CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu güzel ülkede izlenen yanlış politikalarla hem sığınmacılar hem biz mahvoluyoruz. Adamlar burada kalmak istemiyor, 'Avrupa'ya, gelişmiş ülkeye gideceğim' diyor ve orada diyorlar ki 'Sakın buraya almayın, para verelim, orada tutun' Biz sizin taşeronunuz muyuz?" dedi.

Kılıçdaroğlu, Ihlamur Kasrı'nda düzenlenen "Kanaat Önderleri, Muhtarlar ve STK Buluşması"nda yaptığı konuşmada, devletin ön yargı, kin, öfke ve kuşkuyla değil akıl, mantık, istişare, bilgi ile birikimle yönetilebileceğini söyledi.

Devleti yönetecek kişinin bütün vatandaşlarına eşit mesafede olması, herkesi kucaklaması ve adil olması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, adil olmazsa toplumda ayrışma ve kutuplaşmanın yaşanacağını ifade etti.

Kılıçdaroğlu, devleti yöneten kişinin israftan kaçınması, liyakate önem vermesi gerektiğini vurgulayarak, "Yani bir arkeoloğu getirip 'Sen hakimlik yap' diyemezsiniz, bir hakimi ameliyata sokup 'Sen gel ameliyat yap' diyemezsiniz. Herkes kendi alanında yetişmek, iş bölümünün gereği olarak görevini yapmak zorundadır. Eğitimin temel felsefesi de budur zaten. İşi ehline teslim etmek gibi temel bir kuralımız var." diye konuştu.

- "Vergiyi kullanan kişi bize hesap verir, bütün demokrasilerde kural böyledir"

Kılıçdaroğlu, milletten toplanan vergilerin hesabının millete verilmesinin önemine işaret ederek, şunları kaydetti:

"Buna biz devlette saydamlık, şeffaflık diyoruz. Demokrasinin temel kuralı budur. Halktan toplanan verginin hesabını halka vermektir. Zaman zaman ben sorarım, 'Derler ki Şehir Hastaneleri, otobanlar, havaalanları yapıyoruz...' Güzel, yaptınız, teşekkür ederiz ama kaça yaptınız? Bu sorunun cevabını kimse bilmiyor. Benim bilmeye hakkım var, çünkü o parayı ben ödüyorum. Muhtarın, çiftçinin, esnafın, sanayicinin, ev kadınının da, apartman görevlisinin de bilmeye hakkı var. Çünkü vergiyi onlar ödüyor. O zaman bunu kaça yaptın, benim bunu öğrenmem, bilmem lazım. Burada devlet sırrı olmaz."

Demokrasinin temel kurallarında devlet sırrının olamayacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Ne demek devlet sırrı, ne demek ticari sır? Yani benim paramla iş yapıyorsun ama bana hesabını vermiyorsun. Dünyada böyle bir demokrasi örneği yoktur. Dolayısıyla bizler vergi veriyorsak vergiyi kullanan, harcayan kişi de bize hesap verir, bütün demokrasilerde kural böyledir." dedi.

Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Şöyle bir ülke düşünün, o ülkenin İçişleri Bakanı çıkıyor, bir açıklama yapıyor, diyor ki 'Bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar rüşvet veriliyor.' Rüşvet bizim kanunlara göre suç değil mi? Veren de alan da suçludur. Bunu ben söylesem derler ki 'Ya bir siyasi söylüyor.' Bir muhtar söylese 'Ya muhtar söylüyor, nereden bilecek.' Sivil toplum kuruluşu başkanı söylese 'Nereden bileceksin sen devletin işini kardeşim.' ama bunu söyleyen Emniyet ve İstihbaratın başında olan İçişleri Bakanı, sıradan bir insan değil. O zaman şu soruyu merak ediyorum, kim bu adam? Çünkü rüşvet alan bir siyasetçiye biz toplumda ahlaksız deriz. Ahlaksız birisinin de Türkiye Büyük Millet Meclisinde yerinin olmaması lazım."

