R. Galip Vidinlioğlu ile Türkiye-Macaristan Dostluk Derneği Başkanı ve Macaristan Hun-Türk Kurultayı Türkiye Temsilcisi de olan kurultayın tertip komitesi başkanı Ahmet Açıkgöz’e -bizlere bu güzelliği yaşattıkları için- teşekkür ederiz.

Aziz Dolu Atabey
https://azizdolu.wordpress.com/