İstanbul'da 1 polis ile 1 avukatın tutuklandığı "FETÖ borsası" kurulduğu iddialarına ilişkin 2'si avukat 4'ü polis toplam 6 sanık hakkında hazırlanan iddianamede, iş insanı Şahap Çak'dan, FETÖ soruşturmasında yardımcı olma vaadiyle para istenildiği, Çak'ın oğlunun bu teklifin ardından yaptığı şikayet üzerine soruşturmaya başlanıldığı anlatıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunca hazırlanan, Hazine ve Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü ile Şahap Çak ve Gökalp Çak "suçtan zarar gören", 2'i avukat 4'ü polisin sanık olarak yer aldığı iddianame İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.

İddianamenin detaylarında, Şahap Çak'ın oğlu Gökalp Çak'ın ifadesinde, 2020 yılı Kasım ayında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görevli 6 polis memurunun, Yeşilköy'deki evlerine geldiğini, FETÖ iltisakı iddiasıyla babası hakkında gözaltı kararı olduğunu, ancak babasının koronavirüs tedavisi sonrası yaşamını tüple devam ettirdiğinden gözaltına alınmadığını söyledi.

Sonrasında babasının gözaltına alınmak istenmesinin sebebini araştırdığını ve babası hakkında şirketlerinden, Türkiye Yüksek Tahsil Gençliği Öğrenim ve İhtisas Vakfına para yatırıldığı için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, bir soruşturma yürütüldüğünü öğrendiğini aktaran Gökalp Çak, ifadesinin devamında, şirket avukatlarından Asım İplikçioğlu'ndan konuyu takip etmesini istediğini söyledi.

Bir süre sonra avukat Asım İplikçioğlu'nu ofislerine davet edip bir görüşme gerçekleştirdiklerini kaydeden Çak, "Bu görüşmede Avukat Mehmet Bey bize İstanbul Mali Şube ile irtibatlı bir şahsın kendisine ulaştığını, babam Şahap Çak ile ilgili dosyanın bu aracı sayesinde Mali Suçlarda görevli polislerce babam lehine sonuçlanacak şekilde hızlıca hazırlanacağını, buna uygun şekilde rapor tutulup savcılığa fezleke düzenleneceğini, emniyete ifade verdikten sonra hemen serbest bırakılacağını ancak bu işlerin bitiminde aracının kendisinden 150 bin dolar para istediğini söyledi. Babam herhangi bir suçunun olmadığını, istenen paranın da çok yüksek bir para olduğunu söyleyerek para vermek istemedi." ifadelerini kullandı.

Çak, bu görüşme sonrasında düşünmek için İplikçioğlu'ndan süre istediklerini, ardından tanığı bir emniyet müdürüne durumu anlattığını, bu kişinin de durumu soruşturma savcısına bildirileceğini söylediğini belirterek, "Aynı gün avukatımız İplikçioğlu beni arayarak babamın dosyası ile ilgili bugün herhangi bir işlem yapıp yapmadığımı sordu. Kendisine tanıdığım bir emniyet müdürü aracılığıyla Mali Şube'ye ulaştığımı söyledim. Bunun üzerine bana babamın dosyası ile ilgili yukarıdan polis memurlarına talimat geldiğini ve dosyanın hızlandırıldığını öğrendiğini söyledi. Daha önce bahsettiği aracının kendisine böyle bir bilgi verdiğini anlattı. Ben bu durumdan çok rahatsız oldum. Birilerinin bizi dolandırmaya çalıştığını fark ettim. Bizi dolandırmaya çalışan kişilerin kim olduğunun bulunmasını talep etmekteyim." şeklinde beyanda bulundu.

Çak'ın bu ifadesinin üzerine soruşturma başlandığı bilgisine yer verilen iddianamede, sanık Asım İplikçioğlu hakkında soruşturma izni alındıktan sonra ifadesine başvurulduğu, ifadesinde avukat sanık Kazım Yiğit Akalın'ın ismini verdiği kaydedildi.

