"Koronavirüs ile mücadele kapsamında normalleşme takvimi başladı. Tam olarak normalleşmeye ne zaman geçebiliriz? Maskesiz günler ne zaman gelir?" sorusu üzerine Erdoğan, maske, mesafe, hijyenin önemine vurgu yaptı.

Sosyal mesafenin korunması halinde maskeden de kurtulmanın mümkün olacağına işaret eden Erdoğan, sosyal mesafenin şart olduğunun altını çizdi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın kısa bir süre sonra açıklama yaparak, "Şu tarihten itibaren, şu şartlarda sosyal mesafeye dikkat edildiği takdirde maskeyi de çıkarabiliriz." diyeceğini belirten Erdoğan, 1,5 metrelik mesafe korunduğunda maskenin çıkarılabileceğini kaydetti.

Erdoğan, şu anda 50-55 yaş üstü ile alakalı aşıların geldiğini dile getirerek, "Bu aşıların gelişiyle 50-55 yaş üstüne aşıyı yoğun bir şekilde yapmaya başlayacağız. Aşıları yoğun bir şekilde yapmamız halinde, zaten ciddi manada bir korunma sürecini tıbben de almış olacağız." dedi.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

MASKESİZ GÜNLER NE ZAMAN BAŞLAYACAK?

Malum, maske mesafe hijyen. 3 başlık söz konusu. Sosyal mesafe maske önem arz ediyor. Sosyal mesafede gündemimizde yerini koruduğu zaman arada mesafe korunması halinde maskeden de kaçabilmek, maskeden de kurtulmak mümkün olur. Bu da tabi 1,5 metreydi. Buna dikkat edildiği zaman kurtulmak mümkün. Ama sosyal mesafe şart. Bakanımız kısa süre sonra bununla ilgili açıklamayı yapacak. Bunu dünde kendisi açıklamasını yaptı. Biz de toplantılarda arkadaşlarımızla onu konuşuyoruz. 1,5 metre mesafeyi koruduğumuz takdirde, maskeyi çıkarabiliyoruz. Ama buna dikkat etmeliyiz. Gerçekten yaş itibariyle yaşlı insanlarımız var. Onlarda bundan ciddi manada sıkılıyorlar. Onlara hak vermemek mümkün değil. Yarın bende bundan dolayı eleştiri alabilirim. 3 başlığa dikkat edeceğiz. Sosyal mesafeye dikkat edersek maskesiz devam edebiliriz. Ciddi manada aşımız geliyor. Aşılarımızın gelişiyle birlikte 50-55 yaş üstüne de yoğun bir şekilde yapmaya başlayacağız. Aşılarla birlikte ciddi manada korunma sürecini tıbben de olmuş olacağız. Ben 3 aşımı oldum, bir de antikor yükseldi mi yükselmedi mi bununla ilgili adımı attım

YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI

Ben şimdi detaya girersem, Cumhur İttikakı'ndaki ortağımıza yanlış yapmış olurum. Anayasa çalışması yapan ekiple bizim heyetimiz, 128 madde üzerinde oturup çalışma yapacak. Çalışmadan sonra çıkarılması gereken, ilave edilmesi gereken ne gibi maddeler vardır bunu konuşacağız. Tamam dediğimiz anda Devlet Bey'e çalışmamızı takdim edeceğiz. Ayrıca Devlet Bey'in bize yollayacağı çalışmaya bakacağız. Bu çalışmaları yapan arkadaşlarımız içinde sosyologlar, psikologlar, tarihçiler hepsi var. Bunlarla birlikte ortak bir çalışma yürütmek istiyoruz. Onun için adeta anayasa bilim kurulu oluşturma içerisine girdik. Bu konuyla ilgili olarak da en geniş anlamda uzlaşı sağlayalım. Bunun neticesinde meydana gelen hazırlığımızı Cumhur İttifakı'na sağlayalım.

