Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Cuma Hutbesi'nde "İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor, eşcinselliği lanetliyor, bunun hikmeti hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir" ifadelerini kullanmıştı.

Ankara Barosu da bu ifadeleri nedeniyle Erbaş'ı "halkın kin ve düşmanlığa tahrik" ile suçlamıştı.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Twitter'dan yaptığı açıklamada Ankara Barosu'nun Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş hakkındaki açıklamasına tepki gösterdi.

İŞTE ÖMER ÇELİK'İN AÇIKLAMASI

İslami değerleri dile getirdiği için Diyanet İşleri Başkanımız Sn @DIBAliErbas hakkında, Ankara Barosu'nun yaptığı faşist açıklama tam bir terbiyesizliktir. Faşizmin en küstah ve terbiyesiz hallerinden birinin bir baro adına yapılan açıklamada görülmesi ibretliktir. İnsanların inandıkları değer sistemine göre konuşması en doğal haktır. Anormal olan bunun tersini talep etmektir. Ankara Barosu'ndan kafasını uzatan faşist zihniyet, Sn @DIBAliErbas'ı en temel haktan mahrum etmeye çalışan küstahça bir saldırganlık sergilemektedir.

Ali Erbaş hocamıza "sesi çağlar öncesinden gelen bu şahıs"diye hitap ederek güya değerlerin zamana bağlı olarak kıymet sahibi olacağına inanan bir kafa herşey olur ama hukukçu olmaz.Zamanın geçmesine bağlı olarak insan haklarının ve hukukun itibarsız olacağını düşünen bir kafa bu

Asıl mesele bu baronun geçmişinin ve bugünün hukukun prensipleriyle ve demokratik değerlerle ne kadar uyuştuğudur. Her türlü vesayeti, hukuku ve demokratik değerleri ayaklar altına alırcasına destekleyen bir yapıdır bu. Ankara Barosu adına bu açıklamayı kaleme alanlar, baro mensubu hukuk insanlarını ve hukuk değerlerini aşağılamaktadır. Bir baronun sahip olması gereken değerlerle konuşmayanlar, başkalarına nasıl konuşacaklarını dayatmaktadırlar.

Sn Ali Erbaş'tan bahsederken "anılan şahsın içinde bulunduğu takvim yılında yaşamasına rağmen bundan sekiz-dokuz nesil önceki büyükleriyle aynı" düşünmesi gibi eleştiri kılıfına sokulmuş terbiyesizlikler sıralamışlar.

Bir baro açıklamasının bu kadar düşük bir anlayışla yapılması tarihe geçecektir. Aydınlanma'dan nasibini almamış sözde bir "Aydınlanmış despotizm" adına faşizmin en bilinen yargılarını sıralamış Ankara Barosu.

''FAŞİZMİN EN KÜSTAH VE TERBİYESİZ HALLERİNDEN BİRİ''

Dini değerleri savunanları en azılı Stalinist yöntemlerle suçlayanların Türkiye'ye çektirdiği acılar biliniyor. Bundan hiç ders almayan bir hukuk kurumu olamaz. Olsa olsa aynı faşizmi savunma konusunda kararlı bir zihniyettir karşımızdaki.

Türkiye'de herkesin kendi değer sistemi içinde konuşma hürriyeti esastır. Sorun İslami değerleri savunan Ali Erbaş hocamızın açıklamaları değil, demokratik değerlere göre buna saygı duyması gereken Ankara Barosu'nun bir kere daha militan bir baskıcılığa soyunmasıdır.

Ankara Barosu'nun Türkiye'deki faşist darbe zihniyetlerinin fotokopisi olan açıklamasında, Sn Ali Erbaş hocamız hakkında "halkı ellerinde meşalelerle meydanlarda 'cadı' diye kadın yakmaya davet etmesi" gibisinden ahlaksız bir ifade daha geçmektedir.

"Cadı avı"na çıkmış olanın Ankara Barosu olduğu açıktır. Ali Erbaş hocamız ve arkadaşları tüm insanlık ve özellikle kadınlar için hikmetli ve hukuka dayanan bir dünya dışında bir söylem üretmiyorlar. İslam'ın değerlerini savunurken nefret suçlarıyla mücadele ediyorlar.

Ankara Barosu'nun bu açıklamasını nefret suçunun ve ülkemize acılar yaşatmış faşist zihniyetin en net örneği olarak kaydediyoruz. Şiddetle kınıyoruz.

Hukukçularımızı ve tüm demokratları kimin neyi konuşacağına dair saldırgan açıklamalarda bulunan Ankara Barosu'nu kınamaya davet ediyoruz.

ANKARA BAROSU NE DEMİŞTİ?

Ankara Barosu'ndan yapılan yazılı açıklamada, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın "İnsanlığın bir kesimini nefretle aşağılayıp kitlelere hedef gösterdiği konuşmasını şaşkınlık ve ibretle" izledikleri ifade edildi. Açıklamada, şöyle denilmişti:

"Şaşkınlığımız; sesi çağlar öncesinden gelen bu şahsın, bir devlet kurumunun başında oturup söylemini kutsal sayılan değerler üzerine inşa ederek halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmesindeki kan kokan cüreti sebebiyledir. Aldığımız ibretse, anılan şahsın içinde bulunduğu takvim yılında yaşamasına rağmen bundan sekiz-dokuz nesil önceki büyükleriyle aynı zihinsel ve dogmatik sınırlara sahip olmak için insan onuruna karşı gösterdiği büyük direnişten kaynaklanmaktadır. Görevde olduğu süre boyunca çocuk tecavüzcülerine gözlerini kapatıp kadın düşmanlığının manevi zeminini dini söylemlerle meşrulaştırma çabası karşılığında maaş alan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın deprem, LGBTİQ+, kadın ve çocuk söylemlerine rağmen halen görevde kalması durumunda, sonraki konuşmasında halkı ellerinde meşalelerle meydanlarda 'cadı' diye kadın yakmaya davet etmesi kimseyi şaşırtmamalıdır. Anılan şahsı ve ona hak veren zihniyeti büyük bir şaşkınlık ve ibretle kınadığımızı tüm kamuoyuna saygıyla arz ederiz."