Bakan Soylu, NTV'de gündeme dair soruları cevaplıyor. İşte Bakan Soylu'nun açıklamalarından satır başları:

Coğrafyamızla ilgili ilkokuldan itibaren doğu ile batı arasında köprü olduğumuzu, İran gibi büyük medeniyetle komşu olduğumuzu ifade ederler. Geldiğim noktada görüyorum. Bütün bunlardan ayrı olarak büyük bir medeniyetin devamıyız. Anadolu'dan gelen kültürleri hamurlayarak, tarihler boyunca yaşananların içinde bir coğrafyada yaşıyoruz. En temel belirleyici unsur medeniyetimiz. Bu coğrafyada medeniyetlerin zenginliğini bir fay hattıyla endişe haline döndürebilir miyim? Türkiye üzerinde bu uğraşıldı. Saldırıyla yapılan buydu. Sünni -Alevi arasındaki buydu. Laik, anti laik diye çerçevelendirilmeye çalışılan bir süreçle arzu edilen buydu. ABD, PYD'ye niye yardım eder. Bunu ifade etmek istiyorum. Sünni-Alevi arasında böyle bir tablo ortaya koymaya çalışıyorlar. Zayıfsanız bunu yersiniz.

Size oyun kurabilirler ama ses çıkaramazsınız. 21.yüzyıldan itibaren Türkiye geçmişte yaşadıklarını tecrübe etmiştir. Biz 21. yüzyıl başında fay hatları tetiklenen bir Türkiye'ye geldik. Tayyip Erdoğan da nasıl çetrefilleştirilmek istendiğini bildiği için birinci mesele olarak bunu tuttu. 1.Türkiye Türk-Kürt meselesi üzerinden zayıflatmaya çalışılmasına karşı bir duruş ortaya koydu. Doğu ve Güneydoğuyu Batı ile denklemeye çalışıyor. 2.Alevi-sünni meselesi. 3.Laik anti laik meselesi. Türkiye bunu da çözdü. İnanç ve kimlik üzerinden yönetilen bir darbeyi iyi yönetti. 28 Şubat neye göre yapıldı. Fişlemeler, kimlik ve değerleriyle ayrıştırılması. Ve millet kimi getirdi iktidara. Türkiye'de şuan böyle bir tartışma yok. Bu ülkede herkes ben Kürdüm diyebiliyor. 1940'lı yıllarda zorluk çekiliyordu, 1960 darbesi sonrası da. Bizim Kürt olan valimiz var, emniyet müdürümüz var. Alevi kaymakamımız var. Bizim anlayışımız ve bu çağın anlayışında böyle bir tasnif ayıptır. Babası dede olan emniyet müdürümüz, Caferi valimiz var. Biz pozitif ayrımcılıkta yapıyoruz. 400 kaymakam sınava giriyor. Alevi olarak tanıdığımız biri varsa almak istiyoruz.

5 BİN 600 CEMEVİNİN TALEBİNİ KARŞILADIK

2018'de seçim beyannamesine koydu. Elazığ'daki depremde başladı 2020'de. Sağlık Bakanımızla Cemevine de gidelim dedik. Bizi öyle bir karşıladılar ki. Biz de sevgi ve samimiyete karşılık destek ve yardım yaptık. Sonra bir araya geldik. 'Siyaset konuşmayacağız' dedim, 'Ne istiyorsanız yapacağız' dedim. Sonra Türkiye'ye yayalım dedik. Kültür Bakanımızla bir araya geldik. Şaşırdılar önce. 1590 cemevine arkadaşlarımız gittiler. Ölü gibi gidip ölü gibi geleceksiniz dedim. Bağ ve samimiyet kurdular, 8 bin 740 talep topladılar. 5 bin 600 talebi karşıladık. Yollar, cemevleri, donanımlar, morglar var bunların içerisinde. Taleplerin önemli bir bölümü el birliğiyle, hepsini devlet bütçesiyle yapmadık. Yıl sonuna kadar da hepsini tamamlayacağız.

SURİYELİ SIĞINMACILAR: BU İNSANLAR KENDİ MEMLEKETLERİNE DÖNECEKLER

Suriye'de komşumuzda yaşanan bir dram var. Milyonlarca insan yerinden edildi, ülkesini terk etmek zorunda kaldı. İnsanlar öldürüldü. Bu ortada duruyor. Bu insanların en büyük bölümü Türkiye'ye geldi. Bir bölümü Lübnan'a, Avrupa'ya geçti. Ülke olarak elimizden gelen katkıyı ortaya koyduk. Ukrayna savaşı başladı, Meclis konuşmasında, yakın zamanda Karadeniz'de savaş başlayabilir dediğimde muhalefet sıralarından atma dediler. Milyonlarca insan Avrupa'ya geçti. Bu insanlar ne zaman dönecek. Bu sorunun cevabını kimse bilmiyor, bilemez. Aynı şey Afganistan'da geçerli. Biz insaniliğimizden, komşuluğumuzdan, zulümden ayrı bir düşünce içinde olamayız. Bu insanlar kendi memleketlerine elbette dönecekler. Fakat şu anda nereye dönebilirler. PYD'nin etkili olduğu, rejimin bombaladığı yere mi dönebilirler. Türkiye çözüm adımlarının hepsinin içerisinde. Kimin hangi seviyede yaklaşabileceğini görmeden değerlendirme yapmak kolay değildir. Sorumluluklarımız var. İnsanları oraya ölüme itemeyiz.