'MİLLETİMİZ KOALİSYONLAR DÖNEMİNE DÖNMEYİ İSTEMİYOR'

Millet İttifakı neyi neyle yapacak? Kimi kimle bir araya getirecek? Hazırlayacakları anayasa metni, nasıl ortaya çıkacak düşündürücüdür.
Millilik olmayacak, yerlilik olmayacak. Dağdaki PKK'lıyla mı milli anayasa yapacaksınız? Bu milletin anayasası dediğiniz zaman bunun bir defa milli, yerli bulgusu olması şart. Bunu da zaten çalışmalar esnasında görmek mümkün olacak. Çözüm çalışmalarını yaptığımız zaman bunların uzantılarıyla o çalışmalarda birlikte olduk. Milletin dertleriyle bir arada olmak var ya da yok. Bunların yapacakları çalışmadan rahatsız değiliz, varsın yapsınlar. Parlamenter demokrasi dendiği zaman artık bizim için mazi oldu. Millet için de mazi oldu. Bu dönemleri yaşayan, AK Parti'yi tek başına iktidara getiren milletimiz oldu. O zaman şu anki mevcut sistem yoktu. Halkımız %34 küsürle bizi Parlamentoya gönderdi. Tek başımıza iktidar olduk. Kim vardı parlamentoda CHP vardı. Çok başarılı adımlar atarken, o dönem içerisinde biz süreci rahatlıkla işlettik. Bir sonraki seçimde de parlamenter sistemle gittik. Ama bizim oyumuz yine arttı. 2 parti değil 3, 4 parti oldu. Ama biz yine açık ara önde olduk. Şimdi yine çok farklı yere gidiyor. Ne oldu, Türkiye çok partili sistemden verim alamıyor. Koalisyonlar dönemine dönmeyi milletimiz asla istemiyor. "Kurtulduk bundan, başımızı belaya sokmayın" diyor.
 




'KORONAVİRÜS SALGININDA HIZLI KARARLAR ALABİLDİK'

Sağlıkta, adalette, ulaşımda attığımız adımlarla Türkiye değişim süreci yaşadı. Türkiye'nin 26 havalimanı vardı 57 havalimanına çıktı. Bu tabi Türkiye'nin refah düzeyinin yükseldiğinin alametidir. Biz bunu çok partili dönemde yapmadık, aksine AK Parti iktidarıyla yaptık. Şimdi Cumhur İttifakı'yla biz öyle bir sistem kuralım ki gelişmiş ülkelerin sistemini kullanalım. Uluslararasında hızlı ve etkin kararlar alma kabiliyetini kazanmış oldu. Yeni sistem sayesinde koronavirüs salgınında hızlı kararlar alabildik. İstanbul'daki Atatürk Havalimanı'nın içinde bin 8 odalı hastaneyi kurduk. Bu hastanede 5 dakikada uçak inecek, odaya gelecek, ameliyat haneleriyle her şeyiyle mükemmel. Sancaktepe'ye de hastane yaptık. 45 günde biz bunları yaptık. Bütün tıbbi en ileri teknoloji neyse onların hepsi var. Buraların bir özelliği de şu: Bütün cihazlara varıncaya kadar en ileri teknolojiyle hepsi var. Aynı teknoloji Atatürk Havalimanı'ndaki hastanede de var. Çam ve Sakura Hastanesini Japonya başbakanıyla açtık. ABD'de en büyük hastane Cleveland'dadır. Bize yakışan nedir onu da geçmektir. Onu da geçtik. Şimdi onlar buraların metini duyuyorlar. Buraları gezdikten sonra "biz geri kalmışız" diyorlar.

'DOKTOR AÇIĞIMIZI KAPATMAYI HEDEFLİYORUZ'

