Davacı isteminin özeti:

Davacı vekili, müvekkili davacının 01/08/2008 tarihinden itibaren davalı şirkette şoför olarak aralıksız çalıştığını, lakin 11/02/2014 tarihinde ihbar önelsiz ve haksız olarak iş akdinin feshedilmiş olduğunu, davacının en son asgari geçim indirimi hariç net 1.520 TL ücretle çalıştığını, yemek ve servis sosyal haklarından faydalandığını, davacının haftanın 6 günü 08.00/18.00 saatleri arasında ve haftada 2-3 gün 21.00/22.00 saatlerine kadar çalıştığını, pazar günleri de 08.00-18.00 saatleri arasında ve yine ulusal bayram genel tatil günlerinde de çalıştırıldığını, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarını istemiştir.

Davalı cevabının özeti:

Davalı vekili, davacının 01/11/2009 tarihinde davalı şirket bünyesinde çalışmaya başladığını, bunun öncesinde ise 19/09/2008-31/10/2009 tarihleri arasında ... Ltd. Şti.'nde çalışmış ve bu çalışma dönemine ilişkin tazminatlarının da ödenmiş olduğunu, davacının davalı şirkette 01/11/2009 - 12/02/2014 tarihleri arasında şoför olarak çalıştığını, iş yerinde vardiya ve fazla mesai çalışmasının olmadığını, nadiren yapılan fazla mesai çalışmasının ise ücret bordolarında tahakkuk ettirilerek ödendiğini, davacının fazla mesai alacağının olmadığını, tatil ve ubgt günlerinde çalışma olmadığını, davacının 10/02/2014 tarihinde iş yeri idari amirinden ertesi gün sabahleyin çocuğunu doktora götüreceğini söyleyerek yarım saat izin istediğini, işyerinde çalışan S.B isimli bir bayanın da bankadaki işleri nedeniyle aynı gün öğlene kadar izin istediğini, her iki şahsın izin sürelerinin farklı olmasına rağmen işyerine iki dakika ara ile girdiklerini, şahıslar arasında şüphe uyandıran bu durum nedeniyle iş yerinde yapılan araştırmada evli olmalarına rağmen iş yeri servisinde birbirlerine karşı farklı ve aşırı ilgili davrandıklarının, aynı adreste oturmamalarına rağmen akşamları aynı durakta servisten indiklerinin, davacının çalıştığı kamyonu S.B.'nin çalıştığı mutfağın karşısına çekerek karşılıklı görüştüklerinin, yemekhanede dahi şahısların işaretleştiklerinin, işyerinde bayanların girmesinin yasak olduğu soyunma odasına birlikte girdiklerinin, davacının diğer çalışanlar tarafından defalarca uyarılmasına rağmen sonucun değişmediğinin tespit edildiğini, davacının bu eylemlerinden ise işverenin 11/02/2014 günü haberdar olduğunu, bunun üzerine S.B.'nin olayı kabullendiğini, akabinde davacının savunmasının istendiğini, davacının çocuğunu doktora götürmediğini kabul etmekle birlikte savunma vermediğini ve işyerinden ayrıldığını, bu sebeple davacının iş akdinin 4857 sayılı Yasa'nın 25/II-(e) ve (c) maddeleri gereğince 12/02/2014 tarihinde bildirimsiz ve tazminatsız olarak sona erdirildiğini, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme kararının özeti:

Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının 19/09/2008-31/10/2009 tarihleri arası 1111542 sicil numaralı ... Ltd. Şti.nde, 01/11/2009-01/05/2013 tarihleri arası 1040175 sicil numaralı Soyiç İnşaat Ltd. Şti.nde, 02/05/2013-31/07/2013 tarihleri arası 1079634 sicil numaralı ... İnşaat Ltd.Ştinde, 01/08/2013-12/02/2014 tarihleri arası 1040175 sicil numaralı Soyiç İnşaat Ltd. Şti.nden sigortalı çalışmalarının kuruma bildirildiği, davacının ... İnşaat şirketinde kayıtlı çalışma süresinin kendilerinde geçtiği davalı tarafın da kabulünde olmakla bu yönde başkaca araştırma cihetine gidilmemiştir.

