Kamudanhaber- Özel Haber

Mehmet Yılmaz

Eğitimden teknolojiye bilimden siyasete kadar birçok alanda herkesin dilinde bir Z Kuşağıdır gidiyor. Birileri Z Kuşağını en iyi kendilerinin bilip anladığını, Z Kuşağının kendilerinin siyasi, felsefi hareketlerini tercih ettiğini iddia ederken kimileri de “Z Kuşağı ne istiyor? Neleri takip ediyor? Onları motive eden, harekete geçiren, yönlendiren sihirli kavram ve tutumlar neler? Neden bizim hareketimizi tercih/takip etmiyorlar?” Sorularının cevaplarının peşinde…

Ülkelerin geleceğini teslim almak üzere olan bu kuşak ister istemez bütün ülkelerin bir şekilde gündemine oturuyor. Z Kuşağının bugüne kadar gelen kuşakların geleneksel örgüsünün dışına çıkması, Z Kuşağından sonra gelen Alfa Kuşağı ve sonrasında gelecek diğer kuşakların da bu yeni normalin ikliminde yetişecek olmasının yarattığı belirsizlik herkesi korkutuyor.

Türkiye özeline geldiğimizde ise genç bir nüfusa sahip olan Türkiye’de Z Kuşağının yakın dönem seçimlerinde oy veriyor/verecek olması ve artık hayatın içinde aktif rol almaya başlıyor oluşları; ince bir denge/denklem üzerinde seyreden Türk siyasi hayatında terazinin dengesini bozmaya aday bir pozisyonda… Diğer yandan; eğitimdeki başarısı/başarısızlığı aşikâr olan ülkemizde, Z Kuşağı bir tedirginlik kaynağı olmaya devam ediyor. Z Kuşağı dindar mı? Kindar mı? Laik mi? Deist mi? Tartışmaları bir türlü bitmek bilmiyor.

Şimdi gelelim Z Kuşağına: Kimdir bu Z Kuşağı?

Z Kuşağı, Milenyum Kuşağı denilen 1980-1994 yılları arasında doğan Y kuşağından sonra gelen ve 2012 sonrası doğan Alfa Kuşağı'ndan önce gelen 1995-2012 yılları arasında doğan kişilerden oluşmaktadır. Yani bugün aramızda yaşayan 09-26 yaş arası kuşağa, Z Kuşağı deniliyor.

Kuşakları bir bütün olarak ele almak, her zaman her koşulda doğru olmayabilir, bu kuşağın içerisinde de sosyo-ekonomik nedenlerle farklı özellikler gözlemlenebilir. Bizim daha ziyade bu kuşağın genel özellikleri, hayata, doğaya, insana, tarihe, topluma geleneksel algıların dışında bakışlarındaki ortak paydalarına odaklanmamız gerekiyor.

Z Kuşağının genelleştirilebilecek en belirgin özellikleri; otorite tanımamaları, yüksek özgüvene sahip olmaları, kararlı ve haklı oldukları konuda asla geri adım atmayan bir kuşak olmaları. Hiçbir şeyin imkânsız olmadığına inanan bir nesil olmaları. Sosyal medyadan örgütlenme, organize olma, gündem oluşturma konusunda oldukça başarılı olmaları. Kompleksiz ve açık sözlü oluşları. Birden fazla yabancı dil biliyor olmaları. Kıyafet konusunda şekilci olmamaları; rahat ve özgür kıyafetleri tercih ediyorlar. Birebir insan ilişkilerinde sosyal değiller, içlerine/odalarına kapanıklar. Teknolojiye bağımlılar. Bilgiye çabuk ulaşabiliyorlar. Hızlı ve analitik düşünme yeterliliğine sahipler. Becerilerini kullanma konusunda bireyciler. Tahmin edileceği üzere ekip çalışmasına yatkın değiller. Toplumsallaşma ve değerler, kurallar onları bağlamıyor. Ebeveynlerinin izinden gitmek istemiyorlar. İş takibi konusunda maalesef kararlı, sabırlı değiller. Rutin işlerden ve çalışmaktan çabuk sıkılıyorlar. Baskıya gelemiyorlar, rahatlar. Gayret, sabır, fedakârlık kavramlarına çok uzaklar. Görsellik ve emoji dilini tercih ediyorlar vb. uzayıp gidiyor.