Şu an daha biz büyük şehirlerimizde tamamını gerçekleştiriyoruz. Bütün şehirlerimizde bu hastaneler olacak ki bütün ülkeyi kucaklamış olalım. İlk hastaneyi Yozgat'ta yapmıştık. Şu anda bu şehir hastanelerimiz yapımları hızlı bir şekilde devam ediyor. Çam ve Sakura içerisinde ayrı bir yere sahip. Ankara'yı bir düşünün, Ankara'daki şehir hastanemiz olmamış olmasaydı. Orta Anadolu'da korona döneminde bir çok açığımızı gideremezdik. Bilkent'teki bu hastane birçok sorunumuzu çözmemize vesile oldu. Şimdi orası bitmek üzere. İnşallah bu yıl sonunda onu da açacağız. Bunlara sorarsanız Ankara'nın kasap olduğunu zannederler. Burası Başkent yakışan neyse onu yapacaksınız. İstanbul'da saydıklarım dışında bir şehir hastanesi de orada yapıyoruz. Proje hazır, ihalesini yapıp orayı da yapacağız. Rabbim tabi ki hastane kapısına düşürmesin, eksikliğini de vermesin. Bizim ciddi manada doktor açığımızı azaltmamız lazım. Maalesef, geçenlerde doktor arkadaşımız bıçaklanarak yaralandı. Kendisini aradım. 2 yıl kalmış uzman olmasına tedavi ettiği hasta gelip kendisini bıçaklıyor. Bu doktor açığımızı kapatmamız içinde tıp okullarına büyük iş düşüyor. Her siyasi partinin kendine ait hedefleri vardır. Bizim de hedefimiz bu. Parlamenter sistemi biz geride bıraktık. Biz şimdi yeni bir şeyler söylemenin hedefi gayreti içerisindeyiz.

'ALT YAPIYA ÖNEM VERMEYE DEVAM EDİYORUZ'

128 milyar dolar nereye gitti? Merkez Bankası'nın parasının nereye gittiği sorulur mu? Bunlar hesap kitaptan anlamazlar. Bu kadar çalışma, alt yapı, geçirdiğimiz depremler. 'Bu harcamaları nereden yaptınız?' diye soran oldu mu? Malatya, Elazığ, İzmir depremleri... Buralara parayı nasıl buluyorsunuz diye soruyorlar mı? Alt yapısı olmayan bir ülkenin üst yapısı her zaman tehdit altındadır. Türkiye altyapısı çürük bir ülke konumunda. Altyapıya önem vermeye devam ediyoruz, çünkü hayatımızı özgüvenli bir şekilde sürdürelim.

MUHALEFETTE CUMHURBAŞKANI ADAYI TARTIŞMALARI

Bizim sahada böyle bir tartışma adım yok. Cumhur İttifakı olarak partimizin içinde karar belli. Öbür tarafta MHP'de de Bahçeli bu konuda kararlarını başından itibaren açıkladı. Bizim bu dayanışmamız kararlı bir şekilde yürüyor. Sıkıntı diğer tarafta. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar, bizi ilgilendirmiyor. 

'KİMSE TÜRKİYE'Yİ KÖŞEYE SIKIŞTIRAMAZ'

Özellikle ön hazırlıklarımızı yaptık. Kendisi ile yapacağımız görüşmede, Türkiye-ABD ilişkileri niçin gerilim safhasında soracağız. Sizden önce demokratlarla çalıştık. Ama böyle bir görünüm olmadı. Bush'la çalıştık, Obama ile çalıştık ama bunların hiçbiriyle böyle bir gerilim yaşamadık. Ardından Trump ile çalıştık ve hiçbir gerilim yaşamadık. Aksine telefon görüşmesinde huzurluyduk, rahattık. Şu toplantıda buluşuruz gibi bu konuşmaları yürüttük. Tabi Biden ile bu görüşmeler böyle olmadı. Şimdi NATO zirvesinde görüşeceğiz. Şimdi bu gerilimin sebebi ne. Sözde Ermeni soykırımı. Artık bıktık ya. Senin bütün işin bitti de Ermenilerin avukatlığına mı soyunuyorsun? Bırak bu işi tarihçiler, hukukçular çalışsın. Şu anda ortada herhangi bir şey söz konusu değilken, kalkıyorsunuz bunu gündeme getiriyorsunuz. Yıllar geçti, Minsk 3'lüsü olarak bir Azerbaycan sorununu çözemediler. Yıllar geçti. En sonunda Azerbaycan kendi göbeğini kendi kesti. Burada hiç alakası olmayan Türkiye'yi böyle bir konunun içine niye atarsın? Yapmak istediğin bir şey var, NATO'da bir ortağın olarak gel bu işi çalışmaları yaptırtalım ondan sonra konuşalım. Böyle bir şey yapmayın soykırım diye atacaksın önümüze karar vereceksin. Senden önce ABD'li yöneticiler bu işi bilmiyordu. Ama hiçbiri bu sözleri kullanmadı. Biz buna üzülüyoruz. Bunlara biz alıştık. Hep bu tür şeyleri yaparlar. Sağdan soldan dolaşmaya çalışırlar. Türkiye bunlara alışık. Türkiye bir kasaba devleti değildir, kimse köşeye sıkıştıramaz. Avrupa'da güçlü görünen devletlerin hiçbiri NATO'daki görevlerini Türkiye gibi yerine getirmiyor. Artık yeni bir Türkiye var.

