Denizli'de esnaf bir ailenin oğlu olarak 1954 yılında dünyaya gelen Ceyhan Saldanlı, ilk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Elektrik Mühendisi olarak mezun oldu. Üniversite dönemini PTT'den aldığı bursla tamamlayan Ceyhan Saldanlı, 1975 ile 1980 yılları arasında Kocaeli'de PTT'de teknik personel olarak 5 yıl çalıştı.

Kocaeli'nin Körfez ilçesi Hereke semtinde, dağda elektrik hattı çekerken, karda mahsur kalan ve donma tehlikesi geçiren Saldanlı, PTT'den ayrılıp, iş hayatına atıldı. İlk olarak Türkiye'nin dışardan ithal ettiği kabloyu yerli üretmek için fabrika kurdu. Ardından da enerji sektöründe şirketler kurmaya başladı. İş hayatında başarılı olan Saldanlı, enerji sektörünün özelleşmeye başlamasıyla Türkiye'nin ilk hidroelektrik santralini kurup, ülkenin enerji ihtiyacını karşılayanlardan biri oldu. Kurduğu AYDEM firmasıyla şimdi Ege bölgesinde, üretim, dağıtım ve perakende hizmetleriyle 10 milyon kişinin elektrik ihtiyacını karşılayan Saldanlı, 20 milyar TL ciro yapan Türkiye'nin 3'üncü büyük enerji devi şirketin sahibi olmayı başardı.

Enerji sektöründe Türkiye'nin ilklerini gerçekleştirdi

Evli 3 çocuk babası iş insanı Saldanlı, Türkiye'nin ilk özel sektör hidroelektrik santrali, ilk özel sektör elektrik dağıtım şirketi, ilk özel sektör elektrik perakende şirketi, ilk yerli güneş hücresi ve paneli üretimi ve elektrik üretim, dağıtım ve perakendeyi bünyesinde bulunduran ilk entegre firma olması gibi pek çok konuda öncülük etti. 40 yıl önce 1 firma, 15 çalışan ile sektöre atılan Saldanlı, bugün 25 hidroelektrik santrali, 3 rüzgar santrali, 1 jeotermal satral, 1 çöp atıklarından biyogaz üretim tesisi ile 1020 mw gücünde elektrik üreten ve 12 bin çalışanıyla Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılıyor.

"Fırtınalı günde doğdum fırtınalı hayat yaşadım"

İş insanı Ceyhan Saldanlı, doğduğu günün fırtınalı bir gün olduğunu ve hayatının da fırtınalı geçtiğini belirtip, "Bizim zamanımızda elektrik yoktu, iş yoktu, fabrika yoktu. Büyüklerimiz 'Biz yapamadık, siz yapın' dediler. PTT'de 5 yıl çalıştıktan sonra karlı havada dağda yaşadığım donma tehlikesinin ardından ayrıldım ve iş hayatına atıldım. Denizli'ye geldim. Risk alıp, fabrika kurmak istedim ancak elektrik her gün 4 saat kesiliyor, İstanbul'la bile telefonla konuşmak için 6 saat bekleniyordu. Bu şartlar altında kablo fabrikası kurdum. Makineleri bile kendimiz yaptık. Şirketimizi büyüttük, daha sonra enerji sektörüne girdik. Bankalardan kredi alamadık. Avrupa'dan o dönemde 500 bin mark hibe bulduk, onunla Türkiye'nin ilk özel sektör eliyle hidroelektrik santralini kurduk ve 3 MW (megavat) elektrik üretimine başladık. Zor günler geçirdik. Özel sektörün bu alana girmesi yapısal dönüşümdü. Yapısal dönüşümler kolay olmaz bedelini ödemek gerekir. Arkasından Dalaman'da yeni santral yaptık. Bazı bankalar 'Bunlar devletin işini yapıyor kendilerini ne sanıyor, şimdi batmadılarsa batarlar' dediler. Batmak yerine krizden çıktık. Öyle zamanlar oldu ki işçilerin maaşlarını ödeyemedik. Elektriği satıp parasını alamadığımız zamanlar oldu" dedi.

