genel

Sultan Abdülhamid nasıl öldü? İşte Abdülhamid Han ile ilgili bilinmeyenler

Abone Ol

Abdülhamid Han nasıl öldüğü Payitaht Abdülhamid dizisinin ardından yeniden merak konusu oldu. Peki Sultan II. Abdülhamid nasıl öldü, hayatı boyunca neler yaşadı? İşte Abdülhamid Han hakkında bilmedikleriniz... Osmanlı İmparatorluğu'nun 34. padişahı olan II. Abdülhamid, 113. İslam halifesi ve Sultan Abdülmecid'in oğludur. 22 Eylül 1842 yılında hayata gözlerini açan II. Abdülhamid, 10 Şubat 1918 senesinde ise vefat etmiştir.

SULTAN II. ABDÜLHAMİD ZAMANINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN PROJELER II. Abdülhamid tahtta olduğu dönemde bir çok proje gerçekleştirmiştir. Bunlardan bazıları şu şekildedir; - İlk kız okulları II. Abdülhamid döneminde açılmıştır. - Tahta çıktığı sene 250 olan rüştiye sayısı 1909'da 900'e, 6 olan idadi sayısı 109'a çıkarmıştır. - 1877 senesinde İstanbul'da bulunan modern ilkokul 1905 senesine gelindiğinde 9 bine ulaşmıştır. - II. Abdülhamid, Abdüllatif Suphi Paşa'nın ilk defa bir kız sanat okulu açma projesine açıkça destek vermiştir.

- Sirkeci ve Haydarpaşa garları II. Abdülhamid döneminde yapılmıştır. - Hicaz Demiryolu II. Abdülhamid döneminde yapılmıştır. Bu projeyle alakalı yapılan her şey yerli girişim ile olmuştur. - 1877 yılında Posta Telgraf Teşkilatı bir bakanlık haline getirildi ve 1900 senesinde PTT'de ilk defa bir 'havale kalemi' devreye girmiştir. - 1901 senesinde Şehir Postaları kurulmuştur.

ABDÜLHAMİD HAN NASIL ÖLDÜ? 31 Mart ayaklanmasıyla tahttan indirilmesi kararlaştırılan II. Abdülhamid, 3 yıl Selanik'teki Alatini Köşkü'nde ev hapsinde tutulmuştur.

Abdülhamid Han 1912 senesinde Beylerbeyi Sarayı'na getirilmiştir. Bundan 6 sene sonra 10 Şubat 1918 yılında İstanbul'da vefat eden II. Abdülhamid, Divanyolu'nda bulunan Sultan II. Mahmut Türbesi'nde defnedilmiştir.

Henüz 10 yaşındayken, annesinin ölümüyle beraber II. Abdülhamid'in bakımı Sultan Abdülmecid'in diğer eşi Piristû Kadın Efendi tarafından üstlenilmiştir. Hiç çocuğu olmayan Piristû Kadın Efendi II. Abdülhamid'i kendi çocuğu gibi büyüttü. II. Abdülhamid'in babasının ölümünden sonra ise tahta çıkan amcası Abdülaziz, kendisiyle diğer çocuklarında olduğu gibi yakından ilgilendi.

31 Ağustos 1876 yılında padişah ilan edilen II. Abdülhamid, bunun öncesinde amcasının tahtan indirilişine ve ağabeyi V. Murat'ın Çırağan Sarayı'na hapsedilmesine tanık olmuştur. 23 Aralık 1876 yılında, ilk Osmanlı anayasası olan Kanun-ı Esasî'yi ilan eden II. Abdülhamid, uzun yıllar Osmanlı İmparatorluğu'nun başında kalmıştır.

Fatih Sultan Mehmet'in uğraşmaktan aşırı keyif aldığı, tutku derecesindeki hobisi haritacılıktı. Yemeklerini ise yalnız yemeyi severdi. Bir başına yemeyi seven padişahımız, bu adeti saraya ilk getiren kişi olarak da bilinir.

- 1876 senesinde Avrupa'da kullanılmaya başlanan telefon, 1881 senesinde Türkiye'ye getirilmiş ve sınırlı sayıda olsa da kullanıma sunulmuştur. - 1899 senesinde günümüzde hala faaliyette olan Şişli Etfal Hastanesi II. Abdülhamid tarafından kurulmuştur. - II. Abdülhamid 25 Mart 1906 tarihli fermanı ile Okmeydanı'nda bulunan Darülaceze'nin kurulmasını sağlamıştır.

İŞTE OSMANLI SULTANLARI HAKKINDA BİLİNMEYENLER IV. Mehmed bedeninin sağlamlığıyla meşhurdu. Öyle ki bir av sırasında, 20 saat at üstünde kaldığı ve hiç yorulmadığı söylenir.

Çağının en şık giyinenlerinden olan Kanuni Sultan Süleyman, görünümüne önem verirdi. Mücevherlere olan ilgisi had safhadaydı. Babası gibi o da kuyumculuğa meraklıydı, Fatih gibi de değerli taşlara tutkundu. Nasıl mücevherlere tutkun olmasın?

Geceleri yalnızca 3-4 saat uyuyan Yavuz Sultan Selim, diğer zamanında ise bol bol okuyup yazardı. II. Abdülhamid silah kullanmakta pek mahirdi. Nişan alarak ismini yazar, havaya attığı madalyaları kurşunla ortasından delerdi.

Yüz kadar kaleye hakim olan Orhan Gazi, zamanının çoğunu bu kaleleri dolaşarak geçirirdi. Bir seyyahın dediğine göre hiçbir şehirde bir aydan fazla durmazmış. Yüz kadar kaleye hakim olan Orhan Gazi, zamanının çoğunu bu kaleleri dolaşarak geçirirdi. Bir seyyahın dediğine göre hiçbir şehirde bir aydan fazla durmazmış.

Tarihçi İbn-i Kemal, Osman'ın gençliğinde "yiğitler arasına girdiğini" ve "vurmada tutmada ve durmada ve oturmada herkesi kendine uydurduğunu" belirtir ve kardeşlerden en küçüğü olmakla beraber "şimşir (kılıç) ve tedbirle cümlesinden evvel olduğunu" bildirir.

Satranç oynamaktan keyif alan I. Mahmud, Lale Devri'nin etkisinden midir bilinmez lale yetiştirmeye meraklıydı.