'TÜRKİYE'NİN İÇİNDE OLDUĞU NATO GÜÇLÜDÜR'

ABD kesinlikle bunları görmezden geliyor. Kendilerine defalarca yazılarla belirtmemize rağmen, ABD "Hayır biz ne dediysek odur" diyerek yoluna devam ediyor. Brüksel'de NATO zirvesinde bu konuyu gündeme getirmek işlerine gelmeyebilir ama biz ne söylenmesi gerekirse söyleriz. YPG/PKK konusunda da kalktılar, ABD'de misafir ettiler. Görsel olarak kendilerine hepsini anlattık. FETÖ'yü görsel olarak anlatmamıza rağmen, "Yok öyle değil, böyledir" diyorlar. Bunun bir tanesi FETÖ ile mücadele, bir tanesi YPG ile mücadeledir.
YPG'nin PKK ile ilişkilerin belgelerle ispat ettik. Buna rağmen "ilişkisi yoktur" diyorlar. Bizim müttefikimiz ise bizim yanımızda mı yer alacak, teröristlerin yanında mı yer alacak? Maalesef teröristlerin yanında yer alıyorlar. Trump göreve geldiğinde, binlerce TIR Kuzey Suriye sınırına geldi. Bunları terör kamplarına yerleştirdiler. Bütün bu silah, mühimmatları bu teröristler kullanıyor.  Bütün bu petrol kuyularını o teröristlere kullanma imkanı verdiler. Sonra, "Bu petrol kaliteli petrol değil" diyerek savunmaya kalkıştılar. Terör örgütü mali noktadaki imkanları buradan elde ediyor. Pentagon 850 milyon dolar bütçesinde YPG'ye ayrılan para. Destekleri resmi olarak devam ediyor. Şimdi Biden döneminde de bu terör örgütüne destekler devam ediyor, devam edecek. ABD'den bir yayın grubu geldi, bu konuları konuştuk. Adamlar "haklısınız" dediler. Hak veriyorlar. NATO'daki ortaklarımızın Türkiye'ye bakışını orada ister istemez sorgulamamız lazım. Biz bugün eğer ilk 5 ülke hangisi dense bunun bir tanesi Türkiye'dir. Kim ne derse desin. Türkiye TSK olarak biz güçlüyüz. Bu konuda Türkiye'nin içinde olduğu NATO güçlüdür. Stoltenberg bunu devamlı söylüyor. S-400 konusu gündeme geldiğinde de Stoltenberg, "Biz hiçbir müttefikimizin kullandığı silaha karışmayız" açıklamasında bulunmuştu. Biz eğer S-400'ü aldıysak durup dururken almadık. Buna ihtiyacımız olduğu için aldık. Bu sonra gündemden yavaş yavaş düştü. Bunun yanında Türkiye'nin kendini koruma hakkı yok mudur.