Siyasi istikrar enerji sektörünü büyüttü

Daha önce Türkiye'de siyasi istikrar olmadığını için büyük zorluklar yaşadıklarını ifade eden Saldanlı, "2 binli yıllardan önce siyasi istikrarsızlık olduğu için işler zorlukla yürüyordu. Enerji devletin kontrolünde olduğu için tam sözleşme imzalayacağız hükümet değişiyor, bürokrat değişiyordu. Yıllarca süren davalarla uğraştık. Sürekli başka engeller çıkıyordu. AYDEM şirketini kurduk, tam 17 yıl devredilmesi için uğraştık. Siyasi istikrarsızlık döneminde 'Yeter' deseydik, bu günlere gelemezdik. 2 binli yılardan sonra siyasi istikrarın da gelmesiyle işler kolaylaştı ve hızlandı. Bu süre içinde ilk başladığımız santralle yola devam ederek 25 yenilenebilir santral sahibi şirket haline geldik. 1020 megavat kurulu gücümüz var. Türkiye'nin en önemli yenilenebilir enerji portföyüne sahip olduk" dedi.

"Türkiye enerji üretiminde dünyada eşi benzeri olmaya sıçrama yaptı"

Sahibi oldukları santrallerin tamamının Türk mühendisi ve işçisiyle yapıldığına dikkat çeken Saldanlı, "Sadece biz değil, bizim yolumuzdan giden, bizi takip eden yüzlerce firmanın katkılarıyla bugün Türkiye 2 binli yıllara nazaran elektrikteki kurulu gücünü 4'e katladı. Bu muazzam bir gelişmedir ve dünyada örneği olmayan bir sıçramadır. Bunda bizim de emeğimiz olduğu için mutluyuz. Türkiye'nin enerjide nereden nereye geldiğini gösteriyor. Ege bölgesinde 10 milyon insana elektrik ulaştırıyoruz. Eskiden günde 6 saat elektrik kesilirdi şimdi elektrik kesintisini insanımıza unutturduk. Elektrik kalitesi Avrupa'daki benzer ülkelerden daha kaliteli hale geldi" diye konuştu.

"Bu yüzyılı ıskalamamız lazım"

Geçen yüzyıl Türkiye'nin dışardan petrol ithal ederek, fatura ödeyerek geçirdiğini ancak bu yüzyılı ıskalamaması gerektiğini ve gerekli teknolojiye sahip olacağını ifade eden Saldanlı, "Her şey elektrikle çalışıyor. Ulaşım da tamamen elektrikli hale dönecek. Bunun hazırlıkları bitmiş durumda, dünya bu değişimi yaşıyor. Geçtiğimiz yüzyıl petrol yüzyılıydı. Bizim yapmamız gereken geçen yüzyıldaki gibi bu yüzyılı ıskalamamız lazım. Önümüzdeki dönem elektrik dönemi, elektrik üretim süreçlerine ve üretim kaynaklarına, teknolojisine hakim olmamız lazım" dedi.

HES'lerde üretilen 1 megawat 121 bin çam ağacının sağladığı oksijeni sağlıyor

Çevreyi düşünmezsek, çevrenin de insanı düşünmeyeceğini belirten Saldanlı, "İnsanoğlu, geleceği için tüm canlıların geleceği için dünyanın dengelerini gözetmesi gerekiyor. Bu nedenle enerjide yenilenebilir kaynakları kullanmamız gerekiyor. Biz 25 yenilenebilir santrale sahibiz. Yenilenebilir demek, kimyasal atık bırakmayan kendi kendine tekrar üreten sonsuz enerji kaynağı demek. Hidroelektrik, güneş, rüzgar böyle. Bu dünyanın geleceği için tercihi olmak zorundadır. Örneğin bir hidroelektrik santrali, fosil yakıtlara göre, 1 megavatı 121 bin çam ağacının sağladığı oksijeni sağlıyor. Oksijen tüketmeyerek oksijen sağlamış oluyor. Çevre ödülleri aldık. Karbon azaltan firmaların arasında birinci olduk. Özellikle leylekler için projeler hayata geçiriyoruz. Leylekler kanatları uzun olduğu için tellere değiyor, ölebiliyor yada sakat kalabiliyorlar, bunu ortadan kaldırmak için direklerin tepesine yuva yapmaları için platformlar kuruyoruz" diye konuştu.