Ayasofya, Bizans devrinde üç defa yapılır. İmparator Konstantinos tarafından 360 senesinde yapılan birinci kilisenin üstü ahşap ile kapalıdır. İmparator Arkadios’un ve karısı Eudoksia, İstanbul Patriği Ioannes’i sürünce halk ayaklanması çıkar ve yakılıp yıkılır (404).  İmparator II. Theodosios tarafından inşa edilen bazilika da maviler yeşiller geriliminde ortadan kalkar (Nika İsyanı, 532).
Ve Justinianos devrin iki ünlü mimarı Miletli Isidoros ile Aydınlı Anthemios’a şimdiki binayı yaptırır. Aspendos, Ephesos, Baalbek ve Tarsus’tan sütunları getirir, beyaz mermerler Marmara adasından, yeşil somakileri Eğriboz adasından, pembe mermerleri Afyon’dan, sarı mermerler Kuzey Afrika’dan taşıtırlar.
Mozaikler yoktur daha, olsa bile kırılacaktır Ikonaklastlarca. Onlar daha sonra...

SAHTE BELGE, ÇAKMA İMZA
Ayasofya 1 Şubat 1935’de müze yapılır. Hâlbuki 1936 tarihli tapu senedine göre Ayasofya “57 pafta, 57 ada, 7. parselde Fatih Sultan Mehmed Vakfı Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi” adına kayıtlıdır. Uzmanlara göre kararnamede ki imza M. Kemal’in değildir ve iki gün evvel attığından farklıdır açıkça. Ermeni yazı uzmanı Vahram Çerçyan da kararnamedeki imzanın sahte olduğunu açıklar. Kaldı ki “Ayasofya Kararı” Resmî Gazete’de yayımlanmaz. Kararname ve Kanunlar Külliyatında da yer almaz. İmam ve müezzin kadrosu durmaktadır maaş almaya devam etmektedirler hâlâ.

CANIM İSTEDİ YIKTIRDIM
‘Ayasofya ile ilgili kararnamenin sayısı 1.589. Ancak bundan iki gün önceki kararnamenin sayısı ise 1.606 sayısını taşıyor. Bir kere sayı tutmuyor. Antetler tutmuyor. Gazi Mustafa Kemal, o gün çıkarılan 2.587 No.lu Kanun’la ‘Atatürk’ olur. ‘Atatürk’ ismini ve imzasını 27’sinden önce kullanamayacağına göre bir usulsüzlük ortada. Zaten Kararname’nin orijinali de yok. Sanırım bu işte dahli olan İsmet İnönü ve Hasan Ali Yücel, Kararname’nin aslını yok etme ihtiyacı hissettiler.
Ayasofya Medresesi mimari değeri yüksek olmasına rağmen Müzeler Umum Müdürü Aziz Ağan’ın emri ile yıktırılır.
Eh arkasında ağaları olunca...

CHP'NİN HINCI BİTMEDİ
Ayasofya’nın anlamı çok büyük. Ulu mabet fethin sembolü. Fatih Sultan Mehmed, fetihten sonra ilk cuma namazını burada kıldı. Yavuz Sultan Selim, peygamber hırkasını burada giydi. Hilafet burada Osmanlı’ya geçti. Osmanlı Ayasofya’ya çok kıymet verdi. Tek parti CHP’si ise burada hıncını sergiledi. Türkçe ezan garabetini burada uygulamaya koydu. Ayasofya’yı müzeye çevirdi. Allah, peygamber ve dört halifenin isimlerinin işlendiği levhaları bile sökmeye çalıştı. Ama levhalar büyük olduğu için kapıdan çıkarılamadı.

NE DEDİLER?

DEDİKODULARIN ÖNÜNE GEÇİLİR
Ayasofya, zaten mabet olarak inşa edilmiş bir yapıdır, müze olarak kullanılması üniversal prensiplere aykırıdır. Sultan Ahmet Camii, neredeyse Ayasofya kadar gezilmektedir ama camidir. Binaenaleyh Ayasofya’nın cami olması müze gibi gezilmesine de mâni değildir. Orada yer alan resimlerin perde konularak namaz esnasında kapatılması sağlanabilir. Ayasofya’nın camiye çevrilmesiyle ‘ABD’ye ve Bizans Enstitüsüne birtakım sözler verildi. Türkiye’nin yumuşak karnı var’ şeklindeki dedikoduların da önüne geçilmiş olur. Hem de Ayasofya, politikanın malzemesi olmaktan çıkar. Yakınında cami olması, bunun cami yapılmasına mâni değildir. Memleketimizde pek çok yerde birbirine yakın camiler var. Her caminin kendine göre cemaati olur.

TÜRKİYE'NİN İÇ MESELESİ
Ayasofya’nın camiye çevrilmesi için milletlerarası konjonktür müsait değil ama bu Türkiye’nin iç meselesi. Konjonktürel olarak dünyada yükselen bir İslamofobi var. Ancak Türkiye’nin Ayasofya hakkında kimseye verdiği bir bağlayıcı bir söz yoktur. Diğer taraftan İstanbul’un bir şehir olacak ‘ulu camiye’ ihtiyacı vardır. Sultan Ahmet Camii bunu tam olarak karşılamamaktadır. Ayasofya’nın camiye çevrilmesi, turizme zarar vermez. Aksine kısa vadede tarihî mabede turist akışını canlandıracaktır.

İBADETE AÇILIRSA CEMAAT OLMAZ
Uluslararası camiada bu kararın hoş karşılanacağını düşünmüyorum. Politik olarak iyi değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Türkiye Cumhuriyeti bağımsız bir devlettir ama bu zor bir iş. Öte yandan karşısındaki Sultan Ahmet Camii’ne sabah namazında gittim, yedi kişi vardı. Zannediyorum camiye dönüştürülmesi hâlinde Ayasofya da bir müddet sonra böyle olacaktır. 

AYASOFYA TÜRKİYE'NİN KİLİDİDİR
İstanbul dünyanın kızıl elmasıdır. İstanbul’un kızıl elması da Ayasofya’dır. Bu tarihî ibadethanenin sembolik değeri bizim için çok büyüktür. Türk milletinin bu değeri tam olarak anladığını düşünmüyorum. Ayasofya, bir kılıç hakkıdır, Türkiye’nin kilididir. Gerçek hüviyetine kavuşmadığı sürece Türkiye, yaşadığı problemlerini aşamaz. Çünkü üstünde Fatih Sultan Mehmed’in bedduası var. Ayasofya’yı kilise yapamayanlar niyetlerini müze gölgelemeye çalıştı. Etrafında 700 civarında bar, otel ve eğlence mekânı var. Onların da temizlenmesi gerekir.