Bazı kuruluşlar vardır; zamanında gündeme gelen bir eksikliği, bir ihtiyacı gidermek için kurulmuşlardır.  Bu kuruluşlar kurulduğu dönem içerisinde herkesin müştereken memnun olduğu güzel faaliyetler/işler de yapmıştır. Lakin, süregelen zaman içerisinde böyle bir kuruma hakikaten ihtiyaç olup olmadığı, bu minvalde söz konusu kuruluş hakkında kuruluşun katılımcıları tarafında farklı serzeniş ve yakınmalar gündeme gelmeye başladıysa, kurum hakkında duygusal tepkilerden ziyade sağ duyulu, akılcı ve haklı değerlendirmekler yapılması gerekir. Böyle yapılmadığı sürece bu tartışmalar can sıkıcı olmaya devam eder. Bu çerçevede icra ettiği misyonu üzerinde bir takım tartışmalara konu olan ve neredeyse 80 yıllık geçmişi olan İLKSAN’ ı tanıtmak istedim. Bu tanıtımdaki bilgiler İLKSAN’ ın web sayfasından alınmıştır.

            İLKSAN’IN Kuruluş Amacı:

            Cumhuriyetin ilk yıllarında, İlköğretim hizmeti, Özel İdareler(Hususi İdareler)  tarafından üstlenilmiş ve İlkokul öğretmenlerinin maaş, ücret ve diğer özlük hakları, genel bütçe dışında özel idareler eliyle yürütülmüştür. Dönemin ağır ekonomik koşulları, dünya geneline hakim olan ekonomik kriz ve genç Cumhuriyetin kısıtlı kaynakları nedeni ile Özel İdarelerin bütçelerinde bu giderleri karşılayacak yeterli kaynakların oluşamaması üzerine; öğretmenlerin terfi farkları, makam ücretleri, mesken ve teçhizat bedelleri ödenememiş dolayısı ile Özel İdarelerin üzerinde bir buçuk milyon lira borç yükü oluşmuş, diğer taraftan buna ilave olarak, 1702 sayılı Kanun gereğince terfilerine karar verilen öğretmenlerin intibak ve kıdem tazminatı zamlarından dolayı da iki milyon liralık bir borç yükü daha Özel İdareleri yükümlülük altına sokmuş ve/fakat öğretmenlere olan bu borçlar uzun bir dönem ödenememiştir. Bunun yanında aynı dönemlerde, gerek kamuda gerekse özel sektörde çalışanlar açısından standart bir sosyal güvenlik sistemi de bulunmamaktaydı ve bu nedenle kamu kurum ve kuruluşları ile bankaların özel olarak kendi çalışanlarına kurdukları veya bazı statü meslekler için ayrı ayrı kanunlarla kurulan (Demiryolcular, Postacılar, Askerler, Polisler, Maden Çalışanları vb.) emeklilik ve yardım sandıkları (Tekaüt Sandıkları, Muavenet Sandıkları) maluliyet, işgücü kaybı, ölüm ve benzeri durumlara münhasır olmak üzere sosyal güvenlik hizmeti vermekteydi. Özel İdarelerin öğretmenlere olan maaş ve ücret borçlarının tasfiyesi ve yine ilkokul öğretmenlerinin Sosyal Güvenlik ihtiyaçlarının temini maksadı ile 13/01/1943 tarihinde 4357 sayılı Hususi İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimai Yardım Sandığı İle Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun yürürlüğe konulmuş ve bu yasayla tüm eğitim çalışanları mali haklar yönünden genel bütçe içerisine alınmış, yine aynı yasanın 11. Maddesi ile İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı(İLKSAN) 12. Maddesi ile de İlkokul Öğretmenleri Yapı Sandığı kurulmuştur. 4357 sayılı Kanunun 12. maddesiyle, İlkokul Öğretmenlerine mesken temin etmek amacıyla kurulan “İlkokul Öğretmenleri Yapı Sandığı” 22/05/1958 tarih ve 7118 sayılı Kanunla kurulan Türkiye Öğretmenler Bankası(TÖBANK)’na devredilmiş, İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığının kurulmasına ilişkin 11. madde ise üyelik yapısı güncellenerek aynen yürürlükte kalmıştır. 4357 sayılı Kanunun gerekçesinde, Sandığın kuruluş amacı, “…Öğretmenlerden hastalananlara, evlenenlere, çocuk doğuranlara, çocuklarını okutacaklara, ölenlerin ailelerine yardım etmek ve geçinme yükünü hafifletmek, sağlığa ve içtimai yardıma taalluk eden meselelerde öğretmenleri birbirlerine yardım edici duruma getirmek gayesini güden bu Sandığın teşkili faydalı ve zaruri görülmüştür…” şeklinde belirlenmiştir. Bu amaçla kurulan İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı’nın Ana Statüsü, kuruluşundan itibaren Türkiye’nin tüm illerinde bulunan üyeleri temsil eden ve seçimle gelen delegelerin iştiraki ile yapılan Genel Kurul’da hazırlanarak Bakanlığın onayı ile yürürlüğe girerken, 09.04.1985 tarih ve 3179 sayılı Kanunun 1. maddesi ile Ana Statü hazırlama yetkisi Milli Eğitim Bakanlığına verilmiştir. Halen Hangi Alanlarda Hizmet Etmekte:

     1-Üye iken evlenenler isterlerse, evlenme yardımından feragat etmeleri şartıyla; İkraz Yönetmeliği hükümlerine göre Evlenme İkrazı kullanabilirler.(Madde-5/3)

     2-Sandık üyesi iken evlenenlere bir defaya mahsus olmak üzere evlenme yardımı yapılır. 2020 yılı için evlenme yardımı tutarı 660 TL dir.

     3-4357 sayılı Kanunun 7117 sayılı kanunla değişik 11. maddesinde sayılan unvan ve yerlere atananlar Kanun gereği doğal üyedir.

    4-Kimler Üyedir: 4357 sayılı Kanunun 11 inci maddesinde sayılan, Sınıf öğretmenleri, Yardımcı ve Stajyer Sınıf öğretmenleri, Engelli çocuklara İlk Tahsilini Veren Müesseselerin özel Eğitim öğretmenleri, Milli Eğitim Müdürleri, Milli Eğitim Müdür Yardımcıları, Milli Eğitim Şube Müdürleri, Milli Eğitim Müdürlüklerinde çalışan ( her unvandaki) Memur, tekniker, teknisyen, mühendis, mimar ve sivil savunma uzmanları (Genel İdare Hizmetleri sınıfında görevli olan), Maarif Müfettişler ve Müfettiş yardımcıları, Rehber öğretmenler (Kadrosu Milli Eğitim Müdürlüklerinde Bulunanlar), Bilim Sanat Merkezlerinde Görevli Sınıf öğretmenleri, İlköğretim Okulları Dışındaki Eğitim Kurumlarına Atanan ve Görev Unvanı Sınıf öğretmeni Olanlar, Atamaya esas branşı sınıf öğretmeni olup, Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu, öğretmenevi (A.S.O.) ve buna bağlı olarak Bilim Sanat Merkezinde görevli Müdür, Müdür Başyardımcısı ve Müdür yardımcısı, Sandık İşlerinde çalışan Memurlar ile 4/B statüsünde üyelik kapsamındaki görevlere atananlar da İLKSAN’a üyedir.

     2012 yılında İLKSAN üyeliği bir mahkeme kararı ile ihtiyari hale gelmişti. Ancak acılan dava neticesinde, Anayasa mahkemesi 29/11/2017 tarih ve 2017/160 nolu kararıyla hükmü iptal ederek üyelik durumunu ihtiyari halden zorunlu hale getirmiştir. Yani bu haliyle İLKSAN üyeliği yasal olarak zorunluluğunu devem ettirmektedir.

     4357 Sayılı kanun gereğince Sandığın idare ve işleyişini düzenleyen temel metin olan Ana Statüyü ve bu Ana Statüye dayanılarak hazırlanan Yönetmelikleri yürüten asli mercii Milli Eğitim Bakanıdır.

