Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü öğrencisi Pınar Gültekin, 16 Temmuz'da kayboldu. Ailesinin başvurusu üzerine jandarma ve polis ekipleri, arama çalışması başlattı. Yapılan çalışmalar sırasında gözaltına alınan genç kızın eski sevgilisi Cemal Metin Avcı, Pınar'ı çıkan kavgada boğarak öldürdüğünü, cesedini bağ evindeki varile koyup, yaktığını, üzerine de beton döktüğünü itiraf etti. Avcı'nın gösterdiği yerde bulunan varilde, Pınar'ın kısmen yanmış cesedine ulaşıldı. Pınar, memleketi Bitlis'in Hizan ilçesinde toprağa verildi. Adliyeye sevk edilen Cemal Metin Avcı, çıkarıldığı mahkemece 'canavarca hisle ve eziyet çektirerek adam öldürmek' suçundan tutuklandı. Muğla Jandarma Komutanlığı ve Akyaka Jandarma Karakol Komutanlığı ekipleri, yaklaşık 3 ay süren çalışma sonunda, HTS kayıtlarından, tutuklu şüpheli Avcı'nın kardeşi Mertcan Avcı'nın telefon sinyallerinden, ağabeyiyle aynı zamanda bağ evinde olduğunu tespit etti. Gözaltına alınan Mertcan Avcı da sevk edildiği adliyede, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Cemal Metin Avcı, 'canavarca hisle adam öldürme' suçundan, kardeşi Mertcan Avcı da 'yardım ve yataklık' suçundan hakim karşısına çıktı. Muğla 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ilk duruşmaya koronavirüs önlemleri kapsamında sınırlı sayıda izleyici alınırken, davayı izleyenlere dezenfektan sıkıldı. Duruşmaya tutuklu sanıklar Cemal Metin Avcı ve kardeşi Mertcan Avcı, öldürülen Pınar Gültekin'in babası Sıddık Gültekin ve annesi Şefika Gültekin ile tarafların avukatları katıldı. Gültekin ailesinin avukatı, Pınar Gültekin'in anne ve babasının da olaydan zarar gördüğünü gerekçe göstererek, müşteki olarak davaya müdahil olmalarını talep etti. Mahkeme talebi kabul etti.

'EV TUTMASINA YARDIMCI OLDUM'

Duruşmada ilk olarak katil zanlısı Cemal Metin Avcı söz alırken, Şefika Gültekin, 'Anlatmasın, istemiyorum' diye bağırdı. İşletmesini yaptığı kafeteryaya gelen Pınar Gültekin ile 2018 yılında tanıştıklarını belirten Avcı, "Ara ara da kafeye gelmeye başladı. Bir seferinde geldiklerinde bana Instagram'dan 'Burada sıkıldım, bana telefonunu versene' dedi. Bir gün bana 'Kafam güzel, beni eve bırakır mısın?' diye yazdı. 'Tamam' dedim ve onu aldım. Yolda alkol aldık. Evli olduğumu biliyordu. Arabayla yaylaya gittik. Biraz oturduk, ardından da birlikte olduktan sonra evine bıraktım. Sonra sürekli mesajlar attı. Çok pişman oldum, çünkü karımı seviyordum. Mesajlara geç cevap vermeye başladım. Geri çekildikçe o daha çok üzerime gelmeye başladı. Ailesinin maddi olarak yardımcı olmadığını söyledi. Bir daireye taşınmak istediğini, maddi olarak yardımcı olmamı istedi, ben de yardımcı oldum" dedi.

'SİM KARTINI DİŞLERİMLE KIRARAK ATTIM'

Gültekin tarafından uygunsuz fotoğraflarının çekildiğini iddia eden Avcı, kendisine şantaj yapıldığını söyledi. Avcı, "Eve gittik. Şarap içiyorduk. Başım dönmeye başladı. Vücudum hareketsizleşmeye başladı. Bayıldım. Ondan sonra uyandığımda, Pınar beni kalkmam için sarsıyordu. Eşim aradığı için apar topar çıktım. Ertesi gün bana ne yaptığını sordum. 'Bunu sen istedin. Benden kurtulacağını mı sandın' dedi. Telefonunda hemcinslerimle müstehcen fotoğraflarımı gösterdi" dedi.

