Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık, Kovid-19'la mücadele kapsamında hem eğitimde hem de iş hayatında tekrar kısıtlamalara maruz kalınmaması için, aşılanmayanlara yönelik, yasaklar şeklinde olmasa bile zorlayıcı, kısıtlayıcı ya da özendirici uygulamalara geçilmesinin büyük önem taşıdığını bildirdi.

Koronavirüs Bilim Kurulu'nun geçen hafta yapılan toplantısının ardından Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Kovid-19'la mücadele edilirken eğitim ve iş hayatının sekteye uğramaması için aşının olmazsa olmaz kural haline gelmesi, aşı olmayanların ise düzenli olarak PCR test sonuçlarının negatif olduğunu göstermesi gerektiğini açıklamıştı.

Prof. Dr. İsmail Balık, konuya ilişkin AA muhabirine, hayata geçirilmesi planlanan uygulamaların aşı tereddüdü yaşayanlar üzerinde olumlu etki yapacağını ve aşılanma oranlarını hızlıca artıracağını düşündüğünü dile getirdi.

Balık, "Hem eğitimde hem de iş hayatında tekrar kısıtlamalara maruz kalınmaması için aşılanmayanlara yönelik, yasaklar şeklinde olmasa bile zorlayıcı, kısıtlayıcı ya da özendirici uygulamalara geçilmesi büyük önem taşıyor." ifadesini kullandı.

Kalabalık alanlar ve kapalı ortamlara aşıları tamamlanmamış kişilerin alınmamasının koronavirüsle mücadelenin gereği olduğunu vurgulayan Balık, "Kovid-19'la mücadelede başarılı olunabilmesi için aşıya yönlendirici kısıtlamaların olması gerekiyor. Bakanlığın bir kararı olmasa da bazı kurum ve kuruluşlar, kalabalık veya kapalı ortamlara aşılanmamış kişilerin girememesine yönelik kararlar almaya başladılar. Örneğin, Türkiye Futbol Federasyonu'nun stadyumlara aşısız kişilerin alınmaması yönündeki kararını çok doğru buluyorum." dedi.

"Katı şekilde aşı karşıtı olmayanlar aşılarını yaptıracaktır"

Balık, yüz yüze eğitime geçiş sürecinde aşısız velilere, düzenli PCR testi yaptırma zorunluluğu getirilmesi kararına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

"Katı şekilde aşı karşıtı olmayan veliler, sürekli PCR testi yaptırmak yerine aşı olmayı tercih edeceklerdir. Israrla aşı olmak istemeyenlerin de toplum sağlığını tehlikeye atmamak adına PCR zorunluluğuna uymaları gerekiyor. Bu kararla, kesinlikle aşı olmak istemeyenlere bir esneklik tanınmış oluyor. Dolayısıyla bu kişilerin serzenişte bulunmaya herhangi bir hakları olmayacaktır. Bir anlamda Sağlık Bakanlığı, katı bir şekilde aşı yaptırmak istemeyenlerin yaklaşımını hoşgörüyle karşılıyor. Halk sağlığını korumak adına da PCR zorunluluğu uygulaması son derece doğal."

Okulların yüz yüze eğitime başlamasının planlandığı eylülün ilk haftasına kadar aşılamanın hızla devam etmesi gerektiğini vurgulayan Balık, "Okullar açılana kadar aşılama yoluyla toplum bağışıklığı oranımızı yükseltmemiz gerekiyor. Çift doz aşılı oranımızı yüzde 75'in üzerine çıkarmamız gerekiyor." diye konuştu.