'MACRON'UN SURİYE'DE LİBYA'DA KİMLERLE İŞ TUTUĞUNU BİLİYORUZ'

Kıbrıs'ın AB içerisinde Kıbrıs ile ayrışma sürecini bilmez. Bunların içerisinde hiçbirisi bu ayrışma nasıl oldu, görüşmeleri nasıl oldu? Hiçbirini bilmez. Bunu bilen tek lider var benim. Şöyle oldu desek Miçotakis bile bilmez. Bir kişi var ki AB'den o Avrupa Birliği adına katılmıştı. O sağ olsun gittiği her yerde açıklamıştır. Biz bu çalışmaların hepsini yaşadık, gördük. Hepsini önlerine koyacağız. Bu toplantıdan sonra Rumlar ve Yunanlılar masadan çekiliyordu. Annan, "Hayır masadan çekilemezsiniz" dedi. O toplantıdan sonra referandum var. Kıbrıs'ta yapılan referandumdan sonra Kuzey'de evet çıktı. Daha sonra gidip Güney'i AB'ye aldılar Kıbrıs'ı dışarıda bıraktılar. Kuzey Kıbrıs'a ödemeleri gereken paralar vardılar yerine getirmediler. Kıbrıs'ın etrafındaki bütün doğalgaz yataklarla ilgili hakkınız var mı yok mu? Onda bile buradan gidin diyecekler. Macron, 'NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti' dedi. NATO herhalde bu laf için hesaba çekmesi gerekir. Macron'un da Suriye'de ve Libya'da kimlerle iş tuttuğunu biz iyi biliyoruz.

'CUMA BİR GÜNÜ MÜJDE AÇIKLAYACAĞIZ'

Tabi Bayraktar devletin bir kurumu değil. Sadece devletle özellikle bu tür talepler geldiğinde izin konusunda bazı görüşmeler yaparlar. Çünkü Türkiye'ye kim hasımdır değildir. Ona göre görüşme yaparlar ve adım atarlar. Bu etabın 2 yönü bitti. Birinci etabı İHA'ydı, ikinci etabı SİHA'ydı. Şimdi üçüncü bir etap var, Akıncı. O da en güçlü olanı. Şu anda ondan çok SİHA ve İHA'yı pazara sürüyorlar. Polonya NATO ülkesi olarak bu alımı yapmakla, Bayraktar bu ürünleriyle NATO piyasasına girmiş oluyor. İmzalar atılmış bulunuyor. Kalkıp Türkiye'den nasıl SİHA alıyorsunuz diyebilirler. Ama Duda bunu çok beğendi. Tabi 24 SİHA için imzalar atıldı. Ciddi bir adım olmanın ötesinde kendi segmentinde çok çok başarılı. Bu başarısını da Libya'da Azerbaycan'da gösterdi. Türkiye artık bu mühimmatı üretiyor. Mühimmatı devletin kendi kurumları üretiyor. Her yönüyle bitmiş vaziyette. Orada açılışını yapacağız. Cuma günü Zonguldak'ta bir müjde açıklayacağız. Zonguldak'ta Uzun Mehmet Camii'nin açılışını yapacağız. Oradan da Kanuni sondaj gemimizle bağlantımızı kuracağız. Oradan açıklamamızı yapacağız. Filyos Limanı'nın açılışını yapacağız. Bir diğer şey de aynı gün açılış platformu içerisinde yeni modern maske fabrikasının da açılışını yapacağız. Türkiye yatmıyor, Türkiye çalışıyor, AK Parti çalışıyor.

TÜRKİYE-MISIR İLİŞKİLERİNDE SON DURUM

Bizim için Mısır dünün bir ülkesi değil. Türkiye ve Mısır halklarının tarihten gelen gönül ve kader birlikleri var. Devletler arası ilişkilerimiz bu temelde ilerliyor. Başlayan görüşmeler genişleyerek devam ediyor. Mısır'la Libya'dan Doğu Akdeniz'e kadar geniş işbirliğimiz bulunuyor. Biz bakanlarımıza görüşmelerimizi yapabilirsiniz diyoruz. Ticari alanda işi ilerletmemiz lazım. Kazan kazan esasına göre münasebetlerimizi ilerletmektedir. Bu çalışmalarımız aynı şekilde devam ediyoruz. Bu durum Körfez ülkeleriyle de yapılmaktadır. Bizim Mısır halkıyla olan ilişkimiz Yunan Mısır halkıyla ilişkilendirilemez. Bunu Yunanlı farklı alır biz farklı alırız. Ben Mısır halkını iyi bilirim. Bağlantılarımızın kültürel yönü çok çok bağlantılıdır.

