1970’li yıllarda Amerikan otomobil sektörü, büyük gelişmeler yapıp sıçramaya çalışırdı. Modeller arasında bariz farklılıklar oluşurdu. Firmalar sıçrama yapacak yeni gelişmeler yapamadığında ya da yeni icatları otomobillere entegre edemediklerinde durağanlık dönemine girer, sektörel olarak sorun yaşamaya başlardı. Bu dönemde Japon firmaları büyük sıçrama yapmak yerine küçük küçük adımlarla büyük hedeflere ulaşılabileceğini ispatladılar. Bu ilkeye “Küçük Adımlar İlkesi” adı verildi. Küçük ama sürekli adım atma modeli, firmaların rekabet gücünü artırdığı gibi, sürekli iyileşme ve gelişme anlayışının da hakim olmasını sağladı. Bu stratejiyi benimseyen Japon firmaları, Avrupa ve Amerikalı firmaların karşısında rekabet avantajı elde etti. Toplam Kalite Yönetiminin eğitim sistemine uyarlanmasında “Küçük Adımlar İlkesi” nasıl kullanılabilirdi? Bu konu muallakta kalmıştı.

“Küçük Adımlar İlkesi” okullarda öğrenci gelişiminin sürekli olmasını sağlayacak bir ilkedir. Her öğrencinin zekâ seviyesi, ilgisi, öğrenme kapasitesi ve motivasyon düzeyi birbirinden farklıdır. Bu farklılık, eğitim sistemlerinde konfeksiyon modelleri reddeder. Küçük adımlar ilkesini okulunda uygulamak isteyen bir okul yöneticisi, öğretmen öğrenciye özgü eğitim programı yapar, gelişim planı hazırlar. Öğrenilecek konuyu bir anda verip büyük sıçrama yapmasını sağlamak yerine, öğrenilecek konu küçük küçük parçalara ayrılarak belirli bir zaman dilimine yayılır. Örneğin, pazartesi günü matematik dersinde işlenen bir konu, gelecek hafta yapılacak matematik dersine kadar sekiz alt başlığa ayrılır. Küçük parçalara ayrılan konu, her öğrencinin öğrenme hızına göre ayrıldığı için öğrenme hızı düşük olan öğrenci, gelecek haftaya kadar sınıf arkadaşları ile aynı düzeye ulaşması sağlanır.

Bir okulun yıllık gelişimini sağlamak isteyen bir okul yöneticisi, öncelikli olarak hedeflerini belirler. Bu hedefleri Küçük Adımlar ilkesine göre alt hedeflere ayırır. Alt hedefleri istikrarlı bir şekilde gerçekleştirdikçe, üst hedeflere ulaşmaya çalışır. Küçük Adımlar İlkesinde hem öğrenme konusu hem de yönetsel faaliyetler, istikrarlı bir şekilde devam ettiğinde, başarıya ulaşmak kolaylaşır. Her şeyi bir anda gerçekleştirmeye çalışmak, her yere yetişmeye çalışmak hem zaman hem de kaynak israfıdır. Bu durum, özellikle geri kalmış ülkelerin en önemli sorunları arasında yer alır.

Üst sistemlerde küçük adımlar ilkesi nasıl uygulanabilir? Üst sistemlerde küçük adımlar ilkesinin istikrarlı uygulanabilmesinin ön koşulu, alt sistemlerin birbiriyle bir bütün olarak ele alınmasıyla mümkündür. Alt sistemleri birbirinden bağımsız olarak ele almak, iyileşme ve sürekli gelişmeyi sekteye uğratabilir. Bu sebeple okul öncesi, ilkokul, ortaokul, lise, mesleki ve teknik eğitim gibi tüm eğitim kademeleri her ne kadar birbirinden ayrı olsa da, birbirini bütünler niteliğe sahiptir. Her eğitim kademesinde öğretilecek konular, öğrenci seviyesine, çevrenin özelliklerine göre, eğitim-öğretim faaliyetlerinin sürdürülmesi gerekir. Her eğitim kademesinde uygulanacak küçük adımlar ilkesi, bir üst kademeye gelen öğrencilerin temel bilgi ve becerileri kazanmış olmasını sağlar. Her öğrenme küçük başlıklara ayrılıp sürece yayıldığında, öğrenme sorunu olan öğrencilerde de belirgin oranda iyileşme görülür.

Küçük Adımlar İlkesinin başarısı için, küçük veriye ihtiyaç vardır. Büyük veri geneli, küçük veri özeli gösterir. Örneğin, Ankara’da kaç tane böbrek hastası var? sorusunun cevabı büyük veriyi, A. T’nin böbrek hastası olması küçük veriyi ifade eder. Bir okulda küçük veri tabanının kullanılması, tıp alanına benzer. Doktora gittiğinizde böbreğinizde taşın olduğunun saptanması, size özgüdür. Eğitim alanında da bir öğrencinin hiperaktif, dikkat eksikliği, matematik fobisi olması, öğrenilmiş çaresizlik yaşaması da, küçük veri ile ilgilidir. Bir okulda okul yönetimi ve öğretmenler; hedef kitle üzerinde küçük veri tabanına sahip olması gerekir. Çünkü küçük veri tabanı, teşhis ve tedavi uygulanmasında etkili rol oynar.