Mahkeme başkanının, "Bunları önceki ifadelerinizde neden anlatmadınız?" diye sorması üzerine Avcı, "Medya linç etmişti beni. Sonra anlatmaya karar verdim" diye cevap verdi. İfadesini sürdüren Avcı, "Benden sürekli para istemeye başladı. Aylık 10-15 bin lira para vermeye başladım. Dükkan cirolarından para verdim. Dükkan borçlarını ödeyemez oldum. Son zamanlarda talepleri çok arttı. Bir gün buluşup yayla evine gittik. Cebimden 20 bin lira çıkardım, ve fotoğrafları istedim. Benden araba istedi. Bana bağırarak, 'Karına söylerim' şeklinde sözler de söyledi. Çantasından bıçak çıkarınca kendimi korumaya çalıştım ve başına vurdum. Düştükten sonra bir kez daha vurdum. Başının altından kan akıyordu. Nefes almıyordu, boğazına sarılıp, sıktım. Yerde yatar vaziyette duruyordu ve 5-10 dakika hiçbir şey yapmadan bekledim. Herkesin öğrenmesinden çok korktum. Aklıma ailem geldi. Bahçedeki çöpleri ve benzeri şeyleri yakmak için kullandığımız varili evin içine getirdim. Pınar'ın da telefonunu alıp, benzin almak için aracıma bindim. Daha sonra Pınar'ın telefonunun, yaşadığı Akyaka Mahallesi'nden sinyal vermesi için oraya doğru yola çıktım. Akyaka Kavşağı'na vardığımda geçitten, yeni yapılan yerden geri döndüm. Akyaka Kavşağı'na 1-2 kilometre kala SİM kartı dişlerimle kırıp, dışarı attım. Muğla'daki evime gelerek, tişörtümü ve şortumu değiştirdim. Deterjan ile tişörtümü çitiledim. Ertesi gün de makinede yıkandı. Ardından benzinlikten iki adet 1,5 litrelik şişelerde benzin, aracıma da mazot aldıktan sonra yaylada bulunan eve döndüm" dedi.

'ÖLDÜRME AMACIM YOKTU'

Pınar'ın cesedini varile koyup, yaktıktan sonra palet yardımıyla evden çıkardığını anlatan Gültekin, ifadesinde ayrıca şunları söyledi:

"Döndükten sonra varili bahçeye çıkardım. Varilin içerisine biraz tahta parçası attım ve üzerine benzin döküp, yaktım. Benzini bir anda dökmemle alev yükseldi. Yan komşu Melek, alevleri gördü ve 'Ne yaptın, yangın çıkacak' dedi. Ben de plastik kasaları yaktığımı söyledim. Ardından iş yerime döndüm. Gece 23.00 gibi tekrar bağ evine gittiğimde varilin içerisine su dökerek söndürdüm ve varili palet yardımı ile üç basamak aşağıda, depo gibi olan bir yere koyduktan sonra tekrar iş yerime geldim. Pınar'ın telefonunu 3-4 parçaya ayırdıktan sonra Kötekli ve Yeniköy'de bulunan çöplere parça parça attım. Evime gidip yattım ve olanları kimseye anlatmadım. Ertesi gün yanlış hatırlamıyorsam maliyeye gittim. Öğleden sonra saat 15.00-16.00 gibi dükkandan yemek yemek için çıktım ve tekrar yaylaya gittim. Fayansları değiştirdiğimiz için duvar sıvası artmıştı. Sıvayı varilin içerisine boşalttım. Ağırlaşacağı aklıma geldi. Aracı yanaştırmıştım. Kapılarını da kimse görmemesi için açmıştım. Balyozla varilin ağzını küçültmek için yamulttum. Varili paletin üzerine yerleştirdim. Paleti kaldırarak, aracın içerisine paletle ittirdim. Bu sırada ayağım paletin altında kaldı. Aracın arka kısmına yerleştirdikten sonra biraz daha duvar sıvası koyup, sulandırdım. Sonra varilin ağzını balyozla vurarak, kapattım. Gülağzı tarafına ayrılan yolda aracı yanaştırıp, arkasını dereye doğru verdim. Varili palet yardımıyla indirdim. Sonrasında Muğla'ya doğru devam ettim. Üzerimi değiştirdikten sonra 18 Temmuz'da Pınar'ın arkadaşı Ceren beni arayarak, 'Pınar'a ulaşamıyoruz. Senin haberin var mı?' diye sordu. Ben de haberim olmadığını söyledim. Jandarma ifade vermem gerektiğini söyledi ancak ellerinde bana dair bir kanıt yoktu. İfade bittikten sonra dayanamadım ve her şeyi anlattım. Çok pişmanım. Benim de hayatım bitti. Öldürme gibi bir amacım yoktu"