'MAHMUR'U KANDİL KADAR ÖNEMSİYORUZ'

Yaklaşık 40 yıldır bölücü terör örgütüyle mücadele var. Bir süre önce terörü topraklarımızda karşılamış, sonra yerinde müdahale etme adımı atmıştık. Bunda çok ciddi başarılar sağladık. Çift Kandil var. Birincisi İran, ikincisi Irak. İkinci Kandil hedefe konuldu. Bunları ciddi manada korku sardı. Iraklı kardeşlerimize, "Bu işi hakkıyla yapın, yapmayacaksanız biz gelip vuracağız" dedik. Terörle mücadelede bekleyen bir Türkiye değil, arayan bulan yok eden bir Türkiye gerçeği var. Kandil bataklığı da asla mikrobu yaymayacak ve bu kararlılıktaki Türkiye'yi göreceklerdir. Türkiye Cumhuriyeti, komşularının sınırlarına saygılıdır. İlk defa söyleyeceğim. Mahmur meselesini de artık Kandil kadar önemsiyoruz. Çünkü Mahmur, Kandil'in kuluçka yuvasıdır. Biz bunun üzerine gitmezsek, bu kuluçka yuvası sürekli üretmeye devam edecektir. BM temizlemezse biz temizleriz. Bu işin başka yolu yok. Kandil'e sadece Diyarbakır'daki çocuklar da gönderilmiyor ki. Artık bunu nereye kadar sabredeceğiz. Teröristler için artık hiçbir yer güvenli değil. Terör örgütünün kandırmak istendiği gençlere seslenmek istiyorum; Gelin Türkiye'ye sığının. Türkiye'nin her zaman kapıları açıktır.

ABD'Lİ CEO'LARLA GÖRÜŞME

Görüşmeyi yaptığımız 30 civarında şirketti. Hemen hemen hepsinin Türkiye'de yatırımları var. 20-30 yıl Türkiye'de olan firmalar var. Uçak firmalarından tutun, Pepsi'ye varana kadar birçok firma var. Bu konuda buluşmaya katıldılar ve adımlarını Amazon gibi daha da atmak geliştirmek üzerinde durdular. Biz de "Kapımız açık, yatırım destek ofisimiz emrinizde. Bizde size her türlü desteği vermeye hazırız" dedik. Uzun bir görüşme oldu. Bu görüşmenin devamını da koronadan sonra kendileri de ABD'de yapılmasını istediler

'YIL SONUNA KADAR DESTEK 104 MİLYARI BULACAK'

Dün akşam zaten bütün ilave tedbirlerin paketini açıkladık . Salgın döneminde insanlarımızın güvenliğini, işini aşını sağlamak için devletimiz her şeyi seferber etti. Bu dönemde destek yıl sonunda 104 milyar lirayı bulacak. Diyorlar ki esnafa ne yaptınız? Esnafımıza 1 milyon 200 bin esnaf bu destekten yararlandı. Bunlar hepsi bu desteğin, sosyal destek programları 7 milyon haneye çeşitli defalar nakit yardımları gerçekleştirdik. Bu ödemelerin tutarı Haziran sonunda 181 miyar liraya ulaşacaktır. Mesela yaklaşık 400 bin firmanın 8 milyon vatandaşımızın faydalandığı uygun maliyetli kredilerin tutarı 315 milyar lirayı aştı. Bunu kamu bankaları veriyor. Tarım kredi kooperatiflerin vergi ve sigortalarını erteledik. Borçlarını yeniden yapılandırdık. Bunları biz yaptık. Ama nankörlüğün boyutu yok. 2021 yılı için bu büyüme güçlü bir başlangıç oldu. Hep söylerler ya vatandaşın cebine ne girdi? Siyasetin içinde olmasan bunlara cevap veririm de. Bunlar kalıbının adamları değil. Bu yılın ilk çeyreğinde Avrupa'nın en hızlı büyüyen ülkesi biz olduk. Bu da Türkiye'nin nereye gittiğini gösteriyor. Öncü göstergeler yılın 2. çeyreğinde de güçlü bir büyüme olacağını ortaya koyuyor. Bugün Merkez Bankası başkanıyla görüştüm. Bizim faizleri düşürmemiz şart. Onun içinde Ağustos-Temmuz aylarını bulacağız ki faiz düşmeye başlasın. Biz faizleri yatırımların, maliyetlerin üstünden kaldırırsak, orada da bir rahatlama dönemine gireceğiz. Tüm mesele maliyet faizden o yükü kaldırmaktır.

