İsrail'in Mavi Marmara gemisine düzenlediği saldırı asla unutulmayacak. İşgalcilerin saldırısında şehit olanlar Türkiye ve dünyanın dört bir tarafında anılıyor. Katliama ilişkin tarihi bir iddianame hazırlayan dönemin İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Akif Ekinci, İsrail'in tüm tezlerini çürüttü. Savcının iddianamesi İsrail ve ABD basınında günlerce işlenmiş, Tel Aviv'i panikletmişti.

İsrail'in Mavi Marmara gemisine düzenlediği saldırıda şehit olanlar Türkiye ve dünyanın dört bir tarafında anılmaya devam ediyor. Türkiye'nin dört bir tarafında okunan dualar ve mevlidi şerifler şehitlerin ruhlarına hediye ediliyor. Gazze'de ablukanın kaldırılması için hayatını veren şehitler için etkinlikler düzenlendi. Filistin'den yapılan açıklamalarda da İsrail katliamının unutulmayacağı belirtilerek Mavi Marmara baskınının savaş suçu olduğu, ilgililerin yargılanması gerektiği ifade edildi.

KOMUTANLARI KORKUTTU

İşgalci İsrail, 31 Mayıs 2010'da Gazze'ye uygulanan ambargonun ve ablukanın kırılması için yola çıkan Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda saldırı gerçekleştirdi. Gemide siyonist askerlerinin saldırısıyla 10 yolcu şehit olurken, 50'den fazla kişi de yaralandı. FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in de 'İsrail'den izin almalıydılar' sözleriyle destek verdiği katliamla ilgili dönemin İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Akif Ekinci, tarihi bir iddianame hazırlayarak dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Gabiel Ashkenazi'nin yanı sıra İsrailli 3 üst düzey komutan için yakalama kararı çıkarmıştı.

Mehmet Akif Ekinci, FETÖ'nün yargı içindeki elemanlarının soruşturmaya yönelik tüm engelleme çalışmaları ve soruşturmayı kapatmaya yönelik baskılarına direnerek soruşturmayı sürdürdü. Ekinci'nin, İsrail'i panikleten 144 sayfalık iddianamesinde hem Tel Aviv'in saldırının gerçekleştiği bölgedeki egemenlik iddiası çökertilmiş, hem de İsrail'e had bildirircesine Osmanlı'dan günümüze Türk-Musevi ilişkileri kapsamlı bir biçimde anlatılmıştı.

CEZANIN ARTTIRILMASINI İSTEDİ

Savcı Ekinci, iddianamenin son kısmında da olayı Türk Ceza Kanunu'na göre değerlendirip, baskın emrini veren dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Gabiel Ashkenazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Maron, Hava Kuvvetleri İstihbarat Sorumlusu Avishay Levi ve İsrail İstihbarat Başkanı Amos Yadlin'in "kasten adam öldürme, kasten adam öldürmeye teşebbüs, nitelikli kasten yaralama, kasten yaralama, silahla kasten adam öldürmeye zincirleme azmettirme, nitelikli yağma, deniz veya demiryolu ulaşım araçlarını kaçırma veya alıkoyma, nitelikli mala zarar verme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve eziyet suçlarına azmettirme" suçlarından yargılanmalarını talep etmişti. Baskında 10 kişi öldürüldüğü ve 114 kişi de basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığı için cezanın ölü ve yaralı sayısı kadar artırılması istenmişti. Savcının iddianamesi İsrail ve ABD basınında günlerce işlenmiş, Tel Aviv'i panikletmişti. İddianame, İsrail'in uluslararası sulardaki egemenlik iddiasına vurulmuş bir darbe olarak tarihe geçti.

İsrail'in tezi çürüdü

İddianamede, İsrail askerlerinin hedef gözeterek ateş edip silahsız mağdurların ölümüne sebebiyet verdiği ve böylelikle orantısız güç kullandığı kaydedilmişti. Adli tıp raporlarını inceleyen Savcı Ekinci, İsrail tarafının"Gemiye indikten sonra direnişle karşılaşınca ateş açtık" tezini çürüterek ölen yolculardan ikisinin İsrail askerleri tarafından gemiye inilmeden helikopterlerden açılan ateş sonucu öldürüldüğüne dikkat çekmişti. İddianamede ayrıca otopsi raporlarına dayanarak maktullerin bedeninde birden fazla silahtan çıkmış mermi çekirdeklerinin bulunduğu da kaydedilmişti.