ANKARA (AA) - Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfının (SETA) internet üzerinden düzenlediği "web panel" serisi kapsamında Türkiye, ABD ve Almanya'nın yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı izlediği kriz yönetimi stratejileri ele alındı.

Moderatörlüğünü SETA Araştırmacısı Hasan Yücel'in yaptığı "Koronavirüs Kriz Yönetimi Stratejileri" adlı panele SETA Enerji Araştırmaları Direktörü Kemal İnat, SETA Berlin Koordinatörü Zafer Meşe ile SETA Washington D.C. Koordinatörü Kadir Üstün konuşmacı olarak katıldı.

Panelde, Kovid-19 salgınına karşı ABD, Almanya ve Türkiye'nin uyguladığı kriz yönetimlerini yorumlayan konuşmacılar, ulusal kriz yönetimlerinin bu ülkeler arasında bazı benzerliklerle birlikte ciddi farklılıklar gösterdiğini kaydetti.

"Türkiye'de sorun yaşanmadı"

Türkiye’nin krizi yönetmede izlediği stratejiyi değerlendiren Kemal İnat, Türkiye'nin salgının yayılmasını önlemek için attığı adımlarla sağlık sisteminin üzerine aniden çok fazla yük binmesini önlemiş olduğunu vurguladı.

İnat, ABD, Almanya ve Türkiye'nin farklı yaklaşımlarıyla birlikte kapasite farkları olduğuna dikkati çekerek, bu ülkelerin krizle başa çıkma yöntemleri konusunda şunları söyledi:

"Türkiye’yi karşılaştırdığımız ülkelere bakarsak birisi ABD, diğeri Almanya. Bunların Türkiye’den çok daha yüksek ekonomik kapasiteleri olduğunu biliyoruz. ABD'nin kişi başına düşen milli geliri ile Türkiye'yi karşılaştırdığımızda ciddi bir fark olduğunu biliyoruz. Almanya için de aynı şeyi söyleyebiliriz.

Yani bu ülkelerin ekonomik kapasiteleri çok yüksek olmasına rağmen, bu krizle birlikte sağlık altyapılarının Türkiye'den daha zayıf olduğunu gördük. Çok fazla insan yoğun bakıma ya da solunum destek cihazına ihtiyaç duyduğunda bu kapasitelerin yetersiz olduğu görüldü. Türkiye'de böyle bir sorun yaşanmadı."

"Testler ve hızlı teşhis çok önemli"

SETA Berlin Koordinatörü Zafer Meşe, Almanya’nın başta İtalya, İspanya ve İngiltere olmak üzere Avrupa genelinden farklı olarak daha başarılı bir yönetim sergilediğine değindi.

Ülkede yapılan test sayısının fazla olmasının Almanya’nın başarısındaki en önemli unsurlardan birini teşkil ettiğini belirten Meşe, Alman yönetiminin salgınla mücadelede belirlediği stratejilerden birinin hızlı teşhis olduğunu ifade etti.

Meşe, Almanya'nın testleri artırmasının önemine işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Almanya, haftada 400 ila 500 bin arası test yapıyor. Bunun da açıklaması; elinizde ne kadar tanı olursa, o kadar erken önlem alma imkanınız olur demektir. Bunu zaten rakamlardan görüyoruz. İtalya ve Fransa'da, 25 bin-21 bin, İspanya'da 22 bin ölü varken Almanya’da benzer enfekte rakamlarına rağmen ölü sayısı 5575 civarında. Dolayısıyla testler ve hızlı teşhis çok önemli. Ayrıca yaşlı ve kronik hastalar için zamanında ek koruma önlemleri alındı."

"Kovid-19 Amerika'da çok politize oldu"

SETA Washington D.C. Koordinatörü Kadir Üstün de 50 bini aşan ölüm sayısıyla dünyada pandemiden en fazla etkilenen ülke durumundaki ABD’nin yaşadığı zorlukları ve Başkan Donald Trump yönetiminin politikalarını değerlendirdi.

Trump yönetiminin, Kovid-19 salgınını başlangıcından itibaren genel bir kamu sağlığı problemi olarak görmektense, siyasi bir noktada değerlendirdiğini kaydeden Üstün, şunları söyledi:

"Trump'a yakın Fox News kanalında, Demokratların bu krizi abarttığını söyleyen yayınlar yapıldı. Endişeye mahal olmadığını söylediler. Dolayısıyla Trump yönetimine, krizi yönetme konusundaki ciddiyetsizliği ve geç kalmışlığı nedeniyle çok sert eleştiriler var.

Bugünlerde de Trump'ın morali çok bozuk. Herkesi eleştiriyor, sağa sola adeta saldırıyor medyaya ve bazı valilere. Yani bu mesele Amerika'da çok politize oldu, o yüzden de birçok tedbir alınamadı. Eyaletler, martın ikinci haftasından sonra 'evde kalma emirlerini' yayınlamaya başladı. O süreçte büyük sayıda test yapılamıyordu ve eyaletlerin altyapı sorunları ortaya çıktı."

"Trump, şirketleri gerçek anlamda zorlamadı"

Üstün, Trump yönetiminin tavrı konusunda da "Amerika'da başkanın ciddi yetkileri var. Ulusal krizler gibi acil durumlarda özel firmalara 'üretim yaptırma emri' verebiliyor. Trump, bu hakkı kullanmayı uzun süre reddetti. Daha sonda bu hakkı kullandı ama maske ve diğer tıbbi malzemelerin üretimi konusunda şirketleri gerçek anlamda zorlamadı." diye konuştu.

ABD'deki sağlık sistemine de değinen Üstün, şunları kaydetti:

"Tabii hem eyaletler hem de federal hükümet sosyal devlet mantığıyla örgütlenmediği için sağlığa yatırımlar her zaman sorunlu oldu. Hatırlarsanız, Obama'nın sağlık reformu çok büyük siyasi kavga konusu olmuştu. Burada hem sağlık sigortası hem hastaneler hem de sağlık altyapısı genelde özel şirketler tarafından yapılıyor. Dolayısıyla bunlar da kar amacı güdüyor. Devlet ise sosyal devlet olmadığı için bunu kendi görevi olarak algılamıyor."

Muhabir: Mücahit Aydemir