Kamudanhaber- Özel haber

Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen İstanbul İl Başkanı Talat Yavuz, “Pazartesi’den Pazartesi’ye” yazılarında bu hafta; “Toplu Sözleşme Nedir, Ne Değildir?” Başlıklı bir yazı kaleme aldı. Talat Yavuz, yazısında çarpıcı ifadelere yer verdi.

Sayın Yavuz,

Toplu sözleşme, maaşımızı bir anda iki katına çıkaramaz, fırlayan kiraları düşüremez. Çarşı pazardaki yüksek fiyatları aşağı çekemez.“ diyorsunuz…

          

-Toplu sözleşmenin, kamu çalışanlarının maaşlarını iki katına çıkarıp çıkaramayacağı konusu; ülkenin imkânları meselesi olduğu kadar toplu sözleşmeye imza atan sendikacının da bilgisi, becerisi, donanımı, süreci okuyabilmesi, temsil ettiği kitlenin menfaatini kendi kariyer planlarının üzerinde tutabilmesi, diğerkâmlığı, risk alabilme, eylem yapabilme kabiliyeti ve en önemlisi de cesaretine bağlıdır.

Toplu sözleşme de maaşımız iki katına çıkınca zaten reel olarak kiralar, fiyatlar da aşağı çekilmiş olur. Çünkü paradan para kazananların değil, emeğin değeri artmış olur.

- Ayrıca kamuoyu şunu da biliyor ki toplu sözleşme kamu çalışanlarının maaşlarını iki katına çıkaramazken sendika tüzük kurultayları, sendikacı maaşlarını iki değil üç katına bile çıkarılabiliyor. Bunu nasıl açıklayacaksınız?

“Toplu sözleşme, ülke kaynaklarını üç katına, beş katına çıkarabilecek bir süreç değil, var olanın paylaşımını daha adil yapabilme çabasıdır.” diyorsunuz…

- Bu cümlenizden, var olanın “adil paylaşıldığı” bir tolu sözleşme imzalandığını iddia ettiğiniz sonucuna mı varmalıyız? İLKSAN seçimleri dolayısıyla MEB’e dönüşünüzü istisna tutarsak; sendikanızın profesyonel maaşlı il başkanı olmayıp da öğretmen maaşı alıyor ve tek maaşla ev geçindiriyor olsaydınız, yine aynı iddiada bulunabilir miydiniz?

Bütün bu kasıtlı, yanlı ve kitleleri kışkırtan haberleri yapan odaklar, işi burada bırakmıyor, sahiplerini rahatsız eden her gelişme sonrasında, sendika yöneticilerimizin maaşlarını tartışmaya açıyor. Sendikalı memurun cebine girecek parayı, sendikanın kasasına girecek para diye haber yapıyor, sendika kendine çalışıyor diye ortamı iyice zehirliyor,” diyorsunuz…

Sayın Yavuz,

- Birinci derecenin 4. Kademesindeki 22 yıllık bir öğretmenin 5.850 TL maaş aldığı ve %5’lik zamma imza atıldığı bir ortamda; sendika Genel Başkan maaşlarının 33 Bin TL, Şube Başkan maaşlarının da 18 Bin 400 TL olduğu iddia ediliyor. Ve bu iddialar yalanlanmıyor. Siz, bu iddiaların tartışılmaması gerektiğini mi söylüyorsunuz gerçekten… Sendikacı maaşlarının yüksek olmadığını ve sendikacıların hakkı olduğunu mu savunuyorsunuz?

“Kim, hangi sendika yöneticisi, bütün taleplerinin kabul edildiği bir sözleşmeye imza atmak istemez?” diyorsunuz…

- Bunun cevabını memurlar veriyor zaten. Şahsen biz imza atmak istemeyiz…

Objektif habercilik anlayışımızın bir gereği olarak, Talat Yavuz’un yazısını tamamen yayınlıyoruz. Takdir değerli kamuoyunun…

TOPLU SÖZLEŞME NEDİR, NE DEĞİLDİR?

“Gündem yoğun, yaz tatili bitiyor, okullar açılıyor. Aşı tartışmalarının gölgesinde salgın yeniden can yakmaya başladı.

