Millet İttifakı içerisinde yer alan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "Dışarıda olsaydım bir sabah Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve 'Kahvaltıya geldik' derdim" sözlerine yanıt verdi."Biz partimizi zaten değerler üzerinden kutuplaştıran anlayışı ortadan kaldırmak için kurduk. İnsan odaklı bir bakış açımız var. " diyen Akşener, "Haberin tamamını okumadım. Ama şunu söylemek isterim. Güneydoğu’da şöyle bir gelenek var, kan davalınız bile olsa kapınızı çaldığı zaman içeri alırsınız. Evin en yaşlısı tarafından karşılanır. Sonra kapıdan çıkıp gittikten sonra davanız devam eder. Güneydoğu’nun böyle bir özelliği var." dedi.

Akşener "Ne ekonomi ne sistemin yarattığı sonuçlar Türkiye’yi 2023’e bu sistem taşıyamaz, Türkiye’de bu sistemi taşıyamaz. Neyse kartım ortada elbette bende herkes gibi çok isterim ama Ülkenin bu sistemden kurtulmasının daha önemli olduğuna inanıyorum." diye konuştu.

 İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Fox TV'de İsmail Küçükkaya'nın sunduğu Çalar Saat programında gündeme dair açıklamalarda bulundu. 

Akşener'in açıklamalarından satırbaşları şu şekilde: 

'KURALLARA UYUYORUM'

Bütün Kurallara uyuyorum, maske takıyorum, sosyal mesafeye dikkat ediyorum, el teması kesinlikle yapmıyorum. Gözlük takıyorum. C vitamini alıyorum her gün. Beslenmeme dikkat ediyorum. Zatürre aşısı oldum bu hafta illerden dönünce ekibimle birlikte düzenli test yaptırıyoruz. Kapalı alanlarda toplantı yapmıyorum. 

'ERDOĞAN’A ÖNERİM; PANDEMİ HASTANELERİNİN HEPSİNİ ALİ ERBAŞ'A BAĞLASINLAR'

AK Parti’nin yöneticilerinin hiçbir zaman geri adım atmadıkları tek bir konu vardır Atatürk ve cumhuriyet değerleri onlarla mücadeleden geri adım atmadılar. Diyanet Atatürk’ün kurduğu bir kurum onun başında Ali Erbaş isimli birisi var. Atatürk’ün kurduğu kurumun başındaki şahıs hepimizin eleştirdiği bir isim. Atatürk’ün kurduğu Heybeli Ada.  Ben Erdoğan’a öneriyeyim ne kadar pandemi hastanesi varsa Ali Erbaş’a bağlasınlar, belli ki çok yetenekli bir isim. Hepsini devretsinler işler düzelsin.

ÜNİVERSİTE MEZUNU GENÇLERİN YÜZDE 70’E YAKINI BU ÜLKEDEN UMUDUNU KESTİ

Üniversite mezunu gençlerin yüzde 70’e yakını bu ülkeden umudunu kesip yurtdışında iş bulabilse kaçıp gidecek. Devleti yöneten hükümet olarak çalışanın, gayret gösterenin liyakatsızlığa mahkum edildiği bir ülkeyi gencin önüne sunarsanız o genç bu ülkeden umudunu keser. Bu da nepotizmdir. Akrabalarınıza dışarda iş imkanı sunun. Haksızlık, nepotizm, liyakatsızlık, akraba kayırmacılık dizboyu. Daha vahimi var. Rektörlükte ya da belediyelerde özel kalem olarak başlıyorlar, sonra yüksek maaşlarla başka yerler terfi ediyorlar. Bu kadar ah alınır mı? Bütün dinlerin en önemli özelliği kul hakkıdır. Bunlar aynı zamanda ekonomik yolsuzluklara da neden oluyor. 