Z Kuşağı hakkında birçok şey yazılıp çizildi. Çok sayıda görsel doküman hazırlandı. Kitaplar yazıldı. Bu kitaplardan biri de İstanbul Kültür Üniversitesi tarafından Türkçeye kazandırılan David ve Jonah Stillman imzalı “İşte Z kuşağı” kitabı.

Bu kitaba göre; “Z Kuşağı fiziksel yönü olan her şeyin (kişiler ve yerler gibi) dijital bir karşılığı olduğu dünyada doğan ilk kuşak. Onlar için gerçek ve sanal dünyalar doğal olarak iç içe geçmiş. Sanal dünya sadece onların gerçekliğinin bir parçası.” Z kuşağında sürekli bir şeyleri kaçırma korkusu var. Tüm yeni akım ve rekabetleri yakından takip etmek istiyorlar. Doğru yönde ve yeterli hızda ilerlemedikleri zaman ise endişe duyuyorlar. Ebeveynleri olan X Kuşağından geleneksel yolları izlememeyi öğrendiler. Youtube ile büyüdükleri için ise her şeyi kendi başlarına yapabileceklerini düşünüyorlar. Z kuşağı da film, televizyon, müzik, sinema ve spor ünlüleri tarafından etkileniyorlar. Z kuşağının “internet ünlüleri” var. Youtuberları var. Youtube ünlüleri, Z Kuşağı için normal ünlülere göre daha popüler. Heyecan yaratıyor, eğlendiriyor, odasından bile çıkmadan ünlü oluyorlar. Z Kuşağı fiziksel olanla dijital olan arasındaki bariyerin kalktığı adına “fijital” denilen dünyada yaşıyor. Telefon ve bilgisayarın içinde yaşayan, orada nefes alan bir kuşakla karşı karşıyayız. Bu neslin fiziksel gerçekliğinin onları birebir yansıtmasa da dijital âlemde de bir izdüşümü var. Çoğunlukla görsel iletişimi tercih ediyorlar. Kelimelere uzaklar.

Z kuşağının geleneksel tutumlara aykırı durumunu zihninizde biraz somutlaştırmak için Türkiye’den ve dünyadan biri iki örnek verelim.

Birincisi Türkiye’den; 19 yaşında iken paylaştığı “Bugün Cumartesi yarın Pazar sonra pazartesi olucak” twitine 32 bin civarı beğeni alan şarkıcı Aleyna Tilki. Kendisi şu an 21 yaşında. Şarkıcının aynı yıl içerisinde daha önceki aylarda paylaştığı “İnsan olduğum için çok kısıtlanıyorum şu annnn. İnsan olmak çok sıkıcı” twiti de basında epey gündem olmuştu. Anlamakta, algılamakta zorlandığımız bir durumla mı karşı karşıyayız? Marjinal ifadelerin prim yapması üzerine bir imaj çalışması mı? Şöhretin ağır yükünü kaldıramamak mı? O kısmı meçhul… Ama bildiğimiz bir şey varsa o da ilk twiti beğenen 32 bin kişinin varlığı…

İkincisi Kolombiya’dan; geçtiğimiz günlerde basında da yer alan “Kolombiya'da Z Kuşağı İsyanı” başlıklı haberler:

Bu gösterilerin sürprizi Kolombiya’da sağın kalesi olarak adlandırılan yerlerde bu protestocuların destek bulmuş olmasıdır. Hükûmet kanadı, olayları ”terörist işi” olarak adlandırdı. Hükûmeti haklı kılan sebep ise Kolombiya’daki FARC ve ELN gibi terör gruplarının bu eylemlere destek vermiş olması.

Akademisyen David Graaff, Kolombiya’daki protestocularla ilgili olarak: “Bu gösterilerin en büyük özelliği ise, katılanların çok çok genç olması. Mesela Bogota ile Medellin arasındaki otobanları kesenler, barikatlar kuranlar arasında 30'undan büyük insan göremezsiniz ve çok büyük çoğunluğu 20 yaşlarında. Çünkü onların, hiçbirinin, geleceği yok. Okullara gidiyorlar, üniversiteleri bitiriyorlar ama gidip ‘call center'da çalışmak dışında hiçbir şansları yok. Geleceklerine ilişkin hiçbir umutları yok. Bu isyan onların. Çünkü onların sesine kimse kulak vermiyor." açıklamasını yaptı.

David Graaff’ın bu sözleriyle yazımıza bir düşünme molası veriyoruz. Bir başka Z Kuşağı yazımızda konuya devam edeceğiz inşallah…