     Başlangıçtan itibaren birçok tartışmaya muhatap olan İLKSAN, bazı dönemlerde yeniden hatırlanır ve benzer şekilde tartışmanın odağına oturur. Tartışmalar, kurumsal bir yapının gerekliliği, misyonu, etkinliği üzerinden değil de, kurumun başında bulunanların(yönetim organlarının) almış oldukları (ücretler) rakamlar üzerinden yapılınca sahici ve sonuç alıcı bir tartışmanın önü kesilmektedir. Oysa kurumun başında bulunan yönetim organlarının aldıkları ücret, onlara yasal olarak verilmiş bir haktır/bedeldir. Yani kim gelirse gelsin o ücreti alacaktır. Yönetim organlarına kimlerin, nasıl geldiği ve aldıkları ücretler ayrı bir tartışma konusu. Bu konu ayrı bir konu başlığı olarak değerlendirilebilir. Burada asıl tartışılması gereken ya da, kurumsal anlamda sıkıntı doğuran hususların ne olduğu üzerinde durulması gerekir. Yasadan kaynaklı kişilere tanınan hakların tartışılması hem kurumların iyiliğine katkı sağlamaz, hem de ahlaki değildir. O halde neyin tartışılması gerekir?

     1-Öncelikle kamuoyunda/üyelerde/personelde gündeme gelen konu, benzer bir yapı olan  TSK mensuplarının yardımlaşma ve emeklilik fonu(OYAK) ile yapılan mukayesedir. Bu mukayesede şu soru sorulmaktadır? TSK mensupları emekli olduklarında OYAK kesintileri sonucu hatırı sayılır düzeyde para almaktadırlar. Ödenen prim endeksine göre çok iyi değerlenen ücretler, neden İLKSAN’ da olmamaktadır. Yani kesilen primler neden daha iyi gelir getirici alanlara yönlendirilmemektedir? Bu konuyla ilgili açıklamalarda kesinti oranı ve miktarının aynı olmadığı söylense de, şöyle bir mukayese esas alınabilir. Bir öğretmenden ortalama 80 TL kesinti yapıldığı düşünülürse; aylık yapılan bu kesinti 25 yıl boyunca bireysel bir sigorta şirketine ödense emeklilik durumunda ne kadar ikramiye alır?

     2-Diğer bir konu İLKSAN kuruluş felsefe ve amaçları (Cumhuriyetin ilk dönemlerinde İlkokul öğretmenlerinin maaş, ücret ve diğer özlük hakları, genel bütçe dışında özel idareler eliyle yürütülmüştür. Bunun yanında aynı dönemlerde, gerek kamuda gerekse özel sektörde çalışanlar açısından standart bir sosyal güvenlik sistemi de bulunmamaktaydı vs.) artık günümüzde işlevselliğini kaybetmiştir. Amacın işlevsiz kalması; ya kuruma yeni bir amaç tahsisini; ya da kurumun lağvedilmesini gerekli kılar. Burada kritik soru şu; velev ki İLKSAN’ ı lağvedip tüm kaynaklarının üyelere paylaştırılması durumunda üyeleri felaha erdirecek meblağda bir rakam ortaya çıkacak mı? Yani lağvedilip kaynakların eşit/adil dağıtımı üyelere daha çok mu kazanç getirecek? Yoksa hesapta olmayan başka problemler mi gündeme gelecek?  Tüm bu değişkenlerin çok iyi hesap edilmesi gerekir.

     3-Bu konuyla ilgili sürekli tartışma ve polemikler sürüp gideceğe benziyor. En doğrusu işi teknik düzeyde değerlendirmesi için, isabetli karar verebileceğinden kimsenin kuşku duymadığı, herkesin güven temin ettiği bir komisyon marifetiyle yapıyı şeffaf olarak değerlendirip alternatif çözüm önerileri üzerinde durmak olacaktır. Bu meseleyi, dar bir düşünce refleksiyle ve içinde bulunulan örgütlenmelerin(dernek/sendika vs.) bakış açısıyla ve kişisel bir takım beklentiler üzerinden değil;  tüm üyeleri kuşatan kolektif bir kazanç alanı olarak görmek, kişisel değil sistemsel değerlendirebilmek ve ona göre kararlar almak hem ahlaki, hem hukuki ve hem de vicdani bir görevdir.

Zafer Özer- Eğitimci