Kursu bakanlık düzenleyecek üstelik resmi ve geçerli sertifika da verecek!

Uzun yıllardır, uygulaması tutarlı bir mevzuata bile dayanmayan, fahiş fiyat ve yetersiz eğitim şartları ile gündeme gelen ve sertifika verme yetkisi dahi olmayanlarca yapılan bitki ıslahçısı yetiştirme kursu artık bakanlığın uhdesinde yeterli ve yetkin ellerde yapılacak.

Daha önce sormuştuk; "bu bitki ıslahçı kursunu, sırf bu işleri de içeriğinde barındıran yüzlerce uzmanıyla, eğitim ve uygulama ortamıyla, binlerce dönüm arazileriyle, eğitim salonlarıyla, laboratuvar ve teknik imkanlarıyla, tecrübesiyle, düzinelerce enstitü ve devlet kuruluşları varken, neden, bu manada saydıklarımızın hiçbirine sahip olmayan bir tarımsal STK yapıyor?" diye sormuştuk! Sorumuz cevabını uygulamalı bir şekilde almış olduk.

Böylece, kırkın üzerinde Ziraat Fakültesi, ellinin üzerinde araştırma enstitüsü ve Tarım Orman Bakanlığı'nın Eğitim Yayım Dairesi ve bağlı eğitim kurumları ve kuruluşları varken, kadrosunda emekli birkaç ziraat mühendisi bulunduran sıradan bir sivil toplum kuruluşuna, mevzuatı belirsiz bir yetki verilmesi garabetinin önüne geçilmiş oldu.

Kolaylaştırmak varken neden zorlaştırılsın ki?

Bitki ıslahının çok zor bir iş olduğunu bahane ederek, Ar- Ge birimlerinde çalışan mühendisleri en az beş yıl ıslah projelerinde çalışmaları şartıyla ıslahçı olabileceklerini ya da bir STK olan tarımsal birliğin fahiş fiyatla açtığı kursa katılma şartıyla bitki ıslahçısı olunabileceğini dayatan tutarsızlık son buldu.

Çiftçinin, üreticinin yükünü hafifletmek, işi ehline vermek daha mantıklı değil mi?

Geçmiş yılların fiyatı ile her türlü masraf katılımcıya ait olmak kaydıyla, 15 bin TL'yi alanların yetersiz imkanlarına karşın, kursun eğitimcileri de dahil tamamen devletin imkanları ile üç aylık kursular düzenleme tutarsızlığı sona erdi. Her yıl katlanarak giden kurs ücreti eğer devam ettirilseydi, geçmiş yıllardaki artış dikkate alındığında, bu yıl en az 20 bin TL olacaktı. Ancak bu yıl bakanlık eliyle yapılması karara bağlanarak fiyat düşürülmüş 5 bin TL ile sınırlandırılmış oldu. Hem de daha iyi imkan ve daha kaliteli şartlarda. Tarımsal üretici firmalar ve mühendisler bu fahiş fiyat yükünden ve gecekondu usulü kurstan kurtulmuş oldu. Elbette ki bunun takibi ve devamlılığı önemli!

Tarımsal üretimin ve tarımın geleceğinin temel taşı olan tohumculuğun tüm alanlarında devletin yeterli ve yetkin kurum, kuruluş ve eğitmenleri, son derece profesyonelce eğitim, uygulama yaparken ve bu eğitim ile uygulama için katılımcıdan çok cüzi bir miktar hizmet bedeli alırken, aynı alanın diğer ayağı olan bitki ıslahı ve araştırma alanında yetersiz ve tecrübesiz bir STK'nın öne çıkıp, fahiş miktarda parayı alarak ve de tüm çalışmayı yine devletin kuruluşlarına yaptırarak yürüttüğü uygulama zaten anlamsızdı.

Bu kurslarda, üniversitede ve Araştırma Enstitülerinde görevli uzmanlar, Enstitü adına veya Tarım Orman Bakanlığı adına değil de, birlik adına bu kurslarda eğitimci olarak kullanılmakta ve emeklerinin karşılığını da alamamaktaydılar. Çünkü kurs ücreti, hiçbir masrafa dahil olmayan ilgili STK'nın kasasına girmekteydi.

Tarımsal işleyişte her kurum ve kuruluş en verimli sınırlarda hizmet vermeli

Sertifika verme yetkisi bile olmayan bir STK'nın, bu alanda tekelleşmesi, bugünkü haliyle, tarımın ve onun içerisinde önemli yeri olan tohumculuğa katkısının sınırlı olduğu artık görülmelidir. Birkaç kişinin söz sahipliğinden oluşan yapısıyla, çoğu kere kendi iç sorunlarını bile çözmekte zorlanan bu tür tarımsal STK'lar, diğer STK'lar gibi makul sınırlarına çekilmelidir.

Tüm diğer alanlarda olduğu gibi tarımsal STK'lar da yardımcı hizmet kollarıdır. Bu manada hizmetlerine devam etmelidirler. Tarımsal STK'lar ve birlikler ticarethane veya ek gelir kapıları olmaktan çıkarılmalıdır. Üreticiden aldıkları aidat, eğitim adı altındaki faaliyetlere gizlenmiş ücretler ve benzeri ödenekler gereği gibi kontrol edilmeli çiftçiye, üreticiye yük olmayacak şekilde belirlenmelidir.

Tarımsal işleyişte ve üretimde devletin imkanları yetkin ellerde olduğu sürece eğitimden desteğe, sahiplenmeden kılavuzluğa, çiftçiye ve üreticiye destek olacak ve katkı sağlayacak niteliktedir. Bazı STK'ların tarımsal mevzuatın bazı boşluklarından faydalanarak kendi bünyelerine kattıkları, özellikle gelir getirici kalemler devletin uhdesine devredilmelidir. Bunlar makul bir şekilde gerçekleştirilirse bundan hem çiftçimiz hem tarımımız kazançlı çıkacaktır. Çünkü bu gelir getirici kalemler devlet kuruluşlarının elinden çıkmasının ardından düşük kaliteye ve fahiş fiyatlara çiftçiye hizmet vermektedirler.

Tarımsal organizeyi ve işleyişi sağlayan ilgililerin bu konudaki duyarlılıkları teşekkürü hak ediyor. Bu duyarlılıkların genişletmesi, tarımsal Ar-Ge çalışmalarına ve tohumculuğun geliştirilmesine ayak bağı olan ve aynı zamanda devlete ait olanı müsrifçe dağıtan bitki ıslahçı hakları uygulaması ile üreticiye yük getiren tarımsal STK'ların aidat ve benzeri ücretlerinde yeniden düzenlenme yapılması; araştırmacıya, çiftçiye, üreticiye ve dolayısıyla ülke tarımına önemli katkı sağlayacaktır.

M. Murat Gün