Bir kadın düşünebiliyor musunuz?

Bir sabah bakkaldan alışveriş yaparken yanınıza bir kişi yanaşıyor. Ve kendisini devlet görevlisi gibi tanıtıp şöyle diyor: “Size önemli bir teklifimiz var...”

Kadın şaşkın...

“Nedir o, siz kimsiniz?”

Adam biraz kenara çekilerek önce kadının adını söylüyor. Sonra kocasının adını ve ardından İran’daki ailesinin isimlerini sayıyor...

Kadın şok...

Ağlamaklı bir ses tonuyla soruyor:

“Kimsiniz? Bunları nereden biliyorsunuz...”

Ve adam çok kesin bir dille konuşuyor:

“Bak M... Ben bir aracıyım. Bilesin ki eğer kocanı teslim edersen, sana 10 bin dolar verecekler. Ama etmezsen İran’daki ailene zarar verecekler...”

Kadın oracıkta donup kalıyor...

Adam giderken de ekliyor:

“Seni takip ediyorlar... Cevabını bir an önce bekliyorlar...”

İşte yazının başında sorduğum soru buydu...

Şimdi kendinizi bu kadının yerine koyun...

Kendi vatanınızın dışında bu korkulu ve çaresiz hali düşünebiliyor musunuz?

“Bir yanda ailesi, bir yanda kocası...”

Eşi akşam eve geliyor. Yüzüne bakamıyor. İçinde fırtınalar... Ne yapsın...

Bu kadar aşağılık ve vahşice bir “ahlaksız teklif” olabilir mi?

İranlı ajanlar yapıyor bu teklifi.

Kadının eşi eski asker. Belli ki bazı bilgilere sahip. O nedenle ısrarla istiyorlar...

İranlı ajanlar kadını aylarca izlemiş. Van’da parayla 6 Türk vatandaşı da tutmuşlar. Kadına yanaşması için organize etmişler...

Tabii bu arada MİT devreye giriyor.

İran’dan iki ajanın geldiği tespit ediliyor.

Ve ajanlar İranlı eski askeri izlerken, MİT de onları izliyor...

Filmlerdeki gibi... Aylarca sürüyor bu takip... Nasıl bir sabır ve gizlilik gerekiyor, bu da ayrı konu...

Bu arada MİT elemanları kadını rahatlatıyorlar. Kadın kocasını teslim edecek gibi yapıyor.

Ve tam 8 ay süren ikili takipten sonra...

Önceki gün, MİT ve polis neredeyse bütün mahalleyi bir gölge gibi kuşatıyor.

İranlı ajanlar ve organize ettikleri Türk vatandaşları, İranlı eski askeri almaya geliyorlar. Kapıyı çalmalarına kadar izin veriliyor. Zaten evin içinde de MİT bekliyor... Ve operasyon... Kıskıvrak yakalanıyorlar...

Geçmişte İran buna benzer olayları çok denemiştir. Hatta otomobillerin bagajlarında insan kaçırdığı olmuştur.

Ama şimdi MİT bu operasyonla, dünyaya bir mesaj vermiş oluyor:

“Burası muz cumhuriyeti değil, Türk devletinden gizli iş yaparsan böyle olur...”

Tabii bu olayda beni en çok etkileyen...

Kadının içine düşürüldüğü o feci açmazdır... O sırada çektikleridir...

Nasıl acımasız bir dünya...

İyi ki kurtuldular. Umarım ailesine de bir şey olmamıştır...

SİVAS VALİSİ O TARLADAN GEÇİP GİDEBİLİRDİ AMA...

SABAH gün ağarırken kalktılar... Vali Bey gelecek...

Çay konuldu. Çadırlar temizlendi... Çekidüzen verildi.

Sivas’ın Kocakurt köyünde patates hasadı vardı.

Şanlıurfa’dan kalkıp gelmişlerdi mevsimlik işçiler...

Az sonra Vali Bey’in konvoyu göründü. Bütün devlet erkânı oradaydı...

Vali Bey araçtan inip patates tarlasına girdi. Kısa bir merhaba. Tam çadırda işçi ve çiftçilerle sohbete geçilecekti ki...

Vali Bey bir an durdu... Arkadaki bütün heyet de durdu...

Az ileride tarlanın kenarındaki çocukları işaret etti.

- Bu çocuklar ne yapıyor burada?

- Şanlıurfa’dan gelen işçilerin çocukları...

- Peki okul...

...Sessizlik...

Vali durumu anlamıştı. Anında talimatı verdi:

- Hemen buraya bir çadır okul kurulsun.

Milli Eğitim Müdürü arandı. Öğretmen tayin oldu.

Tarladaki çocuklara okul kuruldu...

İşte ben DHA’dan Arife Defne Arslan’ın geçtiği bu fotoğrafı görünce...

“Bravo Vali Salih Ayhan. İyi ki Sivas’tasınız” dedim.

“Oradan öylece geçip gidebilirdiniz, o çocukları görmezden gelebilirdiniz, ama gitmediniz” dedim.

Tabii şimdi birçok şey söylenebilir. O çocuklar oraya nasıl geldi falan...

Tamam. Belki şimdi bundan sonra Milli Eğitim Bakanlığı daha köklü bir tedbir alır.

Mevsimlik işçilerin çocukları için bir önlem...

Ama ilk ışığı Sivas Valisi’nin bu hareketi vermiş olur...

Fatih Çekirge

Hürriyet