Son dönemde açıklanan ekonomik veriler eşiğinde piyasada olumlu fiyatlamalar oluşmaya başladı. Özellikle haziran ayı işsizlik verisinin yüzde 2.5 puan azalarak yüzde 10.6 seviyelerine gerilemesi, haziran ayı sanayi üretiminin yıllık bazda yüzde 23.9 oranında artış kaydetmesi, ve piyasalar açısından son derece kritik olan Merkez Bankası'nın politika faizini yüzde 19 oranında sabit tutması gibi gelişmeler, piyasa tarafından olumlu karşılandı. Dolar kurunda ise dün itibarıyla kısmi geri çekilmeler yaşandı.

ABD tarafındaki ekonomik gelişmelere bakıldığı zaman tarım dışı istihdam verisinin güçlü gelmesi ile birlikte enflasyon verisinin beklentilere paralel düzeyde gerçekleşmesi, dolar kurunu bir miktar güçlendirdi. Ons altın fiyatları tarım dışı istihdam verisi sonrası sert düşüş kaydederek 1675 dolar seviyelerine kadar geri çekilirken, yaşanan düşüş gram altın fiyatlarına da yansıdı.

ADVERTISING

Piyasada yaşanan bu sert rüzgarın etkisiyle birlikte dolar ve altında yön ne olur? Hangi fiyatlar üzerinden alım - satım yapılabilir. Yatırımcıların merakla takip ettiği konuyla ilgili gelişmeleri Prof. Dr. Sefer Şener, Uzmanpara'dan Onur Topkan'a değerlendirdi:

DOLAR ALACAKLAR DİKKAT! BU SEVİYE ÇOK KRİTİK

"Bundan sonraki süreçte dolar için 8.40'ın altı seviyeler alım imkanı doğurabilir ancak bu tabi doları yatırım olarak değil, dolar borcu olanlar ya da yurt dışı dolar taahhüdü olanlar tarafından alınmalı. Vatandaşların dolara yatırım yapmamaları, hala yüksek reel faiz veren TL'ye yatırım yapmaları daha uygun olacaktır.

ALTINDA ALIM FIRSATI MI DOĞUYOR?

Altın için ise tamamen yön ABD'den gelecek verilere bağlı diyebiliriz. Eğer ki önümüzdeki dönem içerisinde enflasyon yükselmeye devam ederse, yükselmeye bağlı olarak 10 yıllık tahvil faizleri de yeniden 1.60 ile 1.70 seviyelerinin üzerine taşınırsa o durumda altın için tekrardan alım imkanı doğacaktır. Ons altında 1750 dolar seviyeleri, gramda da 485 lira seviyeleri aslında altın için önemli bir alım fırsatı doğurmaktadır.

Ons altının ilerleyen dönemde 1800-2000 dolar bandına doğru taşınma ihtimali çok yüksek gözükmektedir. ABD'den son gelen yüzde 5.5'lik enflasyon verisi hem tahvil faizlerinin artırılma ihtimalini hem FED'in faiz artırma ihtimalini hem de varlık alımlarının azaltılması ihtimalini ortaya koymaktadır. Ancak buradaki bekleyiş 2022'nin sonuna doğru gerçekleşecektir. Dolayısıyla bu açıdan bakıldığında aslında ons olarak altının fiyatı alım için uygun gözükmektedir. Ama her zaman söylediğimiz gibi altına yatırım yapacak olanlar orta ve uzun vadede düşünmek durumundadır.

ALTINI OLAN YATIRIMCILAR NE YAPMALI?

Elinde altın bulunduranlar kısa vadede hareket etmemelidir. Uzun vadede diğer emtialarda olduğu gibi altının da yukarı taşınma ihtimali çok yüksek gözükmektedir. Bu veriler dışında aynı zamanda dünyadaki büyük merkez bankaları da Çin, Rusya, Türkiye gibi hala altın varlıklarını artırmaya devam etmektedirler. Yani diğer yönü ile altına olan talep hala devam etmektedir.

Bu açıdan bakıldığın da orta ve uzun vadede altın alımına devam etmek gerekecektir. Son dönemde özellikle küresel düzeyde emtia fiyatlarındaki artışın yavaşlaması altına da yansımaktadır.

TALEP YENİDEN CANLANACAK

Ancak yine de ilerleyen dönemde altın değerini korumaya devam edecektir. Çünkü pandemi döneminde güvenli liman olan emtialara talebin artması gerekirken piyasalardaki genişlemeci politikalar ve son dönemde uygulanan yüksek faizler bu talebi sınırlamaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki pandemi süreci devam ettiği müddetçe ilerleyen dönemde hem altına hem de diğer emtialara talep yeniden canlanacak. Böylelikle emtia fiyatlarını yukarıya taşıyacaktır. Orta ve uzun vadede 1800-2000 dolar seviyesi ons altın yatırımcıları için önemli bir eşik olacaktır.

'MERKEZ'İN KARARI PİYASA BEKLENTİSİNİ KARŞILADI'

Merkez Bankası'nın faizi değiştirmemesi ve yüzde 19 seviyesinde sabit tutması ilk etapta özellikle kurlar üzerinde geriye doğru çekilme meydana getirdi. 8.65 lira seviyelerinde olan dolar kuru 8.50 seviyelerine kadar geri çekildi. Bunun en önemli nedeni piyasaların beklentisi doğrultusunda faizlerin değiştirilmemiş olmasıdır.