Bugün 30 Ağustos, Zafer Bayramı, bazen sendelesek de Anadolu’da kalıcı olduğumuzu, dünyaya bir kez daha ilan ettiğimiz günün yıldönümü, hepimize kutlu olsun.

Bir diğer önemli gündem de altıncı dönem toplu sözleşme sonuçları.

İmzaladığımız ya da imzalamadığımız bütün toplu sözleşmeler sonrasında verilen tepkileri soğukkanlılıkla karşıladık, değerlendirdik ve tecrübe hanemize yazarak bugünlere geldik. Hemen belirtmeliyim ki;

Toplu sözleşme, ülke kaynaklarını üç katına, beş katına çıkarabilecek bir süreç değil, var olanın paylaşımını daha adil yapabilme çabasıdır.

Toplu sözleşme, bize ayrılması öngörülen kaynağı on katına, yüz katına çıkarma imkan ve fırsatı değil, ayrılan kaynağı çıkarılabilecek en üst sınırına çıkarabilme çabasıdır.

Toplu sözleşme, ülkedeki enflasyonu düşürecek bir yol değil, memuru enflasyona karşı koruma, avantajlı hale getirme çabasıdır.

Toplu sözleşme, maaşımızı bir anda iki katına çıkaramaz, fırlayan kiraları düşüremez. Çarşı pazardaki yüksek fiyatları aşağı çekemez.

Kısaca toplu sözleşme süreci, bir anda bütün problemlerin çözümü, bütün dertlerin çaresi değildir. Bu problemlerin herbiri masayı etkiler, etkilemelidir de. Ancak çözüm ülkeyi gelişmiş ekonomilerin seviyesine çıkarabilmektedir.

Biz, altıncı dönem toplu sözleşme sürecinin, bütün taleplerimizin karşılandığı mükemmel bir toplu sözleşme olduğunu söylemiyoruz, başarılı bir toplu sözleşme olduğunu söylüyoruz. Kim, hangi sendika yöneticisi, bütün taleplerinin kabul edildiği bir sözleşmeye imza atmak istemez?

Neden başarılı, çünkü hizmet kollarında önemli kazanımlar var. Maaşlarda önemli oranda artış, enflasyona karşı sigorta var. 3600 ek gösterge var, süresiz sözleşmeliye kadro var.

İddia ediyorum biz, iki yıllığına toplamda yüzde yirmi altı değil çok daha yüksek zam oranına imza attık. Kasıtlı bir şekilde yüzde yirmi altı oranı gündemde tutuluyor, diğer kalemlerden gelen artışlar adeta yok sayılıyor.

Bütün bu kasıtlı, yanlı ve kitleleri kışkırtan haberleri yapan odaklar, işi burada bırakmıyor, sahiplerini rahatsız eden her gelişme sonrasında, sendika yöneticilerimizin maaşlarını tartışmaya açıyor. Sendikalı memurun cebine girecek parayı, sendikanın kasasına girecek para diye haber yapıyor, sendika kendine çalışıyor diye ortamı iyice zehirliyor,

İşçilerin ardından memurların da masadan mutabakatla ayrılması, üstüne bir de sendikalı-sendikasız ayrımını getiren mutabakat, Memur Sen’i 15 Temmuz gecesinden tanıyan bazı odakları hareketlendirmiş anlaşılan.  Boşuna çabalamayın, şimdiye kadar üyesi dahil bütün memurlara kazandıran Memur Sen, bu sefer üyesine daha çok kazandırmıştır, işin özü budur. Sendikal literatüre uygun olan da budur. Önümüzdeki günlerde Memur Sen’in size inat daha da büyüdüğünü göreceksiniz.

İnşallah salgın dahil bütün problemlerin üstesinden geleceğiz. Her toplu sözleşmede yeni kazanımlarla işin hakkını vermeye devam edeceğiz.

Biz ne yaptığımızı, neler yapmamız gerektiğini, geçmişte kimlerin nelere imza attığını çok iyi biliyoruz. Bozguncuları bırakın, bizi takip edin, buradayız, adresiniz Memur Sen olsun, bekliyoruz.”