Osmaniye'den Ankara'ya çalışmak için gelen Gökhan Toz, Gölbaşı ilçesindeki taş ocağında işbaşı yaptı. Gökhan Toz'un 1 Temmuz'da balyozla parçaladığı taştan fırlayan demir parçası boynuna isabet etti. Kanlar içinde kalan Toz, iş arkadaşları tarafından Gölbaşı Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı ve burada yapılan ilk müdahalesinin ardından Gazi Üniversitesi Hastanesi Kalp-Damar Hastanesi'ne sevk edildi. Yapılan tetkiklerde 1 santimlik demir parçasının Toz'un şah damarını kestiği belirlendi. Doktorların yaşama şansını az bulduğu Toz, ameliyata alındı. Gökhan Toz, 3 saat süren ameliyatla hayata tutundu.

'DOKTORLAR YÜZDE 1 YAŞAR DEMİŞ'

Gökhan Toz, boynuna parça girdiğini hissettiğini o an nefesinin kesildiğini belirterek, "Soluksuz kaldım. Ölüm korkusu o an kan fışkırdığını gördüğüm için tabii ki de aklıma geldi. Çünkü ucu karanlık bir yol. Hastanede ameliyata alınacağım söylendiğinde hocamıza 'Yapacak bir şey yok, ne gerekiyorsa yapalım. Ya öleceğiz ya çıkacağız' dediğimi hatırlıyorum. Yoğun bakımdan çıktıktan sonra babamla ilk konuşmamızda bana büyük bir şey atlattığımı söyledi. Doktorlar babama çok riskli bir ameliyata alındığımı ve 'Yüzde 1 ihtimal var, yaşarsa mucize olur, genel itibarıyla kurtulma ihtimali yok' demişler. Ama doktorumuz ameliyattan çıktıktan hemen sonra babam kapıda 'Hocam oğluma ne oldu' diye sorduğunda o da 'Mucize oldu, yüzde 1 ihtimal gerçekleşti' diye cevap vermiş" dedi.

'EN KRİTİK AN TÜP YERLEŞTİRMEYDİ'

Toz'un doktoru Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Hikmet Selçuk Gedik, ameliyatın 3 saat sürdüğüne dikkat çekerek, "Ameliyatın en kritik anlarından biri soluk borusuna tüp yerleştirme kısmında yaşandı. Çünkü boyundaki pıhtı, yoğun kan akışı, damardan fışkıran kan boyunda öyle bir sertlik ve sıkıştırma yapmıştı ki soluk borusunun girişi tamamen kapanmış gibiydi. Bronkoskopi eşliğinde çok zor tüp yerleştirdikten sonra ancak hastayı uyutabildik. Boyun bölgesi hem beynini besleyen şah damarı hem de çok önemli sinirlerin geçtiği bir bölgedir. Hele de böyle ciddi bir yaralanmada siz daha hastanın cildine bistüri değdirdiğinizde bile yoğun bir kanama ile karşılaşırsınız. 'Göz gözü görmüyor' dediğiniz bir ortamda bu yapılara zarar vermeden bir yandan kan pıhtılarının içinde çamur gibi bir oluşumla dokuların ne olduğunu anlamaya çalışacaksınız, bir yandan da çok yoğun kan akışını durdurup ve bu zamanda da beynin kan akışını kestiğiniz için dakikalar içinde damarı tamir edip işinizi bitireceksiniz. Yoksa 'kanamayı durdurduk; ama beyin öldü' dersiniz; işte bu işin en zor kısmı budur. Çok şükür Gökhan kardeşimizde böyle bir şey olmadı. Başarı tüm ekip arkadaşlarımızın ortak çalışmasının sonucudur" diye konuştu.