ERASMUS Eğitim ve Sosyal Bilimlerde Uluslararası Akademik Çalışmalar Sempozyumu'nda sunulan çalışmada, lise öğrencilerinde "gelişmeleri kaçırma korkusu" sıklığı ve bunun "akademik başarıya etkisi", Bakırköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü izniyle Bakırköy Anadolu Lisesinde 19-26 Mart 2019'da 250 öğrenciye anket uygulanarak araştırıldı.

Araştırmada katılımcılara, kişisel özelliklerinin yanında akıllı telefon ve sosyal medya kullanımına yönelik çoktan seçmeli olarak hazırlanan 12 soru soruldu.

Araştırmaya katılan öğrencilerin yüzde 48,1'i 1-3, yüzde 39'u 4-6 yıldır akıllı telefon kullandığını belirtirken, katılımcıların yaklaşık dörtte biri günde 21-30 kez akıllı telefonlarını kontrol ettiğini, yüzde 69,7'si uyanır uyanmaz, yüzde 86,7'si uyumadan önce akıllı telefonlarını kontrol ettiğini dile getirdi.

Akıllı telefonlarını gece kapatanların oranı ise 19,1'de kaldı.

Katılımcıların yüzde 45,6'sı 1-3 yıldır sosyal medya hesabına sahip olduğunu söyledi. 4-6 yıldır sosyal medya hesabı olduğunu söyleyenlerin oranı 32,8 oldu. Katılımcıların yaklaşık 40'ının 2'den fazla sosyal medya hesabı bulunurken, yüzde 46,9'u sosyal medyada günde 1-3 saat, yüzde 29'u 4-6 saat zaman geçirdiğini belirtti.

Ankete katılan öğrencilerin genel not ortalaması 70,57 olarak kaydedildi.

Araştırmada, sosyal medyada gelişmeleri kaçırma korkusu ile akademik başarı arasında ilişki olmadığı gibi sosyal medyada gelişmeleri kaçırma korkusunun akademik başarı üzerinde etkisinin bulunmadığı sonucu çıktı.

"Sosyal medya hesabı olmayan neredeyse yok"

Doç. Dr. Tüba Karahisar, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, "gelişmeleri kaçırma korkusu"nun, sosyal medyaya bakılmadığı sürede "Fotoğraf paylaştım, beğenildi mi? Gündemi kaçırıyor muyum? Şu anda ne oluyor?" sorularıyla açıklanabileceğini dile getirdi.

Öğrencilerin ders esnasında telefonla çok fazla meşgul olmasından yola çıkarak, "Gelişmeleri kaçırma korkusunun akademik başarıya etkisi var mı? Öğrencilerin dikkatlerini dağıtıyor mu? Öğrencilerin beynini ne kadar işgal ediyor?", "Akademik başarıyı etkiliyor mu?" sorularını soran bir araştırma yaptıklarını anlatan Karahisar, şu bilgileri verdi:

"Gündemi kaçırma korkusunun gençlerdeki etkisini araştırdık. Araştırmayı yaptığımız öğrenciler arasında sosyal medya hesabı olmayan neredeyse yok. Bizim neslimizde tercih etmeyen çok fazla insan olabiliyor ama bu nesil kesinlikle yeni medya ekosistemine adapte olmuş. Yatmadan önce telefonu kontrol etmenin uykusuzluğa neden olduğunu gördük. 'Yatmadan önce son bir kez daha bakayım' dediği telefonla belki 1 saat daha uğraşabiliyor. Bu da sabah uyanmayı zorlaştırıyor. Sabah uyandığında da aynı şeyi yapıyor, 'Gece ne olmuştu, benim uyuduğum zaman sürecinde neler oldu?' diye bakıyor. Elimizde kıyaslayabileceğimiz tek veri not ortalamasıydı. Ortalamalarıyla kıyasladığımızda çarpıcı bir şekilde akademik başarıyı etkilediği sonucuna varamadık. Ancak öğrencilerin sabah akşam meşgul olduğu, dikkatini dağıttığı ve konsantrasyonunu bozduğu bir gerçek."

"Farklı bir çözüm bulmalıyız"

Tüba Karahisar, araştırmanın farklı alan liselerinde yapılarak genişletilebileceğine ve sonuçlarına bakılabileceğine işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Sosyal medya yine de öğrencileri fazlasıyla meşgul ediyor. Buna daha farklı bir çözüm bulmalıyız. 'Dersin daha interaktif geçmesini mi sağlamamız gerekir? Görsellere daha fazla ağırlık vermemiz mi gerekir? Eğitimci olarak bunları sorgulamalıyız. İnteraktif uygulamalar ve çeşitli materyaller kullanarak eğitimi daha farklı hale getirmeliyiz. Bir taraftan da her şeyin sosyal medyada olmadığını göstererek, öğrencileri biraz kütüphaneye doğru çekmeliyiz."