genel

Kutü'l-Amare Zaferi

Abone Ol

İngiltere I.Dünya Savaşının başlaması ile birlikte Hint denizinin güvenliğini sağlamak ve Mezopotamya’ya hâkim olmak için Irak seferine çıktı.

“İngiltere, kutb-ı şimâlîden kutb-ı cenûbîye kadar şikar-ı menfaat taharrî eden çıkası gözlerini Basra Kör fezi’ne ve bu körfezin en mübarek ve berektdar mailesini teşkil eden bizim Irak’ımıza bir buçuk asırdan beri dikmiş durmuşdu. Süleyman Askerî Bey, Irak kuman danlığını deruhde ederek düşmanın pîş savletine dikildi”( Harp Mecmuası/ On beş günde bir çıkar asker ve muharebeden bahs eder risale-i musavvere/Yıl – 1/ Sayı – 9/Recep 1334)

Harbiye Nazırı Enver Paşa Bingazi’de kendisiyle İtalyanlara karşı mücadele eden Süleyman Askeri’yi Irak cephesindeki kuvvetlerin başına getirdi.

İngilizler Irak harekâtındaki mevcut kuvvetlerini yeterli görmeyerek Şubat ayında Mısır’dan yeni bir tümen destek aldılar İngilizler Irak’taki kuvvetlerini arttırırken Irak kuvvetlerinin komutasına 9 Nisan 1915’de General Nixon getirildi. “Zavallı Mısır dindaşlarımız: Korkak İngilizlerin elinde oyuncak olan Mısırdaki müslüman askerler.”

Sağlık sorunları nedeniyle General Barret’in Nisan 1915’de Irak’taki kuvvetlerin başından ayrılıp Hindistan’a dönmesi üzerine, Hindistan karargâhı bu görevde General Townshend’i Irak sefer kuvvetleri içerisindeki 6. Tümenin komutasına getirdi.

Süleyman Askerî, Kurna önünde ve gayet vahim surette iki bacağından yaralandı Yaralı olmasına rağmen Basra’ya kadar gitti. Ve şehrin on beş kilometre yakınlarında (Şuaybe) mevkisinde taarruz etti. Osmanlı birlikleri çatışmalarda yarı yarıya eridikten sonra 14 Nisan’da geri çekilmek zorunda kaldı. Süleyman Askeri ise yenilgiyi kabullenemeyerek hayatına son verdi. Süleyman Askeri’nin intihar etmesi sonrasında komutası boşalan birliklerin başına Nurettin Bey görevlendirilmişti.

Townshend Osmanlı’nın geri çekilmesini sağlayabilirse Osmanlı birliklerini Bağdat’a kadar takip edebileceğini düşünüyordu. Townhend’e Hindistan karargâhından beklediği talimat 23 Ağustos 1915’te geldi. Talimatta Osmanlı birliklerinin imha edilmesi ve Kutu'l-Amare’nin işgal edilmesi isteniyordu.

İngiliz birlikleri 26 Eylülde yardımcı kuvvetler aldıktan sonra 27 Eylülde saldırıya geçtiler ve Osmanlı üstünlük sağlamayı başardılar. Ağır kayıplarveren Osmanlı birlikleri 28 Eylül gecesi geri çekilmek zorunda kalmışlardı. Osmanlı birliklerinin geri çekilmesi sonrasında İngiliz birlikleri 29 Eylülde Kut’ulAmare’yi işgal ettiler. İngilizler ilerleme esnasında Kut’ül-Amare’yi boşaltarak geri çekilen Osmanlı kuvvetleriyle Selman-ı Pak’ta ciddi bir çarpışma yaşanabileceğini öngörseler de çarpışmalardan galip gelecekleri konusunda kendilerinden emindiler. Dicle nehrinin sularının çekilmiş olması nehir yolu ile yapılan ikmalin de gecikmesine neden olmaktaydı. Bu durum İngilizlerin Osmanlı’yı kovalamasını engellemişti.

Osmanlı’nın Bağdat yolundaki son savunma noktaları Selman-ı Pak adını türbesi burada bulunan Selman-ı Farisi’den alıyordu. Selman-ı Farisi türbesinin bulunduğu bu bölgede yaşanacak çatışmalar Hintli Müslüman askerlerin savaşma isteklerini kırabilir ya da İngilizlere olan bağlılıklarını yitirmelerine neden olabilirdi. Bu yüzden Townshend bölgenin adını Helenistik dönemdeki adı olan Ctesiphon ile değiştirdi.

Osmanlı Devleti Irak, Musul ve İran’daki birliklerini ve Nurettin Bey komutasındaki Irak kuvvetleri birleştirilerek 6. Ordu meydana getirildi. Orduya komuta etmek üzere Halil Bey görevlendirildi. 22 Kasım’da Selman-ı Pak’ta Osmanlı birliklerine saldıran İngilizler 25 Kasım’da geri çekilmek zorunda kaldı.

İngiliz ordusu yardım kuvvetlerini beklemek üzere Kut’ül Amare’ye çekildi. Nurettin Bey General Townshend’e bir mesaj göndererek birlikleri ile beraber teslim olmasını, eğer teslim olmazlarsa saldırılardan zarar görmemeleri için şehir sakinlerini Kut’ül-Amare’den çıkartmalarını da istemişti. İngilizlerin teslim olmayı kabul etmemesi üzerine Osmanlı birlikleri saldırıya başladılar.

Kut’ül-Amare’de Osmanlı ve İngilizbirlikleri karşılıklı olarak siper kazıyorlardı. Kut’ül-Amare’ye Osmanlı birlikleri tarafından neredeyse her gün saldırılarda bulunuluyordu.

Nurettin Bey İngilizlere gelecek yardımları engellemek üzere güneye hareket ederken Halil Bey kuşatmayı devam ettirdi. Halil Bey 13 Ocak 1916 itibariyle Irak komutanlığını devralmıştı. Osmanlı askeri Kut’ül-Amare’de siperlerin arasında dolaştırdıkları pusulalarla Hintli askerlerin İngilizlerden ayrılarak Osmanlı ile birlikte olmalarını teşvik ediyordu.

Uzun çatışma ve ablukanın ardından General Townshend 26 Nisan 1916 günü Osmanlı ile anlaşmak için görüşmelere başlamak zorunda kaldı.

Anlaşmaya varılamamsının ardından Halil Paşa İngilizlere eğer 29 Nisan günü teslim olmazlar ise saldırıya başlanacağını da bildirdi. Halil Paşanın uyarısı sonrasında 28 Nisan akşamı Kut’ül-Amare’den patlama sesleri duyulmaya başladı ve sabaha kadar şehirden alevler yükseldi.

29 Nisan sabahı iki İngiliz subayı Osmanlı mevzilerine gelerek General Townshend’in koşulsuz olarak teslim olduğunu bildirdiler.

Halil Paşa yayımladığı “Orduma” başlıklı emirde askerlerini göstermiş oldukları gayretlerden ve kazanmış oldukları başarılardan dolayı takdir ve tebrik ederken Kut’ül-Amare’nin teslim alındığı günü “Kut Bayramı” olarak nitelemişti.