'DAMAT KEŞKE EKONOMİDEN ANLAYAN BİR İNSAN OLSAYDI'

Toplumun hizmet sektörü etkileniyor pandemiden. Ekonomimiz zaten kırılgandı önlemler başında alınsaydı bunları yaşıyor olmazdık. İşsizliği fakirliği tarif edemem size. Damat keşke ekonomiden anlayan bir insan olsaydı. Paket açtınız 5 tane tane müteahhide kredi vermek üzere. Esnaf diyor ki, bizim Bağkur aidatlarımızı devlet üstlensin. Biz dedik ki, kişi başı aile fertlerine 500 lira destek verin onun yerine 5 müteahhide kredi verdiler, beton stoklarının satılmasına ön ayak oldular. Bunlar ekonominin içine girse o çarklar dönse işsiz insanlar iş sahibi olur.  Bugün gelinen nokta derin bir yara olmuş durumda. 

BİZ AB’DEN ÇIKMAK MI İSTİYORUZ?

2011 yılında idam sayın Bahçeli'nin başbakan yardımcısı olduğu dönemde idam kaldırıldı. Şimdi 3 Ağustos 2001 de kaldırıldı. 3 Ağustos 2002’de savaş ve çok ağır suçlar dahilinde kaldırıldı. 14 Temmuz 2004 tarihli kanunla ölüm cezalarıyla ilgili maddeler kaldırıldı. Birinde Başbakan Yardımcısı Bahçeli, diğerinde başbakan Erdoğan, ikisi de bunu AB uyum yasaları için yaptılar. Burada dam cezası meselesinden ziyade Bahçeli ve Erdoğan şunu konuşmalı, biz AB yolculuğundan vaz mı geçtik. Biz bunu AB’ye girebilmek için çıkardıysak tekrar geri döndürmek istiyorlarsa sebebini söylemek zorundalar. Biz AB’den çıkmak mı istiyoruz?   

BÜTÜN UYARILARA RAĞMEN TÜRKİYE DEĞERLİ YALNIZLIĞIYLA BAŞBAŞA

Yunanistan ve Fransa’nın tutumu elbette kınanması gerekir hem Türkiye’nin hem Türk milletinin çıkarları açısından orada bir sorunumuz yok ama biz buraya nasıl geldik. İktidar buradan ders almalı. Dış politikada bir monşerler meselesi oldu, dışişleri Ak Parti’nin seçtirilmemiş siyasetçilerin makam yeri oldu. Monşerler ortadan kalksın diye bir savaş başlatıldı. Halbuki, dış ilişkileri 200 yıllık hafızanın biriktiği bir yerdir. Kişisel ilişkiler önemlidir ama devletlerarası ilişki kalıcıdır. Erdoğan Türkiye eşittir kendisi kabul ettiği için bütün bu ilişkilerde işin cıvığı çıktı. Bu kabul edilebilir, olabilir dışişleri için bugüne kadar varolmuş bir durum değil. Böyle bir dış politika olmaz. Dış politika Türkiye’nin çıkarları üzerinden, soğuk kanlı, diplomasiyi öne koyan bir mantık içerisinde olur. 

Dış politikada ikinci önemli konu güçlü bir ordunuzun olması lazım. Siz Ergenekonlardan balyozlardan başlayıp en son 15 Temmuz’a getiren bir sistem içerisinde ordumuz problem yaşamış. En önemlisi üreten ve güçlü bir ekonomi olması lazım. Kalkınma yolunda ilerleyen güçlü bir ekonomiye sahip bir ülke olmalısınız. Bu üçü var mı? Yok. Sayın Erdoğan’ın ağzından değerli yalnızlık diye bir söz çıktı o gün bugündür değerli yalnızlık iki devlet arasında sürüyor. Bütün uyarılara rağmen Türkiye değerli yalnızlığıyla başbaşa. Doğu Akdeniz’deki haklarımızı korumalıyız bunu ağırlıklı olarak elbette diplomasi ile yapmalıyız. O masaya biz oturmalıyız. Biz Libya ile imzalanan Mavi Vatan anlaşmasını destekledik. Ama Libya anlaşmayı parlamentodan geçiremedi. Türkiye değerli yalnızlığıyla baş başa. Türkiye, sayın Erdoğan’ın kişisel ego ve kavgalarıyla yapayalnız hale geldi. Yunanistan ile savaş ilan edilebilir ama bunun getirisi, götürüsü hesaplanmalı. Yunanistan’la savaş ilan edilebilir ama bunun getirisinin götürüsünün hesaplanması gerekir. Dış politikanın daha kurumsal daha devlet arasında yapılması gerektiğini anlayıp Yunanistan ile şu gerilimin nasıl yöne evrileceği konusunda NATO ile konuşulması gerekir. 