İddianamede, Çak'ın dosyaya sunduğu babası Çak ve avukat İplikçoğlu arasındaki telefon görüşmesi ses kayıtları ile İplikçioğu'nun dosyaya sunduğu kendisi ve avukat Kazım Yiğit Akalın arasındaki telefon görüşmesi kayıtlarının dökümlerine yer verildi.

İddianamenin devamında, avukat İplikçioğlu'nun sunduğu, iş yerine ait güvenlik kamerası kayıtlarından bazı fotoğraflar yer alırken, bu fotoğraflarda, Akalın ile İplikçioğlu'nun 2 Mart saat 11.26'da İplikçioğlu'nun iş yerine geldikleri, 12.15 sıralarında Akalın'ın tek başına iş yerinden ayrıldığı görüldü.

Soruşturma kapsamında el konulan dijital materyaller üzerindeki incelemelerde sanıkların bazılarının birbirleriyle irtibatlı olduğu tespit edildiği bildirildi.

Avukat İplikçioğlu'nun ifadesine yer verilen iddianamede, İplikçioğlu'nun, müvekkili Çak'ın soruşturmasını takip ederken, avukat Akalın'ın kendisiyle görüşme talebinde bulunduğunu, bunun üzerine Akalın'ı ofisine davet ettiği, konuşmalarının ertesi günü ofisinde görüştüklerini söylediği belirtildi.

İplikçioğlu, bu görüşmede Akalın'ın "Abi senin Şahap Çak diye bir müvekkilin var mı?" diye sorduğunu, devamında da "Abi Mali Şube'den bana ulaştılar. 'Avukat Mehmet Asım İplikçioğlu'nu tanıyor musun? Onun Şahap Çak diye bir müvekkili var. Mali Şube'de kendisinin bir dosyası var.' dediler. Yardımcı olabileceklerini söylüyorlar ama bunun bir bedeli olacak diyorlar dedi. Kendisine 'Ben bunu bilemem, bunu müvekkilime sormam lazım' dedim. Bu konuşmadan sonra ayrıldık ve ben bu teklifi müvekkilim Şahap Çak ve oğluna ilettim. Şahap Çak bana fikrimi sordu. 'Bu olaydan dolayı mahkumiyet alma ihtimaliniz zayıf, ancak siz bilirsiniz' dedim. Çak bunun üzerine 'Karşılığında ne istiyorlar?' diye sordu. 'Bana bu teklifi getiren kişiyle yarın görüşeceğim, bedelini ona sorarım' dedim." ifadelerini kullandı.

Akalın'ın 3 Mart'ta yine ofisine geldiğini ve Mali Şubedekilerin 200 bin dolar talep ettiklerini bildirdiğini anlatan İplikçioğlu, bu teklifin müvekkili tarafından reddedildiğini Akalın'a ilettiğini, müvekkilinin bu durumdan rahatsız olduğu için konuyu adli makamlara bildirdiklerini söyledi.

Soruşturmada, HTS kayıtları incelenen Kazım Yiğit Akalın'ın, dosya kapsamındaki sanık polislerle telefon görüşmeleriyle, aynı zaman aralığı ve yerlerde ortak baz sinyali verdiklerinin tespit edildiği vurgulandı.

