GENÇLER SEN NEREYE DERSEN ORAYA GİDİYOR
Gençlerle iletişim kurarken yaşanılan zorluklardan herkes şikâyet etmekte. Hatta gençleri kaybetme konusunda gençlere kötü örnek olanlar dâhil herkes kaygılı.
Uyuşturucu, alkol, sigara bağımlılığı, fuhuş gibi olumsuz unsurlar gençleri batağına doğru çekmekte ve büyükler de olanı biteni izlemektedirler.
Kimi sivil toplum kuruluşları, kimi üniversiteler bu konuya zaman ayırsa da, onların da ulaşamayacağı yığınlarca genç bulunmaktadır ülkemizde.
“Aileler geçim derdinde” demek doğru olurdu eskiden, şimdilerde aileler geçim derdinde değil, malına mal katma, daha fazla kazanma, daha fazla gösteriş yapma derdinde maalesef.
Ekonomik yönden sıkıntılı olan aileler gençleriyle daha fazla ilgilenmektedir.
Genelde parçalanmış ailelerin çocuklarında ciddi sorunlar var…
Çözüm önerilerini sunmadan önce teşhisi iyi koymamız lazım.
Sorun kimde?
Gençlerde mi?
Devlette mi?
Eğitim müfredatında mı?
Ailelerde mi?
Eğitim kurumlarında mı?
Sivil toplum kuruluşlarında mı?
Üniversitelerde mi?
Herkes bu soruya tek bir cevap vermeyecek. Doğal olarak diyecekler ki; her biri üzerine düşeni yapmıyor.
Sadece sorun gençlerde diyenlerin teşhisi hariç diğerleri maalesef doğru.
Sorun gençlerde değil. Gençlerde sorun olsaydı 15 Temmuz’da tankların altına yatanlar büyükler olurdu, yani gençlerden şikâyetçi olan herkes suçlu.
Şunu diyebilirsiniz, 15 Temmuz’da tankların altına yatan gençlerden söz etmiyoruz, diğer gençler yani gidişatı kötü yönde olan gençler…
Evet, her birini ayrı ayrı değerlendirmemiz lazım.
Her şeyden önce devletin müfredatı değiştirmesi gerekiyor. Bu notu buraya düşelim…
Gençlerin nereye gittiğine kafa yormadan önce, o gençlere pusulasız gemi verenlerin nereye gittiği ile ilgilenmemiz gerekiyor.
Mili Eğitim müfredatı değiştirmeden gençlerin önü alınacak gibi değil.
Tüm suçu Milli Eğitime atıp da yan gelip yatmanın bir anlamı yok.
Gençlerin sorununu dert eden herkes, gençlerle ilgili kimden ne istiyorsa aynısını kendisi yapmalı…