'TURİZMDE BİR HAREKETLENME GÖRÜYORUM'

Şu anda da yatırım artıyor. İstihdam artıyor. Bu işsizliği aşağı çekecek. Mevsimsel işsizliği ortadan kaldıran da turizmdir. Kültür Bakanı Almanya ve Rusya'da görüşmeler yaptı. Şimdi Brüksel'de Boris'le görüşmem olacak. Bunların yanında daha çok turist hangi ülkelerden geliyorsa onları sıkıştırıp görüşmeler yapacağım. Turizmde İnşallah bir hareketlenme görüyorum. Rusya, Almanya olsun bütün buralardan olumlu sinyaller alıyoruz. Bu aralar yerli turizmle bağlantılar başladı. Karnelerle alakalı süreç 18'inde başlayacak. Daha sonrada turizm artacaktır.

TAKSİM CAMİİ'NİN AÇILIŞI

Tarihçesine baktığımız zaman Taksim Camii'nin yapımında kimlerin ismi yoktur ki. Merhum Vehbi Koç'un, Demirel'in, Hasan Paşa'nın Mehdi Sungur Paşa'nın. Bütün bunların gayretleri emekleri var. Şuanda aklıma gelmeyen birçok isimler söz konusu. Orada cami diye bir şey yoktu zaten. Ufacık mescit diyelim. Yağmur çamur demeden gazeteler seriliyor, sıkışılarak yapılıyor. Ben Kasımpaşa çocuğuyum. Oralar benim her an gözlerimin önünde olan yerlerdi. Özellikle sur yapıya Altan Elmas kardeşlere şahsım adına teşekkür ediyorum. Onlar müsaade ederseniz biz yapalım. Böyle bir şeye talip oldunuz, peki siz yapın. Mimar oldukları için işe çok farklı girdiler. Çok özenle çalıştılar. Bu muhteşem eseri kısa zamanda bitirdiler ve tüm İslam dünyasına milletimize kazandırmış oldular.

MARMARA DENİZİ'NDE SALYA İSTİLASI

Bu konuda bizim de yapmamız gereken işler var. Ama bütün Belediyelerin, özellikle kıyıları olan belediyelerin yapması gereken önemli işler var. Başta İstanbul Büyükşehir belediyesi, burada paslaşarak yapmamız gereken işler olabilir. Ergene'de göreve ilk geldiğimiz günden bu yana çok çalışmalar yaptık. Ancak şimdi bir şeylere benziyor. Ama CHP'li Belediyeler olduğu için atık suları temizlemiyorlar. Adeta suyun kendi nevi şahsından da kaynaklanan, oradaki gelen atıklar da var. Şu anda Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın çalışmaları var. Üniversitelerle ortak çalışmalara girdiler. Bunu çözeceğiz. İstanbul Belediyesi'nin eline bırakamayız. Antalya'ya gidiyorsunuz orada da var. Muğla'ya gidiyorsunuz orada da var. Bunların hepsi bir yerde ülkemizin sorunu. Kalkıp da bu belediyenin şu belediyenin sorunudur diyemeyiz. İmkanları yoktur. Ama biz bu işi eninde sonunda halledeceğiz.