Tutuklu sanık avukat Akalın ise iddianameye yansıyan ifadesinde, avukat İplikçioğlu ile 13-14 yıllık arkadaş olduklarını, birkaç dosyada beraber çalıştıklarını söyleyerek, "İplikçioğlu bir gün kendisinin müvekkili olan bir şirketin yetkilisinin FETÖ'den soruşturması olduğunu, birlikte bakıp bakmayacağımızı sordu ben de uygun görürsem olur dedim. Bunun üzerine kendisine Şahap Çak'ın dosyasında ne olduğunu, FETÖ ile bağlantısı olup olmadığını, ByLock kullanıcısı olup olmadığını ve buna benzer soruşturmaya konu olabilecek delillerin bulunup bulunmadığını sordum. Bildiği kadarıyla herhangi bir sıkıntısı olmadığını ancak, kapatılan bir vakfa birden fazla defa 17-25 aralık öncesi ve sonrası para yatırdığını, bu para yatırma işine de bir muhasebe elamanın vesile olması sebebiyle giriştiğini bana söyledi. Onun dışında olsa olsa FETÖ'nün üst yapılanması ile HTS kaydının olabileceğini söyledi. Ben de sahibi olduğum hukuki bilgi doğrultusunda en fazla adli kontrol veya yurt dışı çıkış yasağı ile soruşturma evresinde serbest kalabileceğini, muhtemelen örgüte yardımdan hakkında dava açılabileceğini ciddi bir ceza almayacağını söyledim. Para konusunu bir müddet sonra konuştuğumuzda dosyanın sonuna kadar 50 bin dolara bakabileceğimizi söyledik. Bir müddet sonra bana istemiş olduğum vekalet ücretini fazla bulduklarını Av. Mehmet İplikçioğlu vasıtasıyla söylediler ben de tamam dedim." şeklinde konuştu.

Sanık Akalın, dosyadaki sanık polis memurlarıyla, bir müvekkilinin mağdur edildiği kaldırım taşı dolandırıcılığı soruşturması kapsamında irtibat kurduklarını kaydetti.

Sanık Ertuğrul Osman Temel ifadesinde, Akalın'ı arkadaşının arkadaşı olması sebebiyle tanıdığını, ara sıra sosyal ortamlara görüştüklerini, Vatan emniyette 16 Mart'ta bir iddiayı kaybetmesi nedeniyle Akalın'a bir poşet içerisinde 2 adet viski verdiğini, hiçbir dosya hakkında kendisiyle konuşmadığını belirterek, rüşvet iddialarını reddettiğini söyledi.

Sanık Rıza Eldemir, ifadesinde kimseden para istemediğini, babasının bir davası için tavsiye üzerine Kazım Yiğit Akalın'a ulaştığını, Akalın'a "kanka" diye hitap etmesinin konuşma akışında geçen normal bir ifade olduğunu, samimi oldukları anlamına gelmediğini anlattı.

Sanık Bayram Yerlikaya, Akalın ile baktıkları bir başka soruşturma dosyası nedeniyle irtibat kurduklarını, bunun haricinde görüşmediklerini, suçlamaları reddettiğini bildirdi.

Sanık İsmail İpek, sanık Akalın'ı birkaç kez ifade işlemi için müvekkilleriyle emniyete geldiğinden dolayı tanıdığını ve bunun dışında hiçbir şekilde görüşmediklerini aktararak suçlamaları reddettiğini söyledi.

İddianamede, sanık Temel'in, eşinin mahrem görüntüleri gerekçesiyle, sanık İpek'in de aşamalarda farklı gerekçelerle telefon şifrelerini vermemelerinin , suç delillerini gizlemeye yönelik olarak değerlendirildiği ifade edildi.

Sanıklar Bayram Yerlikaya, İsmail İpek Rıza Eldemir ve tutuklu sanık Ertuğrul Osman Temel'in "kamu görevlisinin rüşvet talebinde bulunması ve fakat bunun kişi tarafından kabul edilmemesi ya da kişinin kamu görevlisine menfaat temini konusunda teklif veya vaatte bulunması ve fakat bunun kamu görevlisi tarafından kabul edilmemesi", tutuklu sanık avukat Kazım Yiğit Akalın ile avukat Mehmet Asım İplikçioğlu'nun "rüşvete aracılık etmek" suçundan 2'şer yıldan 6'şar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Sanıklardın yargılanmasına önümüzdeki aylarda İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesinde başlanacak.