AKP'Lİ SEÇMEN 'SİZE HAKSIZLIK ETTİK' DİYORLAR

Biz partimizi zaten değerler üzerinden kutuplaştıran anlayışı ortadan kaldırmak için kurduk. İnsan merkezli, insan odaklı bir bakış açımız var. Bir yere gidince diyorum ki ben propaganda yapmaya değil sizi dinlemeye geldim. Şunu fark ediyorsunuz ki herkes aynı acıların içinde. Bu makulde buluşmak sadece eleştirmek değil, çözüm önerilerini sunmak için çıkılan bu yolculuğun meyvelerini alıyoruz. Bir sert tepkiyle karşılaşmıyorum. AKP'li seçmenler kulağıma eğilip size haksızlık ettik hakkını helal et diyorlar, hala AK Partili. İnsanlar birbirini sevmek zorunda değil, birbirleriyle derin dostluklar kurmak zorunda değil ama saygı göstermek zorunda. Ben size saygı göstereceğimi siz bana saygı göstereceksiniz. Bunu yaptığınız zaman derin sorunlar ortadan kalkar.  

SİZ MİTİNG YAPARSANIZ VEKİLİNİZ 1500 KİŞİLİK DÜĞÜN YAPAR

Erdoğan Giresun’da miting yaptı adını keyif çayı koyduğu çay attı milletin başına. Erdoğan Giresun’a itmeliydi vatandaşın derdini dinlemeliydi ama siz orada miting yaparsanız sizin vekiliniz 1500 kişilik bir düğün yapar. Bunlardan sonra vatandaşı suçlayamazsınız.  

Bütün sorunların çözümü için hukukun üstünlüğü, adaletin tam sağlanması, demokrasinin tam uygulanması, bu ucube sistemden vazgeçildiği, iyileştirilmiş güçlendirilmiş parlamenter sistemin gelmesi gerekiyor.  Türkiye, hem parasal hem de insan gücü olarak kendine yetebilecek bir ülke. Sadece yolsuzluğu, akraba kayırmacılığının ortadan kalkması lazım. Onun için partili cumhurbaşkanlığı sisteminden kurtulmamız lazım. Meclisin bir kıymeti kalmadı. 

ÜLKENİN BU SİSTEMDEN KURTULMASI DAHA ÖNEMLİ 

Biz 83 milyonun oyuna talibiz. Herkes gibi bende cumhurbaşkanı olmayı seçilmeyi çok isterim, çok iyi hizmetler yapabileceğimize inanıyorum ama Türkiye’nin geleceğini zora sokacak bir stratejim olmaz dedim, bu netlikte söylüyorum. Bazı şeyleri bizim istismar sahası halinden çıkarmamız lazım. Ne ekonomi ne sistemin yarattığı sonuçlar Türkiye’yi 2023’e bu sistem taşıyamaz, Türkiye’de bu sistemi taşıyamaz. Neyse kartım ortada elbette bende herkes gibi çok isterim ama Ülkenin bu sistemden kurtulmasının daha önemli olduğuna inanıyorum. 

DEMİRTAŞ'A YANIT

Haberin tamamını okumadım. Ama şunu söylemek isterim. Güneydoğu’da şöyle bir gelenek var, kan davalınız bile olsa kapınızı çaldığı zaman içeri alırsınız. Evin en yaşlısı tarafından karşılanır. Sonra kapıdan çıkıp gittikten sonra davanız devam eder. Güneydoğu’nun böyle bir özelliği var.