KANAL İSTANBUL

Süreç yaklaşık 11-12 yıldır ilerliyor. O günden bu güne işleyen süreç. Şu an oradaki zat bu işleri kavrayamamış. Bu işler için deli divane olmak lazım. Benim ortaokul çağım, Kasımpaşa'dan Fatih'e gidişim. Oradan sandala biner Fener'e geçerdik. Orada 3-4 tane gemi bağlıydı ve arasından geçerdik. O zamanlar yavaş yavaş kara bağlamaya başlamıştı. Artık balçıklar yüzeye vurmaya başlamıştı. Öyle bir zaman oldu ki Eyüpsultan'ın karşısında Halıcıoğlu karasal hale gelmişti. Ben Belediye Başkanı oldum. Yaptığımız ilk iş bu kara parçalarını temizlemek oldu. İSKİ'nni başına Veysel Bey'i getirmiştim. Çalışma başlattı. Bu karaparçalarının tek çözümü vardı. Bazı üniversiteler burayı doldurmak lazım dedi. Ama bizim derdimiz burayı temizleyip, çıkan çamuru buradan alarak göndermek. Hakikaten bir Türk firması bu işe talip oldu ve anlaştık. Pompaj sistemi ile oradaki balçığı, Alibeyköy'de taşocağına pompaj sistemiyle gönderdik. Oraya gönderiliyor, tülbent gibi bir uygulamadan su geri geliyor, çamur orada kalıyor. Yaklaşık 600 metrekarelik bir oyun alanı yaptık. Vialand denilen yer. Ve bu bir çevrecilik eseridir. Sayın Başkanın orayı görmesi lazım. Bunu nasıl yaptılar? O Haliç kokmuyordu. Ama yeni yönetim geldi kokmaya başladı. Haziran ayının sonunda Kanal İstanbul için ilk köprünün temellerini atıyoruz. Çünkü 6 tane köprü yapılacak. Ardından 5 köprü temeli daha atılacak. İSKİ'nin deprase edilecek borularının çalışmaları yapılacak. Ben size bir müjde daha vericem. Bu kanalın 2 tarafından 250 bin konut, bu şehir içinde şehir oluşacak. 200 bilim adamıyla çalışmaları yürüttük. Bu çalışmaların neticesinde kültürel değerlerin korunmasına yönelik bir rapor istedik. Yerli yabancı burada güçlü bir adımı atalım dedik.

'BÖYLE SALDIRMAKLA BİR ŞEY ÜRETİLMEZ'

Onların hayatı bu. Sorsanıza bunlara köşenizde, sizin karanlık da olsa bir eseriniz var mı? Şuanda bu yapılan eserler 1: Bu yapılan konutlardan geri dönüşüm olmak üzere imkan sağlanabilir mi? Sağlanır. Bu müteahhitlik firmaları diyecekler ki bu konutlardan elde edeceğimiz gelirle bunu yapımını üstleneceğiz. Biz kaynakların yapılandırılmasından yanayız. Şimdi biz Marmaray'ı yaptık dimi. Denizin altından gidiyor. Aynı anlayışla yaptık. Avrasya'yı da öyle yaptık. Ama bunların kafası basmaz. Yok böyle bir araştırma. Ben ekonomistim. Kaynak üretmek nasıl olur. Böyle saldırmakla bir şey üretilmez. Bir yol yap. Biz geldiğimizde 23,5 milyar dolar borç vardı. 2013'TE IMF'ye tüm borçları ödedik ve ilişkimizi kestik.

HAYVAN HAKLARI KORUMA KANUNU

Bu yasa ile ilgili olarak arkadaşlarımızın yoğun bir çalışması oldu. Bu işi bir yere kadar Özlem Hanım yürüttü. Şu anda da iş Meclisimizde detay kanunlaşma aşamasında yürüyor. Zaman zaman TV ekranlarında öyle sahneler görülüyor ki insan yıkıma uğruyor. Diyelim biz de 15-16 tane var. Nereden kaynaklanıyor. Gittiğimiz birçok yerde bana hediye ediliyor. Bana hediye edilince ya bakıma alacağım ya hediye edeceğim. Geçen hafta merkez yürütme kurulunda görüştük. Artık bu işi hızlandıralım diye. İnşallah başaracağız. Sevilmeyecek gibi değil. Bazen bu pitbull cinsi köpekler ürkütüyor.