Muharrem Sarıkaya'nın yazısının o kısmı şu şekilde;

COVİD-19 salgını ortaya çıktığı günlerde gelişmiş batılı ülkelerin de arasında bulunduğu birçok hükümet "kitle bağışıklığına" yöneldi.

Ancak ne denli ağır fatura çıkardığını kısa sürede fark edip, tedbirlere geçti, ancak yine de ağırdan da olsa kitle bağışıklığını da elden bırakmadı.

Koronavirüs konusunda baştan bu yana teşhisleri, tedavi yöntemleri ile öne çıkan Prof. Dr. Alpay Azap ile dün sohbet ederken başından geçen önemli bir olaydan söz etti.

Aktardığına göre tanıdığı birisi kendi ilçelerindeki vaka sayısı hakkında bilgi aktarmış.

KAPATIN İLÇENİZİ HASTA OLMAZSINIZ

Bakmışlar veriler doğru...

İlçenin nüfusu ile orantı kurmuş, olması gereken kitle bağışıklığına ulaşıldığını belirtmiş...

"Eğer yapabiliyorsanız kapatın ilçenizi kimse girip çıkmasın veya kontrollü giriş çıkış yaptırın, bir daha sorun yaşamazsınız" tavsiyesinde bulunmuş.

Prof. Dr. Azap, bunu belirtmekle birlikte grip gibi ikinci kez yakalanma riskinin bulunduğunu da anımsattı.

İlçede yaşayanların bir başkasıyla temas etmemesi veya denetimli kontrol halinde herhangi sorunla karşılaşmadan sağlıklı kalacaklarına vurgu yaptı.

ADI BENDE SAKLI

Ankara çevresindeki bir ilin ilçesinin adını söyledi ama yazılmasını da istemedi, nedeni çok yüksek ilgi görüp ikinci kez insanların hastalığa yakalanma riski...

Şurası açık ki, daha küçük yerleşimlerde kitle bağışıklığına ulaşma şansı yakalanabilir.

Ancak büyük kentler için bunu söylemek pek olası değil gibi görünüyor.

Tabii her gün çevremizdeki insanların veya yakınlarının Covid-19 enfeksiyonuna yakalandığı haberini aldığımız Ankara'da da yakında kitle bağışıklığına ulaşıldığı haberi alınırsa şaşmamak gerekir.

KAYNAK: HABERTÜRK