Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Sekreteri Murat Şen, "Bize daha çok hakkında tedbir uygulanan erkekler başvuruyor. Yani bizim o tür başvurularda daha fazla sayımız var ancak bu başvuruların yüzde 95'i kabul edilemezlik kararıyla sonuçlanıyor." dedi.

TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu, AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık başkanlığında toplandı.

AYM Genel Sekreteri Şen, komisyonda yaptığı sunumda, AYM'nin kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve mağdurun korunması hükmüne dair yaklaşımının 2010 yılı Anayasa değişikliğinde çok ciddi bir değişime uğradığını söyledi.

Değişiklikle AYM'ye bireysel başvuru hakkının getirildiğini anımsatan Şen, bireysel başvuru hakkının, AYM'yi salt norm denetimini yapan, soyut kavramlar üzerinden yetkisini kullanan bir kurum olmaktan çıkarttığını, yüksek mahkemeyi insana ve topluma dokunan bir güce çevirdiğini ifade etti.

Şen, insana ve topluma dokunan bu yapısının AYM'nin somut olarak toplumsal olaylarda yaşanan birçok meseleye ufuk açıcı kararlar vermesini sağladığını anlattı.

Murat Şen, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un kadına yönelik şiddet ve şiddet tehdidiyle ilgili en önemli mekanizma olduğunu belirterek, AYM'nin bu kapsamda çok az karar verdiğini dile getirdi.

AYM'nin kadına yönelik şiddet açısından kararlarının sınırlı olmasının temel sebebini, mahkemelerin tedbir kararlarının yerine getirilmesi olarak gördüklerini ifade eden Şen, "Bize daha çok hakkında tedbir uygulanan erkekler başvuruyor. Yani bizim o tür başvurularda daha fazla sayımız var ancak bu başvuruların yüzde 95'i atılıyor. Atılıyor dediğim kabul edilemezlik kararıyla sonuçlanıyor." diye konuştu.

AYM'nin bu konuda alınan kararlarda gizliliğe de çok ciddi şekilde riayet ettiğini dile getiren Şen, yüksek mahkemenin aldığı bazı kararlara ilişkin örnekler verdi.

Hakimler Savcılar Kurulu (HSK) 1. Daire Başkanı Halil Koç, kadına yönelik şiddet konusunda cezaların caydırıcılığının bile bazen yetersiz kaldığını, şiddetin arttığını söyledi.

HSK'nin daha çok hakim ve savcıların özlük haklarıyla ilgili iş ve işlemleri yapan idari bir kurul olduğunu dile getiren Koç, hakim ve savcıların vereceği kararlarla ilgili herhangi bir yetkilerinin olamayacağını belirtti.

Koç, HSK kararı ile aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıkları çözmekle görevli ihtisas mahkemelerinin kurulduğunu ve faaliyete geçtiğini, aile mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerinin belirlendiğini ifade etti.

Halil Koç, aile mahkemesinde görev yapacak hakimlerin, 30 yaşını doldurmuş, evli ve çocuk sahibi olanlardan tercih edildiğini belirtti.

İhtisas mahkemeleriyle hem daha fazla işe bakıldığını hem de daha hızlı kararlar verildiğini vurgulayan Koç, kadına yönelik şiddet konusunda hakim ve savcılara verilen eğitimleri anlattı.

- "Hakim takdir kullanabilir"

Yargıtay Birinci Başkanvekili ve Ceza Genel Kurulu Başkanı Eyüp Yeşil de adli olaylarda hem hukuk hem ceza bakımından ilk derece mahkemelerinde istinaf mahkemelerinin vermiş olduğu kararların temyiz merciinin Yargıtay olduğunu dile getirdi.

Yeşil, 6284 sayılı kanunun kadına yönelik şiddet ve şiddet tehlikesini her yönüyle engelleyebilecek nitelikte olduğunu belirterek cezalarla ilgili bilgi verdi.

Kamuoyunda "kravat indirimi" diye tabir edilen durumun aslında "kravat indirimi" olmadığını ifade eden Yeşil, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri göz önünde bulundurularak, yargılamayı yapan hakimin takdir kullanabileceğini söyledi.

Hakimin bu takdiri iyi yönde kullanırsa, süreli hapislerde 1/6'ya kadar indirim yapma yetkisi bulunduğunu anlatan Yeşil, bunun ilk derece mahkemelerinin yetkisi kapsamında olduğunu ancak mutlaka neden uygulandığının ya da uygulanmadığının gerekçede belirtilmesi ve gerekçenin dosya kapsamına uygun olması gerektiğini kaydetti. Yeşil, bu durumu Yargıtay olarak denetlediklerini dile getirdi.

Bütün dünyanın da sorunu olan kadına karşı şiddetin cezalar artırılmasına rağmen önlenemediğini söyleyen Yeşil, bunun eğitim, psikoloji gibi diğer boyutlarıyla da değerlendirilmesi gerektiğine işaret etti.

Yeşil, 2006-2021 döneminde töre saikiyle işlenen cinayetlerde 295 dosyanın karara bağlandığını ve bunların sanık sayılarının da yüksek olduğunu, 2015 ile 2021 arasında 1309 kadına yönelik öldürme olayından dolayı Yargıtay Birinci Ceza Dairesinde mahkumiyet hükmü onandığını bildirdi.