Davalı tarafça 31/10/2009 her ne kadar davacının 19/09/2008-31/10/2009 tarihlerinde dava dışı ... Ltd.Şti.nde çalıştığını beyan edilmiş ise de gerek davalı tanığı N.D.nin beyanları, gerekse BTSO cevaplarından her iki şirket ortaklarının benzer olması ve de dava dışı ... Ltd.Şti. tarafından sigorta bildirimi yapılan dönemlere ait ücret bordrolarının davalı şirketçe dosyamıza sunulmuş olması ve davacının iddia edilen çalışmalarının aralıksız olarak devir etmiş olması hususları hep birlikte değerlendirildiğinde davalı Soyiç Ltd. Şti. ile dava dışı ... Ltd. Şti. arasında da organik bağ bulunduğu sonucuna varılmış olmakla tüm bu sebeplerle davacının 19/09/2008-12/02/2014 tarihleri arasında davalı şirkette çalıştığı, davacının aldığı ücreti taraflar arasında ihtilaf konusu olmayıp, davacının bordrolarda gösterilen ücretle çalıştığı, yemek ve servis sosyal haklarından da yararlandığı, iş akdinin tazminat gerektirmeksizin haklı olarak feshedildiğini ispat külfeti işveren üzerinde olduğu, davalı şirketçe tanzim edilen fesih bildiriminde fesih sebebi olarak İş Kanunu'nun 25/II-c-e maddelerini gösterilmiş olup davalı işveren bildirdiği bu fesih sebepleri ile bağlı olduğu, İş Kanunu'nun 25/II-c maddesi "işçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması", e maddesi ise "işçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması" şeklinde düzenlendiği, davacı hakkında çalıştığı süre boyunca verilen işi yapmaktan imtina ettiği, işini savsakladığı, aksattığı vs benzer konularda tutulmuş herhangi bir tutanak dosyamıza sunulmadığı, davacının gönül ilişkisi içinde olduğu açıklanan taşeron şirket işçisi bayan tarafından da davacının kendisine cinsel taciz, sarkıntılık, sırnaşık hareketler vs şeklinde davranışlarda bulunduğu yönünde de işverene yapılmış herhangi bir şikayet bulunmadığı, bu veçhile davalı işveren fesih bildiriminde gösterilen anılan madde e bendindeki şartların davacı aleyhine gerçekleştiğinin kabulü mümkün olmadığı, feshe konu edilen anılan madde c fıkrasındaki hususlar içerisinde değerlendirilebilecek mahiyet ve ağırlıkta da davacıya ait menfi hal ve davranışlara ilişkin de yargılamamız aşamasında delil elde edilemediği, tüm bu sebeplerle davacıya isnat edilen taşeron işçisi bayanla arasındaki gönül ilişkisi ve bu çerçevede aldıkları izin sebebi doğrultusunda herhangi bir işlem yapmaksızın (davacı izin alırken bildirmiş olduğu çocuğunu hastaneye götürmemiş) takip eden iş günü her ikisinin işe geç gelmiş olmaları olsa olsa davalı işveren ile davacı işçi arasındaki güven ilişkisinin zedelenmiş olduğu olgusu içinde değerlendirilebilecek mahiyet ve ağırlıkta bir davranış olup ölçülülük ilkesi nazarı ile değerlendirildiğinde haklı işveren feshi olarak kabul edilmesinin mümkün olmayacağı, tüm bu açıklamalara göre davalı işveren feshinin geçerli fesih kabulü ile ve bu halde de davacıya kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesi gerekeceği bu cihetle davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin de yerinde olduğu, davacının tahakkuk bulunan aylar dışında da fazla mesai yaptığını, sair hafta tatilleri ile ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığını tanık beyanları ile ispat etmesine rağmen davalı işveren bunların karşılığı ücretlerin ödendiği hususlarını belirtilen surette yazılı belgelerle ispat edemediği, davalı vekilinin davacı ıslahına karşı zamanaşımı itirazları da nazara alınarak ek hesap raporu ile belirlenen miktarların yerinde olduğu değerlendirildiği, lakin hastalık izin, rapor ,düğün dernek ve sair sebeplerle çalışılamayan günlerin olması da nazara alınarak hüküm fıkrasında belirtilen oranlarda hakkaniyet indirimine gidilmek sureti ile fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücretine karar verildiği, fazlası tutarların reddedildiği, halen davalı işyerinde çalışan bu surette işverenleri aleyhine beyanda bulunmaları kendilerinden beklenemeyeceğinden davalı tanıklarının işbu alacak kalemlerine dair davacı aleyhine beyanlarına değer verilmediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Gerekçe:

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafından iş aktinin haklı nedenle feshedilip feshedilmediği, kıdem ve ihbar tazminatına davacının hak kazanıp kazanmadığı bakımından;

Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile tanık beyanlarından, evli olan davacının davalı işyerinde çalışan bir kadın işçi ile gönül ilişkisine girdiği, işyerindeki bazı hareketleri, tutum ve davranışları neticesinde durumun çalışma arkadaşları tarafından farkedildiği, bu durumun çalışma arkadaşları nezdinde olumsuzluk yaratmasının yanı sıra ahlak ve adaba da mugayir olduğu, davalının bu durumda davacıyı çalıştırmasının beklenemeyeceği, davalının iş aktini fesihte haklı nedene dayandığı anlaşıldığından yazılı gerekçe ile kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmesi hatalıdır. Kıdem ve ihbar tazminatı talepleri reddedilmelidir.

Sonuç:

Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27/06/2019 günü oybirliğiyle karar verildi.