- "IMF'den para almışız, Merkez Bankasının kasasına koymuşuz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Merkez Bankası rezervleriyle ilgili açıklamalarına da değinen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Devleti yöneten kişi, 'Merkezi Bankasının rezervi 109 milyar dolar oldu, yakında 115 milyar dolar olacak.' dedi. 6,5 milyar da IMF'den gelecek ama IMF'yi söyleyemiyor. 115 milyar dolar kimin parası, benim param mı? Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin parası. Çin'den, Katar'dan, Güney Kore'den borç almışız, IMF'den para almışız, getirmişiz Merkez Bankasının kasasına koymuşuz, ekonomideki adı swap, başkasından almışız, kendi kasamıza koymuşuz ama bu para bizim paramız değil, başkalarının parası. Peki gerçekte Merkez Bankasının döviz rezervi nedir? O rakamı da vereyim -53 milyar 200 milyon dolar. Eksi, artı değil."

- Sığınmacı konusu

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sığınmacı konusuna ilişkin ise öteden beri Türkiye'nin, "Yurtta barış, dünyada barış" ekseninde bir dış politika oluşturması gerektiğini, bütün komşularıyla ilişkilerini iyi bir zeminde götürmek zorunda olduğunu savunduğunu belirtti.

Kılıçdaroğlu, resmi kayıtlara göre Türkiye'de 3 milyon 600 bin, gayri resmi kayıtlara göre ise 5 milyon Suriyeli olduğunu, iki yıl önceki resmi rakamlara göre Türkiye'nin bu insanlara 40 milyar dolar para harcadığını söyledi.

"Bu insanlar ne olacak?" sorusunu soran Kılıçdaroğlu, "Bu yetmedi şimdi Afganistan'dan geliyor. Üstelik binlerce kilometreyi aşarak Türkiye'ye geliyor. Bir kişi, 10 kişi, 100 kişi değil. Suriye'deki gibi kadın, çocuk, yaşlı genç de değil. Hepsi genç, neredeyse hepsi cepheden silahını alıp Türkiye'ye gelmiş gençler. Ne olacak, ne yapacaksınız? Karşı çıkıyorum, yapmayın diyorum." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Parti Sözcüsü de açıklama yapıyor, 'Bir tek mülteci dahi almayacağız' diyor. Ya seni kim takar arkadaş. En tepedeki adam diyor ki 'Parayı veren düdüğü çalar, ben mültecileri buraya alırım, sen yeter ki bana para ver' Bu laf bana ait değil ki televizyonları, interneti açın Erdoğan'ın sesini dinleyin. 'Finansmanını iyi yönettiğimiz için mültecileri Türkiye'ye alıyoruz, daha da almaya devam edeceğiz'. İngiltere diyor ki 'Türkiye'de kamplar kuracağız, sonra onları seçeceğiz bazılarını kendi ülkemize alabiliriz'. E diğerleri, 'Para verelim buraya gelmesinler.' Aynı şekilde Suriye'de... Ya arkadaş, biz üçüncü sınıf ülke miyiz? Beyler rahat etsin diye para veriyorlar, bütün sıkıntıyı biz mi çekeceğiz. Onların rahatı için, bize para veriyorlar, 'Siz bütün külfete katlanın' diyorlar. E biz para verelim, onlar külfete katlansınlar.

Bu ırkçılık değildir. Irkçılık inancımızda da insan olarak yapımızda da reddetmemiz gereken bir şey. Allah'ın yarattığı en değerli varlık insandır, insana her zaman saygı duyarım. Kimliği, inancı, yaşam tarzı, benim başımın üstünde. O kişinin sorunlarıyla uğraşmak siyasetçinin görevidir ama benim ülkemde, yani bu güzel ülkede izlenen yanlış politikalarla hem sığınmacılar hem biz mahvoluyoruz. Adamlar burada kalmak istemiyor, 'Avrupa'ya, gelişmiş ülkeye gideceğim' diyor ve orada diyorlar ki 'Sakın buraya almayın, para verelim, orada tutun'. Biz sizin taşeronunuz muyuz? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti onların taşeronluğunu mu yapacak? Siz alın, sizde kişi başına gelir 25-30-50-100 bin dolar. Siz alın, niye biz alıyoruz? Bazen sığınmacılara kızıyoruz. Sığınmacılara niye kızıyoruz? Onların bir günahı yok ki. Sığınmacıları getirenlere kızalım. Onlara kapıyı açana kızacağız. Sığınmacı elini kolunu sallayarak buraya nasıl geliyor, birileri izin veriyor, izin verene kızacağız."