Çünkü Merkez Bankası enflasyon tahmini 14.1 seviyesindedir ve piyasa katılımcı anketi sonucu ise 16.30 seviyesindedir. Yani ister katılımcı anketi açısından isterse Merkez Bankası tahmini açısından bakıldığında 19'luk politika faizi hala reel düzeyde getiri sağlamaktadır. Ancak son ay açıklanan 18.95'lik enflasyon verisi faizlerin 19 seviyesinden aşağı doğru çekilmesini engellemektedir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye hala reel politika faizi veren ülkelerden bir tanesidir.

Bu nedenle dünkü faiz kararının piyasaya öncelikli etkisi kurlar üzerinde olmuş, kurlarda yüzde 1'e yakın da olsa bir geri çekilme yaşanmıştır. Diğer taraftan Borsa İstanbul, Merkez Bankası'nın piyasa beklentileri doğrultusunda hareket etmesiyle birlikte ortalama yüzde 2'ye yakın değer kazancı yaşamıştır. Aynı şekilde haziran ayı için açıklanan yıllık sanayi verilerinin yüzde 23.9 seviyesine ulaşması sanayi sektörünün hem büyüme hem de ihracatın lokomotifi olmaya devam ettiğini göstermiş, bu ise piyasaları pozitif yönde etkilemiştir. Özellikle yüksek teknolojili sanayi üretiminin ortalamanın çok üzerinde yüzde 33'ler seviyesinde gerçekleşmesi önümüzdeki dönem için bu verilerin büyüme üzerine yüksek düzeyde pozitif katkı sağlayacağını göstermektedir.

'GELİŞMELER PİYASA ÜZERİNDE OLUMLU ETKİ YAPTI'

Görüldüğü kadarıyla hem Merkez Bankası faizi değiştirmemesi hem de sanayi verilerinin yüksek gelmesi aynı zamanda da cari açığın bir önceki aya göre daha düşük düzeyde gerçekleşmesi hem kurlar üzerinde hem de borsa üzerinde olumlu etki yapmıştır. Aynı zamanda açıklanan işsizlik rakamlarında da haziran ayı itibarıyla 690 bine yakın yeni istihdamın gerçekleşmiş olması ve bu istihdamın büyük bir kısmının sanayi sektöründe gerçekleşmiş olması son dönemde piyasalar üzerinde pozitif havanın yaygınlaşmasını beraberinde getirmiştir.

Önümüzdeki aylarda hem ihracata dönük, hem sanayiye dönük hem de istihdama dönük olumlu veriler devam ettiği sürece piyasaların bakış açısı daha da pozitife dönecek. Bu durum ise hem kurlar üzerinde hem borsa üzerinde hem emtia fiyatları üzerinde hem de ekonomideki beklenti üzerinde olumlu bir hava oluşturacaktır."

'TÜRK LİRASI, DOLAR KARŞISINDAKİ KAZANIMLARINI KORUYOR'

Ekonomist Enver Erkan ise piyasada yaşanan gelişmelere ilişkin şu ifadeleri kullandı: "TCMB'nin faiz oranlarını ve "enflasyonun üzerinde politika faizi" söylemini değiştirmemesinin ardından TRY, USD karşısındaki kazanımlarının bir kısmını koruyor. Dünyada delta varyantı endişeleri Asya borsaları ve petrolde etkili olurken, ABD tahvil getirileri yükselişte. Faiz kararının ardından dolar 8,50 seviyelerine kadar gerilese de bu hareketin kalıcı olmadığını gözledik.

Ağustos ayı enflasyonu ve Merkez Bankası'nın Eylül ayında buna vereceği reaksiyon, kurdaki etki tepki hareketleri açısından önemli. Fed'in varlık alımlarını azaltma sinyalini vermesine de piyasaların daha çok ihtimal veriyor olması, önümüzde Fed artı TCMB toplantılarına giden 1 aylık süreçte piyasanın hassasiyet oranını artıracaktır. Mevcut sinyalleri dikkatle izlemek lazım, küresel ve yerel faizler kritik bir noktada duracak. Altın, Fed'in devasa teşviklerini dizginlemeye yaklaşmasının ardından üst üste ikinci haftalık kaybına yöneldi.

Küresel ekonomik toparlanmanın dayanıklılığı, son haftalarda bir dizi Fed yetkilisinin ultra gevşek para politikasını tartışmaya hazır olduklarının sinyallerini vermeleriyle birlikte, liman varlığının cazibesini azalttı. Bu, faiz ödemeyen bir varlık olarak altının güçlenen USD ve artan Hazine getirileri karşısında baskı altında kalmasına neden oldu.

'SERT HAREKET ARALIĞI İÇİNDE KALABİLİR'

Delta varyantı gibi ekonomiye yansıyabilecek riskler ve Fed'in varlık alımlarını azaltma ihtimali gibi etmenler, altının yukarı aşağı sert bir hareket aralığı içinde kalmasına neden olabilir.

Altın fiyatlarında farklı varyasyonlarla yön tayini zorlaşabilir. Ancak, tapering olgusunun fiyatları baskı altında bırakması ihtimali daha ön planda gibi görünüyor."