Küçük veri tabanı, okullarda süreç iyileştirmede işe koşulabilir. Okul yöneticisi yaptığı denetimlerde öğretmenlerin eğitim ihtiyaçlarını, güçlü yönlerini, iyileştirilmesi gereken alanlarını saptar. Bu aşamada öğretmenin, okulun iç dinamikleriyle eksiklikleri giderilebilir. Süreçte yaşanan sorunlar küçük adımlarla, süreç iyileştirme uygulamalarıyla ortadan kaldırılabilir. Bu uygulamada kontrol, değerlendirme, iyileştirme ve geliştirme uygulamaları istikrarlı bir şekilde uygulanır.

Öğretmenlerin sürekli gelişimini sağlamanın yolu, ÖTMG “Örgüt Temelli Mesleki Gelişim Modeli” kullanılabilir. (Not: Bu model MEB tarafından OTMG olarak bir müddet uygulanmıştı). Bu modelin etkili işleyebilmesinin ön koşulu, okulun “Öğrenen Örgüt” olması ve örgütsel barışın gerçekleşmiş olması gerekir. Okul yöneticisi sınıf denetimlerinde saptadığı durumları, öğretmenle paylaşır. Öğretmenin konu ile ilgili görüşlerini dinler. Daha sonra, öğretmenin kendi olanakları ile gerçekleştirebileceği bir gelişim planı yapması istenir. Daha sonra okul yönetimi, öğretmenlerin gelişimi için örgütsel gelişim planı yapar ve uygular. Belirli bir zaman diliminde uygulanan bireysel ve örgütsel gelişim uygulamalarının sonuçları değerlendirilir. Öğretmen bireysel olarak eksikliği olan konularda bilimsel eserleri okur, kurslara ya da bir üniversitedeki eğitimlere katılır. Hatta lisans üstü eğitim yapar. Okul yönetimi, seminer, konferans, panel vb. etkinliklerle öğretmenlerin niteliğini artırmaya çalışır.

Küçük adımlar ilkesinin başarıya ulaşmasını sağlayan diğer bileşenlerinden birisi de veli ve okul çevresidir. Amerika’ya gelen göçmenlerin, çocuklarından önce anne-babaları eğitilmeye çalışılmıştır. Çocuk eğitiminde etkili rol oynayan faktörlerin başında anne-babanın eğitimi önemli rol oynar. Bu sebeple anne-babayı eğitemeyen okullar, başarısız olur. Öğrenciye kitap okutmak doğru bir adımdır fakat anne-babaya kitap okutmak daha doğru bir adımdır. Küçük adımlarla büyük hedeflere ulaşmayı hedefleyen okullar; “Anne-Baba Okulu” açar, sanal ortamda, kurs ve seminerlerle onları yetiştirmeye çalışır. Anne-babayı bilgilendirmek, hazır bulunuşluk düzeyini arttırmak, öğrencinin başarısının artmasında önemli rol oynar. Bu aşamada da küçük küçük adımları tercih etmek ve istikrarlı olmak yeterlidir.

Sonuç olarak, “Küçük Adımlarla Büyük Hedeflere” ulaşma modeli; bir proje, bir bakış açısı, bir paradigma değişikliğidir. Teşhis ve tedaviyi gerektiren tamamen uygulama ağırlıklı bir yaklaşımdır. Büyük sıçramaları, büyük atlamaları gerçekleştiremeyen birey ya da örgütler için, ideal bir gelişim modelidir. Modelin özünde kontrol, değerlendirme, iyileştirme ve geliştirme esastır. Bu gelişmeyi sağlayabilmek için küçük veri tabanı, küçük adımlar ilkesi sürekli olarak işe koşulmakta ve süreç iyileştirme uygulamalarına ağırlık verilmektedir. Modelin başarıya ulaşmasında etkili olan değişken öğrenen örgüt olma ve öğrenmeyi üst değer haline dönüştürebilmektir. Modelde önerilen çözüm yolu, herkese göre değil, her bireye özgü olmasıdır. Buradaki varsayım, her sorunlu öğrencinin sorunu çözüldüğünde, eğitimsel sorunlar da çözülür, anlayışıdır. Okulların öğrenci ve öğretmen sayısı arttıkça, modelin uygulanmasında sorunlar ortaya çıkabilir. Bu sorunlarla başa çıkmanın yolu, okulda kalite çemberleri oluşturup, okula, bireye özgü sorunların çözülmesi için etkili davranışlar sergilemektir. Japon firmalarının etkililiğini arttıran sürekli gelişme, süreç yönetimi, süreci iyileştirme ve bir defada en iyi ürünü üretme yaklaşımıdır. Okulda verilen eğitimin kalitesini artırmanın bir diğer yolu da, sonuç değil süreç değerlendirmesi yapmak, yaşanan bilgi eksikliğini ve bilgi yanlışlıklarını süreçte çözmektir. Her süreç küçük bir adımı ifade eder. Mermeri delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir.

Prof. Dr. Necati CEMALOĞLU