İNSAN TÜKETEN ZENGİNİN HİKAYESİ 
Yaşadığımız mühite göre oldukça zengindik. 
Zamana göre zenginlerde olması gereken ne varsa hepsi bizde oluyordu. 
At arabası revaçta ise ilk bizde oluyordu, traktör revaçta ise o da ilk bizde oluyordu. Taksi, kamyon derken her türlü aracımız vardı. 
Bunun yanısıra radyo ilk bizdeydi. Televizyon, telefon, video ilk bizde olurdu.
Buzdolabı, merdaneli çamaşır makinesi, otomatik çamaşır makinesi falan hasılı tüm bunlara herkesten önce sahip oluyorduk. 
Bizim ayarımızda birkaç kişiyle sürekli, bizden durumu kötü olan akrabalarla mecburiyetten arada yani bayramda seyranda, düğün dernekte görüşüyorduk. 
Durumu iyiye gidenleri gözünden tanır hemen onlarla da iletişime geçerdik yavaştan... 
Önceleri yüz vermediğimiz halde mutlu olurlardı biz onlara yüz verdik diye. 
Camiye giderdik, cami önü sohbetlerine katılmaz hemen eve dönerdik. Ola ki birileri bizim eve çay içmeye gelir endişesiyle. 
Durumu bizden kötü olanlar kolay kolay bizimle iletişim kurmaya, evimize gelmeye, bizden herhangi bir hacet istemeye cesaret edemezdi. 
Evimizin perdeleri gece gündüz çekili idi. 
Düğün falan yaparken özellikle şatafatlı olsun isterdik. 
Sonra ne oldu biliyor musunuz? 
Etrafımızdaki bizim ayarımızdaki insanlarla başbaşa kaldık. 
Selam vermeye değer bulamadığımız insanlar selam vermez oldu bize. 
Cenazemiz oldu, birkaç akraba dışında kimse gelmedi. 
Önceden perde çektiğimiz balkondan, perdeyi kaldırdık, yoldan geçenler bakmadı bile. 
Çay içiyoruz, gelin çay içelim diyeceğimiz kimse kalmadı. 
Kurban bayramında et dağıtmak için çıktık yola, kimse tenezzül etmedi bizim ete. 
Ev ahalisi dışında kimseyle irtibatımız kalmadı. 
Parası olanın etrafı kalabalık olur cümlesi yerle yeksan oldu. 
Paramız vardı ama kimsemiz yoktu. 
İnsan biriktirmeyi unutup hatta insan tüketmeye öncelik verip kendi kendimize en büyük kötülüğü yapan para biriktirmeye yönelince milyarlarca insanın olduğu dünyada tek başımıza kaldık iyi mi? 
Ebû Zer'in yalnızlığı nerede bizimkisi nerede?
Elle gelen düğünün bayram olduğunu, tek başımıza bayram kahvaltısı yaparken idrak ettik... 
Mustafa Süs