KARDEŞ AVCI SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ

Mahkemede, Avcı'nın ardından kardeşi Mercan Avcı'nın ifadesine başvuruldu. Mertcan Avcı, kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmedi. Avcı, "Ağabeyim o akşam beni WhatsApp üzerinden aradı ve bağ evine gelmemi istedi. Konuşmasında bir gariplik yoktu. Ben de oraya gittim. Gittiğimde bahçede bir şeyler yakıyordu. Alevler normal boyuttaydı. Ne yaktığını sorduğumda barda bozulan kokoreçleri yaktığını söyledi. Tuhaf bir koku vardı ancak rahatsız olmadım. Ben geldikten 15-20 dakika sonra abim, yengemle kavga ettiğini söyleyerek ayrıldı. Varil yanmaya devam ediyordu ve hiç dokunmadım. Abim 1,5 saat sonra bağ evine geri gelince ben de ayrıldım" dedi.

ANNE GÜLTEKİN: HAKKIMI HELAL ETMİYORUM

Duruşmada söz alan Pınar'ın annesi Şefika Gültekin, katil zanlısı Avcı'ya hakkını helal etmediğini söyledi. Gültekin, "Kızımın evine girdiğimizde, eve dönecekmiş gibi her şeyi bırakmış. Yemek yemiş, bulaşığını bırakmış. Eve döneceğini düşünmüş. Bu katile yardım edenler mutlaka var. 1,80 boyunda Pınar, katil cılız. Nasıl taşıyacak o varili? O anlar beynimin içinde dönüyor. Nasıl öldürdü, nasıl yaktı, nasıl beton döktü kızımın üzerine? Kızımın acısı yüreğimde. Yüreğim dayanmıyor. Prensesim, bir tanem, kelebeğim, nazlı kuzum. O anlarda hissettikleri içimi titretiyor. Bu katil belasını bulmadan, bu acı içimizden hiç çıkmayacak. Ben ona hakkımı helal etmiyorum" ifadelerini kullandı.

'CİNAYETE KILIF UYDURMAK İÇİN YAZILMIŞ'

Pınar'ın babası Sıddık Gültekin, katil zanlısının yalan beyanlarla kızını itibarsızlaştırdığını söyledi. Gültekin, "Benim 5 çocuğum var. Eşimin el işlerini satarak Pınar'ı okuttuk. Kızım böyle öldürülmeyi hak etmemişti. Dünyanın en kötü insanı bile olsa böyle bir ölüm olmaz. Anlattığı her şey cinayete kılıf uydurmak için yazılmış. Bu işin içinde Avcı'nın anne babası ve ortağının da olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.

'İNSAN DOĞASINA AYKIRI BİR CİNAYET'

Konuşmaların ardından mahkeme heyeti tanıkların dinlemesi için duruşmaya ara verdi. Çıkışta konuşan Gültekin ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, en geç bir sonraki celsede karar çıkmasını beklediklerini söyledi. Epözdemir, "Her şeye rağmen tahammül etmeye çalıştık. Çapraz sorguda çelişkileri ortaya çıkarmak için sorular sorduk. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Zaman, zemin ve koşullar ne olursa olsun bu insan doğasına aykırı bir cinayettir. Bu cinayet hukuken ve fiilen kabul edilemez. Önümüzde 9 tanık dinlenmesi daha var. Ara kararlar ifa edilmiş. Sorduğumuz sorularla adaletin tecelli etmesi konusunda yol aldık. Adli Tıp Kurumu'na yazılan müzekkerenin sonucu gelmiş. Yakma olduğu için ölüm sebebi ve zamanı belli değil. Savcı mütalaasının ardından bu celse değilse en geç ikinci celsede karar çıkmasını bekliyoruz" dedi. Duruşmaya verilen aranın ardından devam edileceği öğrenildi.